Justin McCarthy: "Papa'nın bilgi dağarcığı Osmanlı Tarihini kapsamıyor"
Kitaplarında Osmanlı İmparatorluğu’ndakiMüslümanlarınBalkan Savaşlarıve 1. Dünya Savaşı sırasındauğradığı kırımlara dikkat çeken nufus tarihçisi Prof. Justin McCarthy Ermenilerin ‘soykırım’tezine karşı çıkmasıyla tanınıyor. Rabia Albayrak, diasporadan büyük baskı görenMcCarthy ile Papa’nın sözlerinden yolaçıkarak ‘soykırım’ iddialarını konuştu.
Tehcirin 100. yılı nasıl yorumlanmalı? Türkiye ve Ermenistan nasıl bir tutum içinde olmalı?
Aralarındaki protokollerde tarih komisyonunun hayata geçirilmesi hususunda mutabakata varmalılar. Artık herkes “soykırım” ve benzeri sloganları kullanmaktan vazgeçmeli ve tarihî hakikatlere odaklanmaya başlamalı. Ancak itiraf edeyim ki bu iki hususun gerçekleşeceğine dair çok az umudum var.
1915’e dönelim. Ermeni milliyetçileri, devlet kurma yolunda Anadolu’da Ermeni nüfusun düşük olmasından kaynaklanan engelleri nasıl aşmayı planlıyorlardı?
“Vilayât-i Sitte” (Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbekir, Elaziz ve Sivas’ı kapsıyordu) adıyla anılan ve Ermenistan toprağı addedilen bölgenin dörtte üçü Müslümanlardan oluşuyordu. Dolayısıyla çoğunluğu Ermenilerden oluşan bir devlet kurmak için yapabilecekleri tek şey, Müslümanları bölgeden çıkarmak, duruma göre de öldürmekti. Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Kafkaslarda yaşayan Müslümanlara yapılan tam da bu oldu. Eğer tarih başka türlü aksaydı aynı şeyler şüphesiz Doğu Anadolu’da da yaşanacaktı. İlk adım olarak doğudaki Müslümanların zorunlu göçü 1915 yılında başladı ve yaklaşık 1 milyon Müslüman, Ermeniler ve Ruslar tarafından yerlerinden edildi, göç etmek zorunda bırakıldı.
Batılı güçler Ermenileri kendi çıkarları doğrultusunda kullandı mı?
Ülkeler her zaman kendilerine fayda sağlamak üzere başkalarını kullanmaya çalışır. Avrupa’daki bütün devletler Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki çıkarlarını genişletmek üzere ‘Ermeni Sorunu’nu kullanmışlardır. 1. Dünya Savaşı sırasında bu durum özellikle Rusya için geçerliydi. Ruslar Osmanlı ordularına zarar vermek, ayrıca ordunun iletişim ve levazım hatlarını kesmek amacıyla Ermeni isyancıları kullanmıştır. Daha doğrusu Ermeniler Rus Ordusu’nun ajanları gibi hareket etmiştir. Ruslar Ermenilere yardımları karşılığında özerklik ve bağımsızlık sözü vermişlerse de hiçbir zaman bu sözleri tutmak niyetinde olmamışlardır.
İngilizlerin çıkarları Ermenilere devlet kurdurmakla örtüşmüyor diyebilir miyiz?
İngiltere 1. Dünya Savaşı’ndan sonra gerçekten de bir Ermeni devletinin kurulmasını istemekle birlikte Ermenilerin devlet kurmasına ilişkin fikirleri değişkenlik göstermiştir: 19. yüzyılda genellikle Rusların Ermenilere verilen toprakları ele geçireceğinden korkuyorlardı. Daha sonra Rusya müttefikleri olduğunda Ermenilerin üzerinde hak iddia ettiği toprakları Rusya’ya vermeyi planladılar (Sykes-Picot Antlaşması). Ancak Sovyetler Rusya’yı savaşın dışına çektiğinde İngilizler bir “Ermenistan” (devleti) kurmaya karar vermiştir (Sevr Antlaşması).
O zaman Ermeni çeteleri onca silah ve cephaneyi nereden tedarik etti?
Anadolu’nun her yerinden... Savaş başladığında Osmanlı kuvvetleri şehirlerde ve köylerde evlere, kiliselere, manastırlara ve toprak altına zulalanmış silahları keşfettiler.
Kitabınızda Amerikalı misyonerlerin Ermenileri isyana motive ettiğini söylüyorsunuz. Neden?
Amerikalı misyonerlerin Ermenilerle hiçbir zaman anlaşma yaptıklarını iddia edemem, zira isyancıların çoğu ateistti. Misyonerlerin yaptığı, Ermenilere Batı tarzı milliyetçiliği öğretmek oldu. Daha önemlisi, Avrupa ve Amerika’da çarpıtılmış hikâyeler anlattılar. İnsanlar bu hikâyelere inandı ve bunlar bugün görmekte olduğumuz, gerçeklerden uzak tarihin unsurlarını meydana getirdi.
Türkler ve Ermenilerin can kayıpları konusunda muhtelif rakamlar verilmesinin sebebi ne?
Şurası özellikle iyi anlaşılmalıdır ki, Osmanlı nüfusundan ya da Müslümanlar arasından hayatını kaybeden kişilerin ne kadarının Türk, ne kadarının Kürt olduğunu kimse bilemez.
Osmanlı’da nüfus sayımı etnik kökene değil, dine göre yapılıyordu; bu nedenle herhangi bir gruptan değil, ancak Müslümanlardan bahsedebiliriz. 1. Dünya Savaşı ve ardından Kurtuluş Savaşı sonu itibariyle yaklaşık 600 bin Ermeni ve 3 milyona yakın Müslüman hayatını kaybetmiştir.
Ermeni isyanlarında Kürtler zarar gördü mü? Veya Kürtler Ermenilere zarar verdiler mi?
Bazı Kürt aşiretler muharebelere çok az katılmıştır ancak bunlar nispeten düşük nüfuslu [aşiretlerdir]. Kürtlerin çoğu Osmanlı saflarında savaşmıştır. Kürt nüfusu Rus ve Ermeni saldırı ve katliamlarından büyük zarar görmüştür. Bu özellikle Van ve Bitlis vilayetlerinde geçerli.
Ermeni Meselesi hakkındaki görüşleriniz hayli cesur. Bu yüzden baskı görüyor musunuz?
Şunu bilin ki, Avrupa ve Amerika’da yaygın olarak inanılan yanlış tarih anlatılarına karşı çıkan herkes baskı görür. Bazı durumlarda cezalandırılır, hatta hapse atılır. Dolayısıyla pek çok insan bu konular hakkında tek bir satır bile yazmak istemez. Ermeni milliyetçilerinin arzuladığı şey tam da bu: Kendilerinin anlattığı dışında hiçbir alternatif tarihin dillendirilmemesi.
Papa’nın tartışma yaratan sözlerine katılıyor musunuz? Ayrıca Avrupa Parlamentosu’nun kararı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ermeni milliyetçileri 100. yılda mesajlarını yaygınlaştırmak için yoğun bir çaba sarf ettiler. Parlamentolar, ünlü şahsiyetler ve hatta Papa, Ermeni Soykırımı’nın varlığını tanıdı. Kim Kardashian ve George Clooney, hayranlarına Ermeni tarihiyle ilgili ne söylemeleri gerektiği konusunda ders verdi. İki şey bütün bu açıklamaların ortak yönünü oluşturuyor:
1) Bu kişiler tarih hakkında hiçbir şey bilmiyor. Papa şüphesiz ki bilgili bir insan, fakat bilgi dağarcığı Osmanlı tarihini kapsamıyor. Peki ya yaşananların soykırım olduğunu ilan eden Avrupa Parlamentosu üyelerinin Ortadoğu’da 1. Dünya Savaşı üzerine detaylı analizler yaptığına inanan var mı?
2) Bu demeçlerin sahipleri hiçbir zaman “soykırım”la neyi kastettiklerini açıklamıyorlar. BM soykırımı bir gruba yöneltilen “topyekûn ya da kısmî” saldırı olarak tanımlıyor. Bu tanıma göre bütün ülkeler (İngiltere, Fransa, ABD, Ermeniler, Osmanlılar ve diğerleri) bütün savaşlarda soykırım suçu işlemiştir. Bu tür bir tanım anlamsız. Ne var ki Ermeni Soykırımı tanımı yapanların aynı standartları hiçbir zaman çok sayıda Türk ve Kürdü katleden Ermenilere ve Ruslara uygulamadığını görüyoruz. Yalnızca tarihi yok sayarsanız ölümlere tek taraflı bakabilirsiniz!
Bu kişiler samimi bir şekilde gerçeğin ortaya çıkarılmasını istiyor olsalardı parlamentolar ve din adamları 1. Dünya Savaşı sırasında yaşanmış olayların araştırılması için bir tarih komisyonunun kurulması çağrısında bulunurlardı. Soru şu: Onlar gerçekten doğrunun peşinde mi, yoksa bütün mesele politikadan mı ibaret?
Soykırım tezinin çelişkileri üzerine bir kitap hazırlığı içinde olduğunuzu öğrendim. Ne gibi çelişkiler bunlar?
Türkler ile Ermeniler arasındaki ilişkilerin tarihine dair kitabım 15 Nisan’da yayımlanmış olacak. Bu kitap soykırım tezini ele alıyor ancak aynı zamanda genel tarihi de içeriyor. 1. Dünya Savaşı sırasında Ermenilerin başına gelenleri soykırım olarak niteleyenler bunu siyasal amaçlar doğrultusunda yapıyorlar.
Şurası açık ki, Osmanlı Devleti bütün Ermenileri öldürmek istemedi. Bunu göstermenin pek çok yolu var ancak tezimin en açık delili, İstanbul’daki Ermenilerin tehcir edilmemiş olması. İnsanlar soykırım denildiğinde Hitler’in Yahudilere yaptığını anlıyor. Berlin’deki Yahudiler öldürüldü, İstanbul’daki Ermenilerse hayatta kaldı. Buna ilaveten Batı Anadolu ve Trakya’da yaşayan Ermenilerin çoğu da tehcir edilmedi. Dolayısıyla gerçekleşmiş olan şey, soykırım olamaz. Elbette bu, Ermenilerin savaş sırasında dayanılmaz acılar çektiği gerçeğini değiştirmiyor. Kayıpları muazzam boyutta fakat aynı şey Türkler ve Kürtler için de geçerli. Bu bir insanlık trajedisi, yalnızca bir grubun başına gelmiş bir felaket değil.