Peygamberimizin yolunda bir hac yolculuğu
Bu kutsal yolculuğa niyet eden herkesin ortak bir arzusu vardır: Peygamberimizin izinde bir Hac gerçekleştirebilmek.. Peygamberimizin izinde bir Hac gerçekleştirmek Efendimizin namaz kıldığı mekanların izini sürmekten geçer. Talha Uğurluel bizim işimizi kolaylaştıyor gelin birlikte O'na (sas) duyulan özlemle bu yolculuğa çıkalım.
Hem maddi, hem de manevi bir ibadet olan Hac, İslam'ın şartlarından biri. Yüzyıllar boyunca Müslümanların hep arzu ettikleri kutsal bir yolculuk… Eğer bir gün yolunuz İstanbul'un en büyük kabristanlarına, mesela Eyüp ya da Karacaahmet'e düşerse nice mezartaşının satırlarında 'el-Hac' ibaresini okuyacaksınız. Kimi paşa, kimi musahibe, kimi hırdavatcı, kimi debbağ ama hepsi de Hacı. Mevkileri, rütbeleri farklı; zengini, fakiri, yerlisi, göçebesi, veziri, celladı, arabacısı, Sırp, Hırvat ya da Boşnak'ı… Hiç fark etmiyor. Hepsinin altında Hacca gittiği yazıyor.
Nice insanlar gitmek için çabaladı, nicesi de hayaller kurup gidemeden asıl hayata göçtü. Ama hepsinin ortak bir arzusu vardı: Peygamber Efendimiz'in (sas) izinde bir Hac gerçekleştirebilmek. Hz. Muhammed'in hatıralarına bu kadar düşkün olan sahabe, onun Hac güzergâhını nasıl muhafaza etmişti? Bu güzergâhta neler yaşanmıştı? Nerelerde konaklanmıştı? Hangi ibadetler yapılmış ve hangi noktalarda dualar edilmişti?
628 yılında Medine'ye hicreti 6 yılı bulan Hz. Muhammed, 3 bin sahabe ile Mekke'ye 3 günlük bir Hac ibadeti için yola çıkar. Ancak Mekke'ye 30 km. kala Hudeybiye mevkiinde dururlar ve Mekkelilerden izin isterler. Yapılan barış anlaşması ile o sene Hacdan vazgeçilir, ancak bir sonraki yıl 3 günle sınırlı olmak üzere izin verilir. Bugün Hudeybiye'de Peygamberimizin sahabeleri ile birkaç hafta konakladıkları bu mevki hâlâ bilinmektedir.
629 yılında anlaşma gereği Peygamberimiz sahabeler ile 3 günlük Haccını gerçekleştirecek, hatta bu ibadetin son günü Hz. Abbas'ın baldızı Hz. Meymune annemiz ile izdivacı söz konusu olacaktır.
Peygamberimiz nikâhın harem sınırları içinde Mekke'de olmasını istemiş; ama müşrikler izin vermemişlerdir. Bunun üzerine nikâh, şehrin hemen dışında ama harem sınırları içinde bir semure ağacının altında kıyılmıştır. Yıllar sonra Hz. Meymune bu civardan geçerken rahatsızlandığında buraya gömülmesini vasiyet edecektir. Peygamberimizin nikâhlandığı bu yerde bugün Hz. Meymune'nin kabri bulunmaktadır.
630 yılına gelindiğinde Mekke'nin fethi gerçekleşmiştir. Kâbe putlardan temizlenmiş, Mescid-i Haram gerçek hüviyetini yeniden kazanmıştır. Hz. Muhammed hayatının son Haccına hazırlanmaktadır. Tarihe Veda Haccı olarak da geçen bu hadisede ashabın gözü hep onun üzerinde olmuştur.
3 mekân, 3 mescid
Hac güzergâhındaki mekânları iyi anlamak için '3 mekân, 3 mescid' formülünü akılda tutmak gerekir: Peygamberimizin Veda Haccı'nda uğradığı 3 ayrı mekân ve ibadet ettiği mekânların üzerine sonradan inşa edilmiş mescidler.
Hac yolculuğu Zilhicce ayının 8. günü sabah namazıyla başlar. Peygamberimiz sabah namazlarını Kâbe'de eda etmiş, ardından yola çıkmış, Mekke'den Mina'ya geçmişlerdir. Burada 1 gece konaklamışlar, tam 5 vakit namaz kılmışlardır. Peygamberimizin Mina'da namazlarını eda ettikleri bu mevkiye sonradan bir mescid yapılacak ve adına Hayf adı verilecektir. Yani Mina ve Hayf, aklımızda tutmamız gereken ilk 2 yer ismidir. Peygamberimiz o gün sabah namazlarını Mekke'de eda ettiklerine göre Mina'da kıldıkları 5 vakit, aynı günün öğle, ikindi, akşam, yatsı ve ertesi günün sabah namazlarıdır.
Artık Zilhiccenin 9. gününe gelmiş bulunuyoruz. Bu arada hatırlatmamız gereken önemli bir nokta var: Mina ziyaretinin Haccın sünneti olduğu. Hac ibadetinde de Peygamberimizin bazı sünnetleri mevcuttur. Arifeden 1 gün önce Mekke'den Mina'ya yolculuk bunlardan biridir. Ancak günümüzde Hac sırasında muazzam kalabalıkların mevcudiyeti, yaşlıların fazlalığı, insanların uzun süre seyahatini olumsuz yönde etkilediğinden din adamlarının da onayıyla Zilhicce'nin 9. günü doğrudan Arafat'a da gidilebilmektedir.
Arife günü en son sabah namazını Hayf'da bir çadır içinde eda eden Peygamberimiz, yanındaki bazı sahabeye, “Nemire'ye gidin ve bir çadır kurun” buyurmuşlardır. Nemire, Arafat civarında bir bölgenin adı olup Arafat meydanının kıyısındadır ve Cebel-i Rahme'ye (Hz. Adem ve Hz. Havva'nın üzerinde buluştuklarına inanılan tepe) çok yakındır.
İlk ve son: Veda Haccı
Ashabın önde gelenleri bu emri yerine getirmişler, bir süre sonra Peygamberimiz de buraya gelmiş ve bu çadırda öğle ve ikindi namazlarını birleştirerek eda etmiştir. Ardından Kasva adlı devesine binerek Arafat meydanının ortasına gelmiş ve hazır bulunan yaklaşık 10 bin sahabeye Veda Hutbelerini söylemiştir. Ardından develeri üzerinde Arafat meydanında bulunan Cebel-i Rahme'nin yanına kadar gelmiş, devesinden inerek sırtlarını dağa, yüzlerini de kıbleye dönerek Arafat vakfelerini yerine getirmiştir. Vakfe sonrası bir kayanın üzerinde azıcık oturmuş, bu kısa istirahatın gerçekleştiği mekân da ashab-ı kiram tarafından özenle korunmuştur.
Peygamberimiz daha sonra Müzdelife'ye hareket etmiştir. Yani Zilhicce ayının 9. günü güneşin batışı ile birlikte Arafat ve Nemire Mescidi'nden sonraki güzergâh, Müzdelife ve buradaki Meş'ari'l-Haram Mescidi'dir. Çünkü Müzdelife'ye gelen Peygamberimiz, Cebel-i Kuzah adındaki tepenin yakınındaki mevkide akşam ve yatsı namazlarını birleştirerek eda etmiş, ardından da yakınındaki Kuzah Tepesi'nde Müzdelife vakfelerini yerine getirmişlerdir.
Ertesi gün artık bayramdır. Kurban Bayramının ilk gününden itibaren fasılalar halinde Cemerat'a gidilecek ve şeytanlar taşlanacak, kurbanlarımızın kesilmesi ve veda tavafımızla birlikte Hac ibadeti de tamamlanmış olacaktır.
Birçok ibadette olduğu gibi Hacda da Peygamberimizin izinden yürümeyi arzu eden, onun sünneti ışığında vazifesini ifa etmeye çalışan nice Müslüman, Emevilerden Abbasilere, Eyyübilerden Memlüklülere, Selçuklulardan Osmanlılara kadar bu izleri özenle korumuşlar ve gelecek nesillere itina ile aktarmışlardır.
Velhasıl Hac ibadetini yerine getirirken aynı zamanda 15 yüzyıl önceki bir tarihin kutsal hatıralarının da içinde yürümüş olduğunuzu unutmamalısınız.
Nice insanlar gitmek için çabaladı, nicesi de hayaller kurup gidemeden asıl hayata göçtü. Ama hepsinin ortak bir arzusu vardı: Peygamber Efendimiz'in (sas) izinde bir Hac gerçekleştirebilmek. Hz. Muhammed'in hatıralarına bu kadar düşkün olan sahabe, onun Hac güzergâhını nasıl muhafaza etmişti? Bu güzergâhta neler yaşanmıştı? Nerelerde konaklanmıştı? Hangi ibadetler yapılmış ve hangi noktalarda dualar edilmişti?
628 yılında Medine'ye hicreti 6 yılı bulan Hz. Muhammed, 3 bin sahabe ile Mekke'ye 3 günlük bir Hac ibadeti için yola çıkar. Ancak Mekke'ye 30 km. kala Hudeybiye mevkiinde dururlar ve Mekkelilerden izin isterler. Yapılan barış anlaşması ile o sene Hacdan vazgeçilir, ancak bir sonraki yıl 3 günle sınırlı olmak üzere izin verilir. Bugün Hudeybiye'de Peygamberimizin sahabeleri ile birkaç hafta konakladıkları bu mevki hâlâ bilinmektedir.
629 yılında anlaşma gereği Peygamberimiz sahabeler ile 3 günlük Haccını gerçekleştirecek, hatta bu ibadetin son günü Hz. Abbas'ın baldızı Hz. Meymune annemiz ile izdivacı söz konusu olacaktır.
Peygamberimiz nikâhın harem sınırları içinde Mekke'de olmasını istemiş; ama müşrikler izin vermemişlerdir. Bunun üzerine nikâh, şehrin hemen dışında ama harem sınırları içinde bir semure ağacının altında kıyılmıştır. Yıllar sonra Hz. Meymune bu civardan geçerken rahatsızlandığında buraya gömülmesini vasiyet edecektir. Peygamberimizin nikâhlandığı bu yerde bugün Hz. Meymune'nin kabri bulunmaktadır.
630 yılına gelindiğinde Mekke'nin fethi gerçekleşmiştir. Kâbe putlardan temizlenmiş, Mescid-i Haram gerçek hüviyetini yeniden kazanmıştır. Hz. Muhammed hayatının son Haccına hazırlanmaktadır. Tarihe Veda Haccı olarak da geçen bu hadisede ashabın gözü hep onun üzerinde olmuştur.
3 mekân, 3 mescid
Hac güzergâhındaki mekânları iyi anlamak için '3 mekân, 3 mescid' formülünü akılda tutmak gerekir: Peygamberimizin Veda Haccı'nda uğradığı 3 ayrı mekân ve ibadet ettiği mekânların üzerine sonradan inşa edilmiş mescidler.
Hac yolculuğu Zilhicce ayının 8. günü sabah namazıyla başlar. Peygamberimiz sabah namazlarını Kâbe'de eda etmiş, ardından yola çıkmış, Mekke'den Mina'ya geçmişlerdir. Burada 1 gece konaklamışlar, tam 5 vakit namaz kılmışlardır. Peygamberimizin Mina'da namazlarını eda ettikleri bu mevkiye sonradan bir mescid yapılacak ve adına Hayf adı verilecektir. Yani Mina ve Hayf, aklımızda tutmamız gereken ilk 2 yer ismidir. Peygamberimiz o gün sabah namazlarını Mekke'de eda ettiklerine göre Mina'da kıldıkları 5 vakit, aynı günün öğle, ikindi, akşam, yatsı ve ertesi günün sabah namazlarıdır.
Artık Zilhiccenin 9. gününe gelmiş bulunuyoruz. Bu arada hatırlatmamız gereken önemli bir nokta var: Mina ziyaretinin Haccın sünneti olduğu. Hac ibadetinde de Peygamberimizin bazı sünnetleri mevcuttur. Arifeden 1 gün önce Mekke'den Mina'ya yolculuk bunlardan biridir. Ancak günümüzde Hac sırasında muazzam kalabalıkların mevcudiyeti, yaşlıların fazlalığı, insanların uzun süre seyahatini olumsuz yönde etkilediğinden din adamlarının da onayıyla Zilhicce'nin 9. günü doğrudan Arafat'a da gidilebilmektedir.
Arife günü en son sabah namazını Hayf'da bir çadır içinde eda eden Peygamberimiz, yanındaki bazı sahabeye, “Nemire'ye gidin ve bir çadır kurun” buyurmuşlardır. Nemire, Arafat civarında bir bölgenin adı olup Arafat meydanının kıyısındadır ve Cebel-i Rahme'ye (Hz. Adem ve Hz. Havva'nın üzerinde buluştuklarına inanılan tepe) çok yakındır.
İlk ve son: Veda Haccı
Ashabın önde gelenleri bu emri yerine getirmişler, bir süre sonra Peygamberimiz de buraya gelmiş ve bu çadırda öğle ve ikindi namazlarını birleştirerek eda etmiştir. Ardından Kasva adlı devesine binerek Arafat meydanının ortasına gelmiş ve hazır bulunan yaklaşık 10 bin sahabeye Veda Hutbelerini söylemiştir. Ardından develeri üzerinde Arafat meydanında bulunan Cebel-i Rahme'nin yanına kadar gelmiş, devesinden inerek sırtlarını dağa, yüzlerini de kıbleye dönerek Arafat vakfelerini yerine getirmiştir. Vakfe sonrası bir kayanın üzerinde azıcık oturmuş, bu kısa istirahatın gerçekleştiği mekân da ashab-ı kiram tarafından özenle korunmuştur.
Peygamberimiz daha sonra Müzdelife'ye hareket etmiştir. Yani Zilhicce ayının 9. günü güneşin batışı ile birlikte Arafat ve Nemire Mescidi'nden sonraki güzergâh, Müzdelife ve buradaki Meş'ari'l-Haram Mescidi'dir. Çünkü Müzdelife'ye gelen Peygamberimiz, Cebel-i Kuzah adındaki tepenin yakınındaki mevkide akşam ve yatsı namazlarını birleştirerek eda etmiş, ardından da yakınındaki Kuzah Tepesi'nde Müzdelife vakfelerini yerine getirmişlerdir.
Ertesi gün artık bayramdır. Kurban Bayramının ilk gününden itibaren fasılalar halinde Cemerat'a gidilecek ve şeytanlar taşlanacak, kurbanlarımızın kesilmesi ve veda tavafımızla birlikte Hac ibadeti de tamamlanmış olacaktır.
Birçok ibadette olduğu gibi Hacda da Peygamberimizin izinden yürümeyi arzu eden, onun sünneti ışığında vazifesini ifa etmeye çalışan nice Müslüman, Emevilerden Abbasilere, Eyyübilerden Memlüklülere, Selçuklulardan Osmanlılara kadar bu izleri özenle korumuşlar ve gelecek nesillere itina ile aktarmışlardır.
Velhasıl Hac ibadetini yerine getirirken aynı zamanda 15 yüzyıl önceki bir tarihin kutsal hatıralarının da içinde yürümüş olduğunuzu unutmamalısınız.