17 Ağustos Depremi'nde kaybettiği 8 yakınının acısını hala yaşıyor
17 Ağustos 1999'da meydana gelen depremde ailesinden 8 kişiyi kaybeden Davut Ocak'ın acısı hala taze.
Merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olan, 17 Ağustos 1999'da saat 03.02'de meydana gelen ve 45 saniye süren "asrın felaketi" olarak nitelendirilen 7,4 büyüklüğündeki Marmara Depremi'nde 2 ağabeyi, 2 yengesi ve 4 yeğenini kaybeden Davut Ocak'ın acısı, aradan 18 yıl geçmesine rağmen tazeliğini koruyor.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Davut Ocak, deprem sırasında Bursa'da son sınıf öğrencisi olduğunu söyledi.
Aynı zamanda bir camide din görevlisi olduğunu belirten Ocak, "Saat 02.55'te bir deprem oldu fakat çok fazla bir şey hissetmedik. Yarım saat sonra bir öğrencim seslendi, telaşlıydı, 'Hocam deprem oldu, bütün cemaat seni bekliyor camide.' dedi. Hemen camiye indim. Cemaatten depremin Sakarya'da olduğunu söylediler beni ayrı bir telaş aldı." diye konuştu.
Ocak, Almanya'da yaşayan babasının kendisini aradığını ve Sakarya'da deprem olduğunu, kente gitmesini söylediğini aktararak, televizyon ve telefonların çalışmadığını, sabah namazını kıldıktan sonra ise yola çıktığını kaydetti.
Yoldayken her şeyi düşündüğünü fakat bir ümitle Sakarya'ya geldiğini dile getiren Ocak, "Yoldayken ben de bir kaza atlattım. Sakarya'nın girişinde bir caminin minaresi yıkılmış, orada içime bir ürperti geldi. Sağda, solda binalar yıkılmamıştı ama şehrin içine girdiğimde binalar yıkılmış, insanlar dışarı çıkmış, bunları görünce ümidimi yitirmeye başladım. Evin sokağına geldiğimde rahmetli 1 ağabeyim, 2 yengem ve 4 yeğenimi dışarı dizmişler. Ben baygınlık geçirdim bu sırada." dedi.
"Babama 'Hemen gelmelisiniz.' dedim"
Davut Ocak, bir ağabeyini enkazların arasında gördüğünü, onun daha sonra dışarı çıkartıldığını ifade ederek, depremden sağ kurtulan yeğenlerine sarıldığını anlattı.
Durumu babasına haber vermek için telefonların çalıştığı Bilecik'in Osmaneli ilçesine gittiğini belirten Ocak, "Babama durumu söylemedim, sadece 'Hemen gelmelisiniz.' dedim ve geri döndüm. Tabii bu arada bazı cenazeler havaların çok sıcak olmasından dolayı defnedilmişti." şeklinde konuştu.
Baba ve annesini havalimanından aldığını ve Sakarya'ya getirdiğini aktaran Ocak, "Biz kadere inanan insanlarız. Bu travmanın hem geçmişi var hem de geleceğe yönelik bazı işaretler kendi açımdan söylüyorum alınmıştı. İnanıyoruz, kaderimizde var. Bu başta bizim tesellimiz oldu, ölenlerimiz şehit öyle inanıyoruz." ifadelerini kullandı.
Ocak, depremden sonra bazı sıkıntılar yaşadığını, aileyi toparlamaya çalıştığını belirterek, bazı kardeş ve yeğenlerini alarak Bursa'ya yerleştiğini kaydetti.
Yeğenlerine hem babalık hem amcalık hem de arkadaşlık yaptığını, okula kaydettirdiklerini dile getiren Ocak, şunları anlattı:
"Bursa'da o travmayı atlatmaya çalıştık, aile ortamı gibi. Bu travmanın bugüne yansıyan tarafları var. Çocuklarla her ne kadar ilgilensek de ailenin verdiği sıcaklığı kazandıramadık. Bu ağır bir travma, aile olarak altından kalkmaya çalıştık. Hamdolsun veren de alan da Allah. Babam yıkılan evin yerine başka bir bina yapmaya karar verdi ama 2 yıl önce babamı bir trafik kazasında kaybettik, bütün yük bize kalmış oldu.
Aileyi bir araya toplamaya çalışıyorum fakat depremde baba ve annelerini kaybeden yeğenlerim Sakarya'ya gelmek istemiyor. Her ne kadar psikolojik olarak destek versem de buraya gelme taraftarı değiller, bu yaraları sarmak kolay değil. Yaşananları bazen rüyalarımda görüyorum. Onların yeri dolacak gibi değil, özlüyoruz, Allah da bize lütfediyor bazen rüyalarımızda görüyoruz. Yeğenlerime sahip çıkmaya çalışıyorum açıkçası. Allah bu tür felaketleri ülkemizden uzak eylesin. Ağır imtihan, felaketler yaşamasın diye dua ediyorum."