Osmanlı’nın Avrupa’daki son muhteşem eseri Titanik’ten çıktı

Dünya denizcilik tarihinin en şöhretli gemisi Titanik, İngiltere’den New York’a yapacağı ilk seferi için demir aldığı 10 Nisan 1912’de, 269 metrelik uzunluğuyla, zamanının en büyük transatlantiğiydi. Batmaz denilen, ancak yolculuğunun beşinci gününde, Kuzey Atlantik’in soğuk sularına gömülen efsane gemi, “içinde yaşayan” Osmanlı’yla gündemde…

Döneme dair belgelere göre Titanik, meğer buram buram Osmanlı kokuyormuş. Gemide kullanılan saunadan halılara, tavandaki lambalardan duvardaki çinilere birçok unsur Osmanlı motifleriyle bezenmiş.

Buram buram Osmanlı kokuyor Doğu mimarisinden detaylar taşıyan Türk hamamının Türk mimar ve mühendisler tarafından dizayn edildiği biliniyor. Bu iki karede bile Osmanlı kokusunu içimize çekebiliyoruz.
Tarih: 31 Mart 1909. Yer: Kuzey İrlanda'nın Belfast şehri. Dünyanın en büyük gemisi RMS Titanic, Belfast'ta bulunan Harland and Wolff tersanesinde inşa edilmeye başlanıyor. O yıllarda kızışan okyanus ötesi yolcu taşımacılığında güçlü bir filo oluşturma projesinin bir parçası olarak…

White Star Line şirketinin transatlantik gemisi olan Titanik, rakip firma Cunard Line'ın RMS Lusitania ve RMS Mauretania gemileriyle rekabet amaçlı tasarlanmıştı. Titanik'in üreticisi, onunla birlikte Olympic Sınıfı kardeşlerini de üretmeye başladı. Rekabette iddialı olan şirket, özellikle Titanik'le birlikte adeta ezber bozacak bir şey yapacaktı.

Dünyanın en büyük, en lüks, en pahalı ve en görkemli gemisi olacaktı bu. Bazı kaynaklara göre 200 milyon doları aşan bütçesiyle yolcuları adeta “yüzen sarayda" ağırlayacaktı.

Yüzen saraydaki en parlak fikir

Tam 11 bin 300 kişi, 26 ay boyunca bu efsaneyi inşa etmek için ter döktü. Kesenin ağzı açıldı. Aynı zamanda Uluslararası Denizcilik Şirketi'nin (International Mercantile Marine Company - IMMC) sahibi Amerikalı John Pierpont Morgan tarafından finanse edilen gemi için çok uluslu bir proje ofisi açıldı. Onlarca proje mühendisi ve mimarın çalıştığı ofis, “yüzen saray mühendisliğini" adım adım hayalden gerçeğe taşıyacaktı.

Zamanının ötesinde bir mühendislik başarısıyla inşa edilecek bu yüzen sarayda unutulmaz detaylar da olmalıydı elbette. Yolculara eşsiz bir deneyim yaşatmak için arayışa giren Titanik tasarımcısı William Pirrie ile inşa yöneticisi ve dizayn bölümünün başı Alexander Carlisle'ın aklına gelen fikir, sonradan anlaşılacağı üzere, amaca ulaştıklarını gösterecekti. Detaylar gemi inşaatı mühendisi Thomas Andrews'e iletildi ve kollar sıvandı.

Motor ve makine katı dışında 7 kat olarak inşa edilen Titanik; birinci, ikinci ve üçüncü sınıf olmak üzere 3 ayrı yolcu sınıfı için tasarlandı. Gemi ana güvertesinde standart yüzme havuzu, spor salonu, iki ayrı kütüphane ve tenis kortu bulunuyordu. Birinci sınıf yolcular için ayrılan üç, dört, beş ve altıncı katlardaki ortak odalar özel bir ağaç işlemeciliğiyle inşa edilmiş, pahalı mobilyalarla süslenmişti. Sadece şatafat değil, gemideki teknoloji de zirvedeydi. Buhar jeneratörleri tarafından desteklenen geniş elektrik altyapısı ve iletişimi sağlayan son teknoloji ürünü iki Marconi bu zirveye yerleşen birkaç detay arasında sayılabilir. Vardiya halinde çalışan operatörler tarafından işletilen 1500 wattlık sistem sabit bir iletişim sağlıyor, birçok yolcunun mesajını merkeze iletiyordu.

İşte bu son tekniklerle donatılan Titanik'te hayata geçirilecek o “parlak fikir", sadece birinci sınıf yolculara hizmet verecek olan Türk hamamından başka bir şey değildi.

Türk hamamı işte orada! Titanik'in yukarıdaki kesitinde, birinci katta ve baca hizasında yer alan Türk hamamı, Almanca “TÜRK. BAD
Titanik'in gizlenen “Doğu tarafı"

Günümüze kadar pek bilinmeyen detaylardan biri de Titanik'teki Osmanlı izleriydi. Gerek James Cameron'un 97 yapımı Titanik'i, gerekse yazılan kitaplar, denizde yüzen sarayın hep “Batı tarafını" gösterdi. Oysa durum hiç de öyle değildi. Projeyi tasarlayanların ellerindeki planlara bakılırsa, sözünü ettiğimiz “Doğu tarafı" da gösterilenlerin aksine fazlasıyla belirgindi. Bu izlerin ilki, geminin en özel yolcuları için hazırlanan alanlarda kendisini hissettiriyordu. Titanik'te inşa edilen hamam, birinci katta geminin orta kısmına gelecek biçimde konumlanıyordu. Kesit planlarına göre gemide ana bacanın hizasında inşa edilen hamam, yaklaşık 40 metrekarelik bir alan üzerine oturuyordu. İki bölümden oluşan hamamın bir bölümünde küçük ebatlı serinleme havuzu, ana bölümünde ise sıcak hamam yer alıyordu.

Titanik'teki Osmanlı'yı araştıran gazeteci ve yazar Şenol Şahin Çörekçi'ye göre, İstanbul'dan özel bir mühendis grubu Titanik'in Liverpool'daki dev proje ofisinde görev almış. Almanya'da yaşayan ve 6 yıldır konuyu araştıran Çörekçi, White Star Line'nın, Titanik'teki Türk hamamı için Osmanlı'dan yardım istediğini şöyle ifade ediyor:

“1909 yılında başlanan Titanik'in inşası 3 yıl sürdü. Burada Türklerin Titanik'in inşasında rol aldıklarını ve çalıştıklarını kesin bir şekilde öğrenmiş olduk. Gemi inşasında bir Türk hamamı yapmak için Osmanlı'dan en az bir mühendisin Belfast ve Liverpool'a getirildiği anlaşılıyor."

Geminin plan, proje ve kesitleri incelendiğinde ilginç tespitlerin ortaya çıktığını belirten Çörekçi, “Şimdiye kadar yaptığım araştırmalarda gördüm ki bu gemide Türk hamamı dışında, başka hiçbir ülkenin muhteşem bir eserine yer verilmemiş. Duvarlarında İznik çinilerinden örnekler var; masalarda kullanılan bardaklarda ise Osmanlı cam sanatından örnekler görüyoruz. Bana kalırsa bu, Osmanlı'nın Avrupa'da yaptığı son muhteşem eserdir" diyor.

Kazadan bir gün önce son hamam sefası Mrs. Frederic Oakley, Türk hamamı için bilet alan ve kazadan bir gün önce hamamı kullanan birinci sınıf yolcusu. Aynı zamanda kazadan kurtulan az sayıdaki şanslı kişiden biri.(Konigin Der Meere 'Denizlerin Kraliçesi', Ken Marschall, Donald Lynch. Titanic Triump und Tragödie, John P. Eaton, Charles A. Haas.)
Yolcular Türk hamamını anlatıyor


Anlaşılan Titanik'teki Türk hamamı, şirketin de prestij meselesi olmuştu. Bu özel alan o denli önemliydi ki, RMS Titanic'i işleten White Star Line şirketi, sadece birinci sınıf yolcularına satılması için “Turkish bath" (Türk hamamı) ifadesinin kullanıldığı biletler bastırmıştı. Gemi kayıtlarına göre Türk hamamı özel biletlerinden alan yolculardan ikisi Bay ve Bayan Frederic'miş. Resmî kayıtlarda first-class'ta adları geçen Spedden, Mr. Frederic Oakley ve Spedden, Mrs. Frederic Oakley çifti aynı zamanda sağ kurtulan şanslı yolcular arasında bulunuyor.

Bayan Frederic, yaşadıklarını Augsburger Abendze itung'e anlatırken Türk hamamı ile ilgili anekdotları da paylaşıyor. Türk hamamı biletini Titanik'in buz dağına çarpmasından bir gün önce kullandığını söyleyerek yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Türk hamamı biletini, kaza yaşanmadan önce kullandım. 13 Nisan 1912 sabahı… Biletimi alıp o sabah Türk hamamında bulundum. Bu ilk tecrübemin aynı zamanda son tecrübem olmasını ümit ediyorum. Hayatta bu kadar çok utanmadım. Herkes çıplaktı. Hemen çıktım. Hamamdan sonra yüzme havuzuna gittiğimde biraz daha rahatladım."

Titanik'le ilgili yayınlanmamış detaylara yer veren Königin Der Meere adlı çalışmada ise hamamla ilgili bilgilere rastlıyoruz. Titanik unsurlarına ayrı ayrı değinen kitap, hamamla ilgili bölümünde Türk hamamı başlığıyla işliyor konuyu. Sefer sırasında çekilmiş fotoğrafların yer aldığı çalışmada, hamamda altın ve bronz kaplamalı işlemeler kullanıldığı ve erotizm atmosferinin hâkim olduğu belirtiliyor. Yolcu anıları ve farklı kaynaklardan doğruladığımız bilgilere göre hamamı kullananların çıplak olduğunu, sözü edilen erotizm vurgusunun da buradan kaynaklandığını hatırlatmakta fayda var.

Dolmabahçe'nin merdivenleri mi ilham verdi? Birinci sınıf yolcuların bulunduğu ana güverte avlusundaki büyük merdivenlerin (solda) mimarisi dikkat çekiyor. Şenol Şahin Çörekçi, son dönem Osmanlı mimarisinden izler taşıyan bu merdivenlerde, Dolmabahçe Sarayı'nın merdivenlerinden (yukarıda) esinlenilmiş olabileceğini belirtiyor.
Titanik'in Türk pasaportlu yolcuları

White Star Line kayıtlarında adları geçen yolcular arasında hem farklı ülkelerden gelen Müslümanları, hem de Osmanlı'dan gelen ve Türk pasaportlu Osmanlı vatandaşlarını görüyoruz. Listede Toufik (Teyfik) Nahil, Mustafa Nasr, Youssef (Yusuf) Saman, Hassan Houssein (Hasan Hüseyin), Ali Hassam gibi isimler dikkat çekiyor. Türk pasaportlu Ermeni asıllı yolcular arasında ise Arsun Sırayanian, Neshan Krekorian, Sarkis Lahowd, David Vartunian, Sarkis Mardirosian, Artun Zaarian, Maprieder Zakarian isimleri yer alıyor.

Zakarian soyadlı Ermenilerin o dönemlerde İstanbul'da yoğun olarak yaşadıklarını biliyoruz. Dosyayı hazırlarken görüştüğüm Türkiye'nin efsanevi boksörü Garbis Zakarian, Titanik'teki yolcu listesiyle ilgili ucu açık bazı açıklamalar yapıyor. Çıktığı 200 karşılaşmanın sadece 7'sini kaybeden ve bugün 82 yaşında olan efsane eldiven, Titanik'teki Zakarian soyadlarını sorduğumuzda biraz garipsiyor. Babasının İstanbul'daki Alman Konsolosluğu'nda çalıştığını ve akrabalarının yurt dışı çıkışlarında sürekli kendisine danıştıklarını anlatıyor ve ekliyor: “Açıkçası bunu ilk defa sizden duydum. Daha önce hiç gündeme gelmedi, başkası da sormadı. Baba tarafından akraba olmaları muhtemel. Ancak bir şey söylemek oldukça güç..."

Dünyanın en iddialı kaptanı “Bu gemiyi Tanrı bile batıramaz
Sonuç olarak, Titanik'te bulunan Osmanlı izlerinin yanı sıra yolcu listesindeki tanıdık isimler de gösteriyor ki, Osmanlı da Titanikte'ydi; sanatı ve halkıyla…