Londra’da yakılan ilk Olimpiyat ateşi
Olimpiyat oyunlarının temelleri MÖ. 8. yüzyılda Olimpiya'da gerçekleştirilen antik oyunlara dayansa da modern oyunların ilki 1896 yılında gerçekleştirildi. Londra, 27 Temmuz 2012 tarihi itibariyle Olimpiyat Oyunlarına üçüncü kez ev sahipliği yaparak tarihte bir ilki gerçekleştirdi. Londra'nın ilk ev sahipliği yaptığı 1908 yılının siyasi şartlarının ele alınarak anlatıldığı yazıyı Niyazi Berkoğlu Derin Tarih okurları için kaleme aldı.
Londra, 27 Temmuz 2012 tarihi itibariyle Olimpiyat Oyunlarına üçüncü kez ev sahipliği yaparak tarihte bir ilki gerçekleştirecek. Daha önce 1908 ve 1948 yıllarında dünyanın en büyük spor organizasyonunu düzenleyen Londra, ilk ev sahipliğinden 104, ikinci ev sahipliğinden ise 64 yıl sonra olimpiyat ateşinin üçüncü kez yandığı ilk şehir olacak.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi (UOK)'nin 1904 yılında Berlin'de düzenlediği altıncı toplantısında, 4. Olimpiyat Oyunlarının Londra, Berlin ve Milan'ı geride bırakan Roma'da yapılması kararlaştırılmıştı. Ancak 7 Nisan 1906 tarihinde İtalya'da Vezüv'ün patlaması bu planlamayı bozdu. Bu felaket bugüne kadar kaydedilen en yüksek lav miktarı ile Napoli şehrinin harabeye dönmesine sebep oldu. Olimpiyat Oyunları için ayrılan fon, zaten ekonomik sıkıntılar yaşamakta olan İtalyan Hükümeti'nin kararıyla Napoli şehrinin yeniden inşa edilmesine yönlendirilmiş, bu nedenle Roma ev sahipliğinden çekilmek zorunda kalmıştı. Roma'nın çekilmesiyle UOK, oyunların Londra'da yapılmasına karar verdi.
Londra Oyunları, 27 Nisan 1908 tarihinde, İngiliz Kralı VII. Edward'ın açılış konuşmasıyla başlar. Müsabakaların sunumları Londra şehrinin resmî şölen düzenleyicisi William Knightsmith tarafından 60 santimetre uzunluğundaki megafon ile yapılır. 1908 Oyunlarının unutulmaz unsurlarından biri olan bu megafon, o günün koşullarında basit ama oldukça etkili bir anons aracı olur. Oyunların kapanış anonsu da 31 Ekim 1908 tarihinde yine aynı megafonla gerçekleşecektir.
Olimpiyatlarda siyaset gölgesi
1908 Oyunlarında birçok siyasî tartışma yaşanmış, daha açılış töreninde ortaya çıkan bayrak krizi olimpiyatlara damgasını vurmuştu. Bugünkü gelenekler çerçevesinde ulusal takımların kendi bayraklarının arkasında yürüyerek gerçekleştirdikleri geçit töreni ilk kez bu oyunlarda başlatıldı. Olimpiyatlara ilk kez katılan Finlandiya'nın o dönemde büyük dukalık olarak Rusya Çarlığı'nın egemenliğinde olması sebebiyle Finlerin ayrı bir bayrak altında yürümesine Rus yetkililerin girişimleriyle izin verilmemişti. Buna karşın bir kısım Finli sporcu Rus bayrağı altında yürürken diğer sporcular bayraksız yürümeyi tercih etmişti.
Benzer şekilde İngiliz egemenliğine karşı bağımsızlık mücadelesi veren İrlandalı sporcular da geçit töreninde kendi bayraklarını açmak istemiş ancak İngiliz yetkililer buna engel olmuştur. Siyasî arenada Büyük Britanya'nın İrlanda'ya bağımsızlık vermemesi bu tepkilerin başlıca sebebidir. Bununla birlikte o dönemde İrlanda ile İngiltere arasındaki siyasî gerginliğin bir boykota sebebiyet vermesinden çekinen İngiliz yetkililer, daha önce 'Büyük Britanya' olan takım adını 'Büyük Britanya/ İrlanda' olarak değiştirmişti. Ayrıca çim hokeyi ve polo müsabakalarında İrlanda ayrı takım olarak yarışmış, her 2 dalda gümüş madalya kazanmıştır. İlk kez gösteri sporu olarak programa konan bisiklet polosunda da Almanya'yı yenen İrlanda altın madalya kazanmıştır.
Diğer taraftan, oyunlara üçüncü kez katılan İsveç'in bayrağı törenin yapıldığı White City Stadyumu'na asılmayan 2 bayraktan biri olur. İngiliz yetkililerin bir hata olduğunu ifade ederek özür dilemelerine karşın İsveçli sporcular bu durumu protesto için açılış törenini terk eder. İlginç olan bir başka nokta ise oyunlara katılmayan Japonya ve Çin'in bayraklarının stadyumda asılı olmasıdır. Stadyumda asılı olmayan diğer bayrak, ABD bayrağıdır. Her ne kadar İngiliz Olimpiyat Komitesi Başkanı Lord Desborough Amerikan bayrağıyla ilgili hatalarından dolayı özür dilese de bu durum ABD ve İngiltere arasındaki tartışmaların ilk kıvılcımı olur.
1908 Oyunlarında ABD bayrağı altında yarışan sporcuların önemli bir kısmı İngiltere'den Yeni Dünya'ya göç eden İrlandalılardan oluşuyordu. İrlandalı Amerikan Atletler Kulübü üyesi olarak ABD Olimpiyat Takımı'nda yer alan sporculardan gülle atıcısı Ralph Rose geçit töreninde ABD takımının bayrağını taşımıştır. Geleneksel olarak açılış töreni ev sahibi ülkenin devlet başkanı tarafında yapılmakta ve ulusal takımlar bayrak ile önünden geçerken devlet başkanı onuruna bayraklarını eğmektedir. Amerikan takımı, İngiliz Kralı VII. Edward'ın önünden geçerken bayrak taşıyıcısı Ralph Rose bu rutini yapmayı reddeder ve ABD bayrağını eğmez. Bu durum, ABD bayrağının hiçbir devlet başkanı önünde eğilmemesi geleneğini başlatarak daha sonra zamanla efsaneye dönüşür.
“ABD bayrağı kralın önünde eğilmez!”
Anlatılanlara göre, ABD takım kaptanı Martin Sheridan arkadaşının bu eylemine destek vererek, “Bu bayrak hiçbir ölümlü kralın önünde eğilmez” ifadesini kullanmıştır. Bu ifade ve eylem, 2 eski sömürge olan Amerika ve İrlanda'nın İngiliz Monarşisine meydan okuması olarak değerlendirilmiştir. Yine de İngiliz Kraliyet Ailesi onuruna tüm ulusal bayrakların bir arada gerçekleştirdiği toplu selamlama sırasında ABD bayrağı da diğer bayraklar gibi eğilerek selamlama yapmıştır. Oyunlar sonrasında İngiltere'ye tepki duyan İrlandalı atletlerin bir kısmı ABD'ye göç ederek İrlandalı Amerikan Atletler Kulübü'nde spor yapmaya devam etmiştir.
Günümüzdeki maraton yarışının uzunluğu ise ABD takımının eylemine bir tepki olarak 1908 Oyunlarında belirlenmiştir. Londra Olimpiyatlarına kadar 25 mil olan maraton koşusu, Kraliyet Ailesi'nin tamamının da yarışı izleyebilmesi için Windsor Kalesi'nden başlatılmış ve Kral VII. Edward'ın oturduğu Kraliyet Locası'nın tam önünde sona ermiştir. Maraton koşusunun kralın önünde bitmesi, İngiliz yetkililerce Ralph Rose başta olmak üzere tüm sporculara monarşinin öneminin hissettirilmesi için özel olarak ayarlanmış ve son 195 metre yarışa bu şekilde eklenmiştir. Böylelikle maraton koşusunun uzunluğu, resmî olarak 1924 Oyunlarında başlamak üzere, 26 mil 385 yarda, yani 42.195 metre olarak bugünkü standart ölçülerine ulaşmıştır.
Londra Oyunları, kısa sürede yapılan hazırlıklara rağmen oldukça başarılı geçmiştir. Oyunlar tarihinde ilk kez yüzme yarışları denizde yapılmamış, Londra Olimpiyatları için 60.000 İngiliz sterlini harcanarak inşa edilen White City Stadyumu'nun içine yerleştirilen özel havuzda düzenlenmiştir. Müsabakalar neticesinde, katılımcı 22 ülke arasında İngiltere 56'sı altın toplam 146 madalya ile ilk sırada yer alırken, en büyük rakibi ABD 23'ü altın toplam 47 madalya ile ev sahibinin ardından ikinci olmuştur.
Osmanlı resmen Olimpiyatlarda
Çağdaş Olimpiyatların 10. yılı sebebiyle 1906 yılında Atina'da Ara Olimpiyat Oyunları düzenlenmiştir. Bu oyunlara Uluslararası Olimpiyat Komitesi şartlı şekilde onay vermiş ve katılım için amatörlük onayı ile Milli Olimpiyat Komitelerinin onay belgelerinin aranmaması koşullarını ileri sürmüştür. Böylece henüz bir millî olimpiyat komitesi olmayan Osmanlı Devleti'nden de 30 sporcunun Atina'ya gitmesi mümkün olur. O dönemde Osmanlı devlet yönetiminin spora olumlu yaklaşmaması ve İslam dinine bağlı ailelerin tutucu tavrı sebebiyle Müslüman Türk gençlerinin sporla ilgileri çok kısıtlı olduğundan, imparatorluk bu oyunlara gayrimüslim sporculardan oluşan bir kafile ile katılmıştır.
Çağdaş Olimpiyat Oyunlarının kurucusu Baron Pierre de Coubertin, Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı sporcuların Atina Ara Olimpiyatlarına büyük ilgi göstermesi ve başarılı müsabakalar çıkarmasından etkilenmiş ve 1907'de olimpiyat camiasına yeni üyeler bulabilmek amacıyla çıktığı seyahat kapsamında İstanbul'u da ziyaret etmiştir.
İstanbul'daki bir Levanten aracılığıyla Selim Sırrı (Tarcan) Bey ile görüşen ve olimpiyat fikri konusunda ayrıntılı bilgi veren Coubertin ondan, Osmanlı Devleti'nin özel temsilcisi olmasını ve en kısa sürede bir Milli Olimpiyat Komitesi kurmasını talep eder. Dönemin siyasî koşulları sebebiyle bu komitenin kurulması o dönem gerçekleşmemiş ancak ilerleyen yıllarda mümkün olabilmiştir.
Pierre de Coubertin'in İstanbul ziyareti sırasında, Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) öğrencisi Aleko Mulos tercümanlık yapmak suretiyle kendisine yardımcı olmuştur. Okulun edebiyat öğretmeni M. Juery tarafından rehberlik görevi verilen Aleko aynı zamanda Tatavla Heraklis Jimnastik Kulübü, yani bugünkü Kurtuluş Gençlik Kulübü'nde jimnastik ile ilgilenen bir sporcudur. Aleko, lisedeki eğitimi çerçevesinde Selim Sırrı Bey'in de hocası olan Ali Faik Üstünidman'ın öğrencisi olmuştur. Baron, İstanbul'da bulunduğu süre zarfında yanından ayrılmayan Aleko'ya bir hediye ve Osmanlı Devleti'ne bir jest olarak, bu genç sporcuyu 1908 Londra Olimpiyat Oyunlarına çağırmış ve gerekli katılım belgelerini de kendisi özel olarak hazırlayıp organizasyon komitesine sunmuştur.
Böylece Osmanlı'nın, devamında da Türkiye'nin zaman zaman yüzümüzü güldürecek olan Olimpiyat Oyunları serüveni başlamış olur.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi (UOK)'nin 1904 yılında Berlin'de düzenlediği altıncı toplantısında, 4. Olimpiyat Oyunlarının Londra, Berlin ve Milan'ı geride bırakan Roma'da yapılması kararlaştırılmıştı. Ancak 7 Nisan 1906 tarihinde İtalya'da Vezüv'ün patlaması bu planlamayı bozdu. Bu felaket bugüne kadar kaydedilen en yüksek lav miktarı ile Napoli şehrinin harabeye dönmesine sebep oldu. Olimpiyat Oyunları için ayrılan fon, zaten ekonomik sıkıntılar yaşamakta olan İtalyan Hükümeti'nin kararıyla Napoli şehrinin yeniden inşa edilmesine yönlendirilmiş, bu nedenle Roma ev sahipliğinden çekilmek zorunda kalmıştı. Roma'nın çekilmesiyle UOK, oyunların Londra'da yapılmasına karar verdi.
Londra Oyunları, 27 Nisan 1908 tarihinde, İngiliz Kralı VII. Edward'ın açılış konuşmasıyla başlar. Müsabakaların sunumları Londra şehrinin resmî şölen düzenleyicisi William Knightsmith tarafından 60 santimetre uzunluğundaki megafon ile yapılır. 1908 Oyunlarının unutulmaz unsurlarından biri olan bu megafon, o günün koşullarında basit ama oldukça etkili bir anons aracı olur. Oyunların kapanış anonsu da 31 Ekim 1908 tarihinde yine aynı megafonla gerçekleşecektir.
Olimpiyatlarda siyaset gölgesi
1908 Oyunlarında birçok siyasî tartışma yaşanmış, daha açılış töreninde ortaya çıkan bayrak krizi olimpiyatlara damgasını vurmuştu. Bugünkü gelenekler çerçevesinde ulusal takımların kendi bayraklarının arkasında yürüyerek gerçekleştirdikleri geçit töreni ilk kez bu oyunlarda başlatıldı. Olimpiyatlara ilk kez katılan Finlandiya'nın o dönemde büyük dukalık olarak Rusya Çarlığı'nın egemenliğinde olması sebebiyle Finlerin ayrı bir bayrak altında yürümesine Rus yetkililerin girişimleriyle izin verilmemişti. Buna karşın bir kısım Finli sporcu Rus bayrağı altında yürürken diğer sporcular bayraksız yürümeyi tercih etmişti.
Benzer şekilde İngiliz egemenliğine karşı bağımsızlık mücadelesi veren İrlandalı sporcular da geçit töreninde kendi bayraklarını açmak istemiş ancak İngiliz yetkililer buna engel olmuştur. Siyasî arenada Büyük Britanya'nın İrlanda'ya bağımsızlık vermemesi bu tepkilerin başlıca sebebidir. Bununla birlikte o dönemde İrlanda ile İngiltere arasındaki siyasî gerginliğin bir boykota sebebiyet vermesinden çekinen İngiliz yetkililer, daha önce 'Büyük Britanya' olan takım adını 'Büyük Britanya/ İrlanda' olarak değiştirmişti. Ayrıca çim hokeyi ve polo müsabakalarında İrlanda ayrı takım olarak yarışmış, her 2 dalda gümüş madalya kazanmıştır. İlk kez gösteri sporu olarak programa konan bisiklet polosunda da Almanya'yı yenen İrlanda altın madalya kazanmıştır.
Diğer taraftan, oyunlara üçüncü kez katılan İsveç'in bayrağı törenin yapıldığı White City Stadyumu'na asılmayan 2 bayraktan biri olur. İngiliz yetkililerin bir hata olduğunu ifade ederek özür dilemelerine karşın İsveçli sporcular bu durumu protesto için açılış törenini terk eder. İlginç olan bir başka nokta ise oyunlara katılmayan Japonya ve Çin'in bayraklarının stadyumda asılı olmasıdır. Stadyumda asılı olmayan diğer bayrak, ABD bayrağıdır. Her ne kadar İngiliz Olimpiyat Komitesi Başkanı Lord Desborough Amerikan bayrağıyla ilgili hatalarından dolayı özür dilese de bu durum ABD ve İngiltere arasındaki tartışmaların ilk kıvılcımı olur.
1908 Oyunlarında ABD bayrağı altında yarışan sporcuların önemli bir kısmı İngiltere'den Yeni Dünya'ya göç eden İrlandalılardan oluşuyordu. İrlandalı Amerikan Atletler Kulübü üyesi olarak ABD Olimpiyat Takımı'nda yer alan sporculardan gülle atıcısı Ralph Rose geçit töreninde ABD takımının bayrağını taşımıştır. Geleneksel olarak açılış töreni ev sahibi ülkenin devlet başkanı tarafında yapılmakta ve ulusal takımlar bayrak ile önünden geçerken devlet başkanı onuruna bayraklarını eğmektedir. Amerikan takımı, İngiliz Kralı VII. Edward'ın önünden geçerken bayrak taşıyıcısı Ralph Rose bu rutini yapmayı reddeder ve ABD bayrağını eğmez. Bu durum, ABD bayrağının hiçbir devlet başkanı önünde eğilmemesi geleneğini başlatarak daha sonra zamanla efsaneye dönüşür.
“ABD bayrağı kralın önünde eğilmez!”
Anlatılanlara göre, ABD takım kaptanı Martin Sheridan arkadaşının bu eylemine destek vererek, “Bu bayrak hiçbir ölümlü kralın önünde eğilmez” ifadesini kullanmıştır. Bu ifade ve eylem, 2 eski sömürge olan Amerika ve İrlanda'nın İngiliz Monarşisine meydan okuması olarak değerlendirilmiştir. Yine de İngiliz Kraliyet Ailesi onuruna tüm ulusal bayrakların bir arada gerçekleştirdiği toplu selamlama sırasında ABD bayrağı da diğer bayraklar gibi eğilerek selamlama yapmıştır. Oyunlar sonrasında İngiltere'ye tepki duyan İrlandalı atletlerin bir kısmı ABD'ye göç ederek İrlandalı Amerikan Atletler Kulübü'nde spor yapmaya devam etmiştir.
Günümüzdeki maraton yarışının uzunluğu ise ABD takımının eylemine bir tepki olarak 1908 Oyunlarında belirlenmiştir. Londra Olimpiyatlarına kadar 25 mil olan maraton koşusu, Kraliyet Ailesi'nin tamamının da yarışı izleyebilmesi için Windsor Kalesi'nden başlatılmış ve Kral VII. Edward'ın oturduğu Kraliyet Locası'nın tam önünde sona ermiştir. Maraton koşusunun kralın önünde bitmesi, İngiliz yetkililerce Ralph Rose başta olmak üzere tüm sporculara monarşinin öneminin hissettirilmesi için özel olarak ayarlanmış ve son 195 metre yarışa bu şekilde eklenmiştir. Böylelikle maraton koşusunun uzunluğu, resmî olarak 1924 Oyunlarında başlamak üzere, 26 mil 385 yarda, yani 42.195 metre olarak bugünkü standart ölçülerine ulaşmıştır.
Londra Oyunları, kısa sürede yapılan hazırlıklara rağmen oldukça başarılı geçmiştir. Oyunlar tarihinde ilk kez yüzme yarışları denizde yapılmamış, Londra Olimpiyatları için 60.000 İngiliz sterlini harcanarak inşa edilen White City Stadyumu'nun içine yerleştirilen özel havuzda düzenlenmiştir. Müsabakalar neticesinde, katılımcı 22 ülke arasında İngiltere 56'sı altın toplam 146 madalya ile ilk sırada yer alırken, en büyük rakibi ABD 23'ü altın toplam 47 madalya ile ev sahibinin ardından ikinci olmuştur.
Osmanlı resmen Olimpiyatlarda
Çağdaş Olimpiyatların 10. yılı sebebiyle 1906 yılında Atina'da Ara Olimpiyat Oyunları düzenlenmiştir. Bu oyunlara Uluslararası Olimpiyat Komitesi şartlı şekilde onay vermiş ve katılım için amatörlük onayı ile Milli Olimpiyat Komitelerinin onay belgelerinin aranmaması koşullarını ileri sürmüştür. Böylece henüz bir millî olimpiyat komitesi olmayan Osmanlı Devleti'nden de 30 sporcunun Atina'ya gitmesi mümkün olur. O dönemde Osmanlı devlet yönetiminin spora olumlu yaklaşmaması ve İslam dinine bağlı ailelerin tutucu tavrı sebebiyle Müslüman Türk gençlerinin sporla ilgileri çok kısıtlı olduğundan, imparatorluk bu oyunlara gayrimüslim sporculardan oluşan bir kafile ile katılmıştır.
Çağdaş Olimpiyat Oyunlarının kurucusu Baron Pierre de Coubertin, Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı sporcuların Atina Ara Olimpiyatlarına büyük ilgi göstermesi ve başarılı müsabakalar çıkarmasından etkilenmiş ve 1907'de olimpiyat camiasına yeni üyeler bulabilmek amacıyla çıktığı seyahat kapsamında İstanbul'u da ziyaret etmiştir.
İstanbul'daki bir Levanten aracılığıyla Selim Sırrı (Tarcan) Bey ile görüşen ve olimpiyat fikri konusunda ayrıntılı bilgi veren Coubertin ondan, Osmanlı Devleti'nin özel temsilcisi olmasını ve en kısa sürede bir Milli Olimpiyat Komitesi kurmasını talep eder. Dönemin siyasî koşulları sebebiyle bu komitenin kurulması o dönem gerçekleşmemiş ancak ilerleyen yıllarda mümkün olabilmiştir.
Pierre de Coubertin'in İstanbul ziyareti sırasında, Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) öğrencisi Aleko Mulos tercümanlık yapmak suretiyle kendisine yardımcı olmuştur. Okulun edebiyat öğretmeni M. Juery tarafından rehberlik görevi verilen Aleko aynı zamanda Tatavla Heraklis Jimnastik Kulübü, yani bugünkü Kurtuluş Gençlik Kulübü'nde jimnastik ile ilgilenen bir sporcudur. Aleko, lisedeki eğitimi çerçevesinde Selim Sırrı Bey'in de hocası olan Ali Faik Üstünidman'ın öğrencisi olmuştur. Baron, İstanbul'da bulunduğu süre zarfında yanından ayrılmayan Aleko'ya bir hediye ve Osmanlı Devleti'ne bir jest olarak, bu genç sporcuyu 1908 Londra Olimpiyat Oyunlarına çağırmış ve gerekli katılım belgelerini de kendisi özel olarak hazırlayıp organizasyon komitesine sunmuştur.
Böylece Osmanlı'nın, devamında da Türkiye'nin zaman zaman yüzümüzü güldürecek olan Olimpiyat Oyunları serüveni başlamış olur.