Hürrem’i diziler değil vakıflar anlatır

Hürrem Sultan
Hürrem Sultan

Avrupa'da Roxelana olarak bilinen Hürrem Sultan, Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın eşidir. Bir Osmanlı padişahıyla nikahla evlenmiş tek kadın olma ayarıcalığını taşır. Divan şiiri kültürüne sâhib olan Hürrem Sultan ayrıca şâirdir. Doç. Dr. Mustafa Güler popüler dille yozlaşan tarihi gerçeklere mercek tutarak objektif bir “Hürrem” portresi çiziyor.

Osmanlı Devleti'nin siyasî tarihini okuyanlar, Hürrem Sultan'dan Hatice Turhan Sultan'a kadar uzanan zaman diliminde hanım sultanların siyasete müdahalelerini görür, aleyhte düşüncelere kapılırlar. Özellikle Şehzade Mustafa'nın katlinde Hürrem ve Rüstem Paşa'nın eşi olmasından dolayı Mihrimah'ın tesiri belki de bu menfi düşüncenin zirve noktasını oluşturur.

Ahmed Refik tarafından “Kadınlar Saltanatı” diye adlandırılan dönem herkes gibi benim de dikkatimi çekmişti. Ne var ki, doktora çalışmalarım esnasında kanaatlerim tamamen değişti. İlk Osmanlı Hanım Sultanı diyebileceğimiz Nilüfer Hatun'dan başlayarak neredeyse tüm padişah hanımları bir veya daha fazla vakıf tesis etmişlerdi. Üstelik vakıfların gelir kaynakları astronomik rakamlara ulaşıyordu, hizmet alanları da çok farklıydı.

Bu bilgiler ışığında 2 yıldır yayınlanan bir TV dizisinde fantaziye boğulan Hürrem ile gerçek Hürrem'in icraatları tamamen zıttır. Eğer bu Haseki Sultan, bahsedildiği gibi entrika peşinde koşan biriyse tüm mal varlığını zevk ve entrikalarına harcaması gerekmez miydi? Bugün hâlâ hizmet veren hayratını ve vakıflarını düşündüğümüzde cevap kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Şimdi Hürrem Sultan'ın hem asırlara tanıklık eden birer mimari eser olarak, hem de hizmetlerinin bugüne tesiri bakımından o muazzam hayratına beraberce göz atalım. Bakalım hangi Hürrem Sultan daha 'güzel'miş?


Haseki Külliyesi: Aksaray'da her gün binlerce insanın önünden gelip geçtiği ve yaşadığı semte adını veren külliyenin bir birimi olan Darüşşifa, İstanbul'un en büyük hastanelerinden biri olarak faaliyetine devam ediyor. İnşası 1550'de tamamlanan yapı, Osmanlı dönemi boyunca daha çok günümüzdeki gibi genel sağlık hizmeti vermiştir. Külliyede ayrıca bir medrese, sıbyan mektebi ve cami de bulunur.


Ayasofya'da Çifte Hamam: Bu hamamlar kanaatimizce Haseki külliyesine gelir olarak yaptırılmıştır. Bugün Ayasofya Camii'nin karşısında ve İstanbul'un en işlek merkezlerinden birinde turistik maksatla kullanılan mekân, nefis mimarisiyle Hürrem Sultan'ın hatırasını yaşatmaya devam ediyor.


Kudüs Haseki Külliyesi: Hürrem Sultan'ın en büyük eserlerinden biri ve Osmanlı Kudüs'üne eklenen ilk devasa yapı olması itibarıyla en mühimidir. Halen ayakta ve faal olan imaret, Osmanlı döneminde şehirde inşa edilen en büyük umran abidesidir. Bu özelliğini Osmanlı dönemi boyunca muhafaza etmiş; gerek akarları, gerekse faaliyetleriyle Müslüman ahalinin hayat damarlarından biri olmuştur. Öte yandan, Osmanlı hanımlarının adlarını taşıyan vakıflardan bir kısmı, kendileri tarafından değil, oğulları veya eşleri tarafından onlar adına tesis edilmişti. Kanuni, Hürrem Sultan'ın adının hayırla yad edilmesi için aşağıdaki vakıfları tesis etmiştir.


Mekke ve Medine imaretleri: Kanuni, Hürrem Sultan adına Mekke ve Medine'ye birer imaret inşa ettirmiştir. Kanaatimiz, bu eserlerin her Müslüman gibi mukaddes beldelere özlem duyan Hürrem Sultan'ın vasiyeti üzerine inşa edildiği yolundadır. Yalnız bu bile onun nasıl bir İslamî hassasiyete sahip olduğunun ifadesidir.

Osmanlı sultanlarının tamamı, hanedan mensubu kadınların da kahir ekseriyeti hac vazifesini bilfiil ifa edememişlerdir. Belki de bu sebeple Mekke-Medine ve Hac yolunda lüzum eden birçok hizmet için zengin vakıflar yapmışlardır. Hürrem Sultan'ın hem Mekke, hem de Medine'ye yaptırmış olduğu vakıflar, onun mukaddes mekânlara duyduğu özlem ve hürmetin bariz misalleridir.


Edirne su tesisleri:
Osmanlı döneminde İstanbul gibi Edirne de günden güne büyümüştü. Artan su ihtiyacının karşılanması için Kanuni, Hürrem adına Edirne'ye bol su getirtmiş ve çok sayıda çeşme inşa ettirmiştir. Tesisin kalıcı olması, gerektiğinde tamir ve bakımının yapılması ve görevlilerin maaşlarının ödenmesi maksadıyla da vakıf tesis etmiştir. Edirne su tesisleri bir mânâda İstanbul'da Mimar Sinan eliyle inşa ettirilen Kırk Çeşme sularının bir benzeridir.


Cisr-i Mustafa Paşa kervansaray, cami ve imareti: Vakıfta insanların en çok ihtiyaç duyduğu alana veya yere hizmet götürmek esastır. Kanuni de bugün Bulgaristan sınırları içinde, Kapıkule sınır kapısına yakın bir noktada ve Meriç nehri üzerinde bulunan

Cisr-i Mustafa Paşa adlı mahalde ortaya çıkan acil ihtiyaca cevap vermek maksadıyla yolcuların konaklaması için kervansaray, yemek ihtiyaçları için imaret ve cami inşa ettirmiş, üstelik onları Hürrem adına yaptırmıştır.

Bunlar dikkate alınmadan Hürrem Sultan hakkında söylenecek tüm sözler eksik ve kasıtlı, yapılacak programlar anlamsız, kitap ve yazılar da temelsiz olmaya mahkûmdur. Çünkü bunlar dışında onun hakkında söyleneceklerin büyük bir kısmının delil ve izi yoktur.

Oysa dimdik ayakta duran vakıfları, kulaktan dolma bilgileri acilen terk edip yeni bir perspektif geliştirmeye davet ediyor bizi. Daha doğrusu, Hürrem'i yapımcıların değil, vakıflarının dilinden öğrenmeye…