Konya’yı Mogol işgalinden Selçuklu hatibi kurtarmıştı
Kösedağ yenilgisinden sonra gün geçtikçe zayıflayan Anadolu Selçuklu Devleti Sultan Hanı Savaşı’nda Moğollar karşısında hezimete uğradı. Sultan II. İzzeddin Keykavus ve saray halkı Konya’yı Moğollara terk etti. Peki şehri kim geri alacaktı? Selçuklu başkenti Konya’nın işgalden kurtuluşunun akılları durduran hikâyesi...
Türkiye Selçuklularının en meşhur Sultanı I. Alaeddin Keykubad’ın 1237’de vefatı üzerine çetin bir dönem başlayacaktı. Tahta geçen II. Gıyaseddin Keyhüsrev babasının aksine eğlenceye düşkün biriydi. Ayrıca babasının askerî ve idarî hünerini ondan beklemek safdillik olurdu. Nitekim bir zamanlar kelle koltukta çıkılan seferler mumla aranırken, 1240’ta ortaya çıkan Babaî isyanı güçlükle bastırılabilmişti.
Moğollara tarihî bir fırsat sunan bu hadise, Selçuklular için elim sonuçlara gebe olaylar zincirinin ilk halkası olacaktı. Selçukluların zayıf bir durumda olduğunu fark eden Moğollar hemen Anadolu’ya Baycu Noyan kumandasında bir ordu gönderdiler. Moğol ordusu 1242 sonlarında Erzurum’u zapt ederek halkını kılıçtan geçirdiler.
Bu gelişmeler karşısında II. Gıyaseddin Keyhüsrev dönemin şartlarına göre kuvvetli sayılabilecek bir orduyla Baycu Noyan’ın karşısına dikildi. Ancak 1243’te Sivas’a 80 km mesafedeki Kösedağ’da gerçekleşen savaşta Selçuklu ordusu önceki senelerde olduğu gibi cansiperane mücadele etmek bir yana, meydandan kaçtı. Selçuklular karşısında Moğolların deyiş yerindeyse ellerini kollarını sallayarak elde ettikleri bu başarı onlara Anadolu’nun kapılarını açmış oluyordu.
Ahlakî zaafları ve korkaklığı sebebiyle devletin imajını zedeleyen II. Gıyaseddin 1246’da öldüğünde tahta oğullarından II. İzzeddin Keykavus geçti. Ne çare ki, o da Moğolların müdahaleleriyle sultan ilan edilen diğer kardeşi Kılıç Arslan ile mücadele etmek zorunda kalacaktı. Anadolu’yu Moğol zulmünden kurtarmak yerine birbiriyle savaşan Selçuklu melikleri devletin zayıflamasına ve istikrarsızlığın artmasına yol açtılar. Halkın Moğollardan kurtulacağına inancı da tükenmek üzereydi.
Sonunda kardeşi IV. Kılıç Arslan’ı etkisiz hale getirmeyi başaran II. İzzeddin Keykavus moral ve enerji depolayarak Moğol tahakkümüne son vermek amacıyla o sıralarda Aksaray’a kadar gelen Baycu idaresindeki orduyu durdurmak üzere harekete geçti. Ancak Vezir İzzeddin Muhammed idaresindeki Selçuklu ordusu bu savaşta da ağır bir mağlubiyet aldı.
Sultan 15 Ekim 1256 günü Aksaray yakınında yapılan Sultan Hanı Savaşı’ndan gelen kara haberi alınca perişan vaziyette eşini, şarapdârı Hüsameddin Aktaş’ı ve Hıristiyan dayılarını yanına alarak Antalya ve Alanya (Alaiye) taraflarına gitti.
Böylece devletin merkezi olan Konya başsız kalmış oluyordu. Şehrin muhafazası Üstâdüddâr (haznedâr) Nizameddin Ali b. İl-almış’a kaldı. Hayli güç bir vazifeyi sırtlanan Üstâdüddâr, ilk iş olarak sokak takımının şehirde çıkardığı gürültü ve karmaşayı bitirmek zorundaydı. Daha kötüsü, yeni zaferinden dolayı hediye ve savaş tazminatı bekleyen Moğol ordusunun ilk hedefi Konya olacaktı.
Nizameddin Ali b. İl-almış başkente gelip hazırlıklara başladı. Selçuklu ordusu da Sultan da payitahtı çoktan terk etmişti. Konya halkı ise Moğol istilasından korkarak şehrin kapılarını kapamıştı.
Günlerden Cuma olduğu için şehrin hatibi kendisine ve eşine ait kıymetli eşyayı alarak camiye gitti, minbere çıktı ve hutbede halkı heyecana getirip fedakârlığa davet eden bir konuşma yaptı. Gözyaşları içinde, “Ey Müslüman cemaat! Bu düşman felaketine uğradık; malınızı harcayarak bununla canınızı, aile ve çocuklarınızı satın alınız” diye nasihatte bulundu. Bu sözlerin tesiri altındaki halk elinde avucunda ne varsa ona verdi. Hatip toplanan kıymetli eşyalarla birlikte şehrin dışında, uzak bir yerde kurulmuş olan Baycu’nun otağına gitti.
Baycu Noyan ava çıktığı için çadırında yoktu. Bu yüzden hatip hediye eşyaları onun eşine takdim etmeyi uygun gördü. Hediyeleri kabul eden kadın, misafirine yemek ve içki ikram etmek istedi. Ancak hatip içkiyi nazikçe reddetti. Kadın meraklandı; uzak yoldan gelen, üstelik hediyeler takdim eden misafirin ikramı geri çevirmesine sebep ne olabilirdi? Kadının merakını fark eden hatip içkinin kendisine haram olduğunu açıkladı. Ancak Baycu Noyan’ın eşinin merakı daha da arttı. Aralarında şu konuşma geçti:
“Peki, kim tarafından haram kılındı?”
“Allah Kur’an’da yasakladı.”
“O halde neden bize yasaklamadı?”
“Siz kafirsiniz, biz Müslümanız.”
“Allah’ın indinde siz mi daha hayırlısınız, biz mi?”
“Şüphesiz biz!”
“Öyle ise Tanrı neden size karşı bize yardım ediyor?”
“Üzerinizde mücevherli nefis bir elbise var. Eğer o yıpranırsa onu ne yaparsın?” “Bundan vazgeçerim.”
“İşte İslamiyet de cevher gibidir. Allah bizi onunla şereflendirdi fakat biz ona riayet etmediğimiz için bize kızdı ve bizi sizin kılıçlarınızla vurdu”.
Bu sözler üzerine gözyaşları inci gibi yuvarlanan kadın hayatının kararını verdi oracıkta: “Bundan sonra ben senin kızın olayım, sen de benim babam ol”.
Şaşırma sırası hatipteydi. “Müslüman olmadığın sürece buna imkân yok” deyince de kadın tereddüt etmeden Müslüman oldu.
Bu sırada Baycu Noyan avdan döndü. Hatip onu karşılamak için çadırın dışına çıkmak isteyince kadın, “Sen artık kayınpederi olduğun için kocamın senin yanına gelmesi ve hizmet etmesi gerekir” diyerek onu engelledi. Baycu otağa girince de, zerrece çekinmeden misafirin “babası” olduğunu söyledi.
Baycu hatibin aşağısında oturdu, ona hürmette bulundu. Sonra da eşine, “Konya’yı alırsam sana vereceğimi Tanrı’ya ahdetmiştim” dedi. Kadının cevabını tahmin etmiş olmalısınız:
“Ben onu babama hediye ettim”.
Bunun üzerine Baycu, Konya’nın kapılarının açılmasını emretti, ahalisine güvence verdi ve korunması için her kapıya bir emir (şıhne) tayin etti. Askerlerine ihtiyaç anında ancak 50 kişi halinde şehre girip kimseye dokunmadan çıkmalarını tembihledi. Moğol ordusunun eziyetlerinden korkan halk için Allah’ın büyük bir lütfuydu bu.
Konya’nın geri alınışına dair anlatılagelen bu hikâye dışında farklı rivayetler de var. Bir Selçuklu kaynağı Üstâdüddâr Nizameddin Ali b. İl-almış’ın dört katır yükü ağırlığında mücevherat ve değerli hediye götürerek şehri Moğol belasından kurtardığını nakleder.
Mevlevî kaynakları ise Moğol ordusunun Konya’yı kuşattığı sırada Mevlana’nın şehirden çıkarak gösterdiği keramet sonucu Baycu’nun kuvvetlerini geri çekip muhasarayı kaldırdığını rivayet ederler.