“Hilafeti yıktınız ne yüzle buraya geliyorsunuz?”
Tarihler 15 Temmuz 1999’u gösterirken gazeteler zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e Filistinlilerin Mescid-i Aksa ziyareti sırasında gösterdiği çarpıcı tepkiyi sayfalarına taşımışlardı.
Temmuz 1999’da İsrail, Filistin ve Ürdün’ü kapsayan bir geziye çıkan Demirel’in İsrail Cumhurbaşkanı Ezer Weizman’la verdiği samimi pozlar, daha uçağın kapısındayken kucaklaşmaları ve İsrail’in düzenlediği şaşaalı karşılama töreni doğal olarak Filistinli Müslümanları öfkelendirmişti. Üstelik Weizman, “Aramızdaki ilişkiye ‘Love Affair’ (Aşk İlişkisi) diyebilir miyim?” dediğinde Demirel’in gülümseyerek onay vermesi İsrail zulmü altında inleyen Filistinlileri derinden yaralamıştı.
Ancak daha şaşırtıcı olanı, Süleyman Demirel’i Mescid-i Aksa’da namaz kılarken protesto eden Arapların kullandığı cümlelerde Hilafetin 1924’te kaldırılmasına gösterilen sert tepkiydi. Defter bizim için kapanmış görünse de Filistinliler hala Osmanlı ve “Türk” olmanın İsrail’e karşı bir direnç noktası olduğuna inanıyor ve özellikle Sultan II. Abdülhamid’i unutmuyorlardı.
Tepkiler gazetelerden süzüldüğünde aşağıdaki cümleler akılda kalıyordu: “Hilafeti yıktınız. Hilafete ve bize ihanet ettiniz. En azından Abdülhamid gibi olun, bizi zulümden kurtarın. Buraya ziyaretçi gibi değil, kurtarıcı gibi gelin. Buraya İsrail’in işbirlikçisi gibi gelmeyin. Halife gibi bizi kurtarın. Namazınız kabul olunmadı. Sen ki Abdülhamid’in torunusun. Yahudi işgali altındaki camiye ne yüzle geliyorsun? Senin sorumluluğun burayı Yahudi işgalinden kurtarmak. Seni 20 yıldır bekliyoruz. Konuşmak istiyoruz. Niçin arkanı dönüp gidiyorsun?”
Uzun söze ne hacet:
Hilafetin kalkmasının kimin işine yaradığının somut bir göstergesidir Filistin’in işgali.