Hilyenin satır aralarında gezi
Aşağıda Kazasker Mustafa İzzet Efendi'ye ait bir hilyenin iskeletini çıkaracak ve her bir unsurun taşıdığı anlamı vereceğiz.
Hilye terimi Osmanlı kültüründe Peygamber Efendimiz'in (s.a.s.) fizikî özellikleri, bunları anlatan edebî eserler ve aynı konuda hüsn-i hatla yazılmış levhalar için kullanılır. İslam inancında putlardan olduğu kadar putlaştırılabilecek kişilerin tasvirlerinden de şiddetle kaçınıldığından kimse Rasulullah'ın resmini çizmeye cesaret edememiş, bu nedenle görenlerin tariflerinden faydalanarak onu hilyesinden tanıyıp anlatma yolu tercih edilmiştir. Efendimizin mübarek vücut yapıları, şekil ve renkleri, tavır ve hareketleri ile huy ve ahlakının işlendiği eserlere ilk zamanlar Şemail-i Şerife, sonraki yüzyıllardaysa Hilye-i Nebevi adı verilmiştir. Hilye kitapları, çoğunlukla Hz. Ali'den nakledilen hadislere dayanır. Hakani Mehmed Bey'in 1598-99'da Hilye-i Saadet adlı manzum eserini kaleme almasından sonra yaygınlaştıkları görülür. Hafız Osman hilyeye dair rivayetlerin metinlerini hat ve tezhip sanatının estetik ölçüleri içinde levha olarak düzenleyen ilk hattattır. Bu gayretlerin neticesi olarak hat sanatının şaheserleri arasına giren hilye levhaları, büyük itibar görmüştür. Halk arasında bu levhaların bulunduğu eve tabii afetlerin zarar vermeyeceği inancı hayli yaygındır.