“Filistin’den bir karış toprak vermem”
Yahudi tarihi uzmanı Avram Galante’nin (1873-1945) Fransızca kaleme aldığı, Sultan II. Abdülhamid ile Theodor Herlz arasındaki ilişkileri ve Siyonizmin Osmanlı’dan toprak koparma macerasını konu edinen bu önemli makaleyi ilk kez Derin Tarih dergisi Türkçeye kazandırıyor.
Son zamanlarda Hahambaşılık kaymakamı müteveffa Moşe Levi'nin torunu Yeşua Bey Eşkenazi ile söyleşirken, Herzl'in Saray'ı ziyareti ve Sultan'ın vaadi konusunda bildiklerini bana anlatmasını istedim. Hep büyükbabasıyla birlikte yaşamış ve hep Hahambaşılığın işleriyle uğraşmış olan Yeşua Bey bana, kendisinde bu konuya ilişkin ufak bir dosyanın olduğunu, bu dosyada 4 belgenin, yani Saray ile Hahambaşılık arasındaki yazışmaların kopyalarının ve bu işin nasıl cereyan etmiş olduğunun özet olarak anlatıldığı bir metnin bulunduğunu söyledi. Moşe Levi'nin torunu, bu çalışmada kullanmış olduğum dosyayı bana gösterdi. Ayrıca Herzl ile Kaymakamı yan yana oturmuş olarak gösteren bir fotoğrafın da bulunduğunu ve bu fotoğrafı arşivlerinde bulunca Hamenera dergisinde yer vermem için bana ileteceğini de ekledi.
Herzl 1902 yılının Haziran ayının ilk haftasında İstanbul'a geldi, Moşe Levi'ye bir ziyarette bulundu ve bu ziyaret sırasında ondan kendisine Sultan ile bir görüşme ayarlamasını rica etti. Sultan'ın huzuruna kabul edilmek için bazı formalitelerin yerine getirilmesi gerektiği için Kaymakam bu husustaki talebi Saray'ın Başmabeyincisine iletti. Saray ile Hahambaşılık arasındaki bu konuya ilişkin yazışmalar aşağıdadır:
1.Sonuncu ifadeyi ulema, her ilamda dünyevî iktidarın yanında Kadir-i Mutlak olan Allah'ın üstün iktidarını dile getirmek için kullanırdı ve her ilamdaki bu çifte yorumla ilişkilidir. Zamanla değerini yitirmiş ve ilam niteliğinde olmayan alelade yazışmalarda da kullanılır hale gelmiştir. Bugün kullanılmamaktadır.
2.Baron de Calice o zaman İstanbul'daki Avusturya- Macaristan büyükelçisidir.
3.Eskiden bu kelimeler yabancı bir prensin, Mısır kral naibinin görevlisini ifade ederdi. Sonraları Patriklik ya da Hahambaşılığın devlet mercilerindeki işlerini takiple yükümlü yüksek görevliyi de ifade eder oldu. Kapukâhyaları Patriklere ve Hahambaşına resmi ziyaretlerinde eşlik ederdi.
4.II. Abdülhamid Viyana'da yayınlanan Neue Freie Presse gazetesine çok önem verirdi, zira gazete Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun siyasetine göre o zamanlar birçok ülkenin ilgilendiği büyük bir sorun olup Osmanlı'nın sürekli endişe kaynağı olan Makedonya ile özel olarak ilgileniyordu. Dolayısıyla Herzl'in Sultan'ı ziyareti, siyasal olarak bu gazetenin ilgisini çekecekti.
5.Mısır özerkti ve Osmanlı bayrağını kullanıyordu. İrsî olan Hidivliğin Sultan tarafından onaylanması gerekiyordu.
6.Sisam adası da özerkti ve özel bayrağı vardı; yalnızca vergi gelirlerini Osmanlı hazinesine aktarırdı. Sisam Prensi doğrudan Sultan tarafından atanırdı.
7.Girit adası tüm diğerleri gibi bir vilayetti, ancak medeni hukuk ve ceza hukukunda özel eklemeler yapabilmek, adadaki unsurların nüfus oranlarına göre yerel milis gücü oluşturabilmek, devlet dairelerinde Türkçeyle birlikte Rumcayı da kullanabilmek ve yönetimdeki Rum görevlilerin sayısının artırabilmek gibi imtiyazlara sahipti.
8.Bu, Sultan'ın üst düzeyden bir kişiyi cezalandırmak için başvurduğu yöntemdi. Onu Saraya çağırır ve kendisiyle görüşmeden geri gönderirdi. Bu bir tür tutuklama demekti. Buna göre Moşe Levi 3 gün hapsedilmiş oluyordu.
9.Sultan normal zamanlarda Moşe Levi'ye “Hahambaşı Efendi” diye hitap ederdi.
10.Herzl'in İstanbul'a gelişi, özellikle de görüşmelere dair haberler yerli basında yer almadı. Herzl'e nişan verilişi gazetelere şöyle yansımıştı: “Viyana'nın saygın kişiliklerinden Theodor Herzl'e birinci dereceden Mecidî nişanı verilmiştir” (İkdam, 8 Mayıs 1317/21 Mayıs 1901).
11.Bkz. Milliyet (Fransızca kısmı), 24 Ekim 1930. –Behor Efendi 1902'de İstanbul vali yardımcısıydı.
12.1893 tarihi bana Abdülhamid'in Kaymakama yapmış olduğu ve buraya kadar benim için karanlık kalmış olan teklifin saikini açıklamaktadır. Bu tarih, Çarlık Rusya'sında Yahudilere karşı düzenlenen halk hareketlerinin gerçekleştiği 1891-92'yi izleyen yıldır. Binlerce Yahudi Rusya'yı terk ediyor ve Selanik, İzmir, İskenderiye ve Marsilya'ya gitmek için transit geçiş yapmak üzere İstanbul'a geliyorlardı. Sonra da Yahudi göçmenlerin merkezi haline gelecek olan Arjantin'e gidiyorlardı. Bu felaketzedeleri taşıyan gemilerin Boğazdan geçişlerini gören Abdülhamid'in merhamet duyguları kabarmış ve siyasal saiklerin de tesiriyle Osmanlı Yahudilerinin liderine söz konusu teklifte bulunmaya karar vermiş olmalıydı.
13.Bu metin benim 114 kanun, mevzuat, ferman, berat ve mahkeme kararının yer aldığı Documents officiels turcs concernant les Juifs de Turquie adlı eserimden alınmıştır.
14.1900 tarihi doğru değildir; bu tarihi, bana verilmiş olan sözlü ve takribî kronolojik bilgilere göre yazdım. İleride yer alacak olan Yahudilerin askerlik hizmetine dair belgenin metnine bakarsak doğru tarih Iyar 5653'tür (Nisan 1892).
Avram (Abraham) Galante, Histoire des Juifs de Turquie. Vol. 9- Esther Kyra d'apres de nouveaux documents, Isis, İstanbul 1985