Doç. Dr. Muharrem Kesik: “Dânişmendliler AnlaşılmadanSelçuklular Anlaşılamaz”
Doç. Dr. Muharrem Kesik Dânişmendliler adlı son kitabında Haçlılarla mücadelesi ile namsalmış ve Anadolu’da birçok şehri mamur hale getirmiş bu beyliğin gerçek hikâyesini belgelerüzerinden anlatıyor. Derin Tarih dergisi kendisiyle kitabı hakkında konuştu.
Kim bu Orta Anadolu’nun Fatihi Dânişmendliler? Anadolu’ya ne zaman geldiler?
Dânişmendli Beyliği’nin kurucusu olan Dânişmend Ahmed Gazi’nin menşei hakkında farklı görüşler vardır. Fetih menkıbelerinden oluşan, tarihî kaynak olmaktan ziyade destanî bir roman özelliği gösteren Dânişmendnâme’de Malatya Emîri Ömer’in kızıyla evlenen Ali b. Mızrab’ın oğlu olarak dünyaya geldiği ve asıl adının Ahmed olduğu, Battal Gazi’nin torunu Sultan Turasan ile arkadaşlık ettiği, ondan gündüzleri savaşçılık öğrendiği, geceleri de dinî ilimler tahsil ederek âlim olduğu, bundan dolayı da kendisine “Dânişmend” denildiği ifade edilir.
Ortaçağ’ın en güvenilir tarihçilerinden İbnü’l-Esir, Dânişmend’in asıl adının “Taylu” olduğunu, Türkmenlere öğretmenlik yaptığını, oğlunun adının Gümüştekin olduğunu ve ona Dânişmendoğlu denildiğini, Gümüştekin’in muhtelif hâller geçirdikten sonra hükümdar olduğunu söyler. Önemli Haçlı kaynakları Dânişmend Gazi’nin bir Türk beyi olduğunu belirtir.
Dânişmend Gazi’nin Türkiye Selçuklularının ilk hükümdarı Süleymanşâh’ın dayısı olduğunu iddia eden kaynaklar da mevcut. Bütün bu kaynakların ışığında gelinen nokta, Dânişmend Gazi’nin Türk olduğu ve Dânişmend adının bir lakaptan ibaret oluğudur. Dânişmend Gazi’nin Anadolu’ya ne zaman ve nasıl geldiği meselesi Dânişmendli tarihinin aydınlatılmaya muhtaç konuları arasında. Kısaca Azerbaycan’da Arrân ve civarında yaşayan bir Türkmen ailesine mensup olan Dânişmend Gazi, Sultan Alparslan’ın 1064’de çıktığı Kafkasya Seferi sırasında diğer Türkmen beyleri ile ordugâha giderek Selçuklu ordusuna yol gösterdi. İşte bu tarihten itibaren Sultan Alparslan’ın hizmetine girdi. Bilgeliği, cesareti, yiğitliğiyle onun dikkatini çekti ve en güvenilir emirleri arasına girdi. Muhtemelen Malazgirt Savaşı’na da katıldı, zaferden sonra Selçuklu Sultanının emri ile Anadolu’ya akınlarda bulunup Orta Anadolu’yu fethederek Sivas merkezli olmak üzere beyliğini kurdu. Selçuklu kaynaklarından Aksarayî, Dânişmend’in Malazgirt Zaferi’nden sonra Niksar, Tokat, Sivas, Elbistan ve civarını ele geçirdiğini ve burada beyliğini kurduğunu söylemektedir.
Kitabınızda Dânişmendliler anlaşılmadan Selçukluların da anlaşılamayacağını söylüyorsunuz.
En başından itibaren iki hanedan arasında evlilik yoluyla akrabalıklar kurulmuş olduğu anlaşılıyor. Anadolu’da zaman zaman ortak düşmana karşı ittifak kuran bu iki hanedan, hâkimiyet sahaları birbirine yaklaştıkça ve aynı hedeflere doğru yol aldıkça, çıkarları kesiştikçe birbirleriyle çatışmaya başlamışlardır. Bu yüzden Dânişmendli Beyliği ile Türkiye Selçukluları arasındaki ilişkiler karışık bir hal almış, hem yakın akraba, hem de rakip olmuşlardır. Dolayısıyla birinin tarihini çözüme kavuşturmak ve anlayabilmek diğerini de araştırmayı ve anlamayı gerektirir. İki hanedanın tarihi belli dönemlerde iç içe geçmiştir.
Dânişmendliler 1101 Haçlı Seferi’ne karşı mücadeleleriyle ön plana çıkıyorlar. Bu mücadelede Haçlıların karşısında niçin onları görüyoruz?
Dânişmend Gazi Malatya’yı fethe çalışırken buranın yardımına gelen Antakya Haçlı Prinkepsi Bohemund’u 1100 yılında mağlup ve esir ederek Niksar Kalesi’ne hapsetti. 1. Haçlı ordularına ve devletlerine yardım için 1101 yılında Anadolu’ya gelen ilk Haçlı ordusunun maksadı Anadolu’dan Suriye’ye inen kara yolunu yeniden açmak ve Kudüs’e ulaşmaktı. Ancak İstanbul’a geldiklerinde Haçlıların meşhur lideri Bohemund’un Dânişmendlilerin elinde esir olduğunu öğrendiler ve Anadolu’dan geçiş yolarını değiştirerek Bohemund’u kurtarmaya karar verdiler. Bu tehlike karşısında Dânişmendliler yurtlarını savunmak için var güçleriyle Haçlılara karşı koydular ve onlara geçit tanımadılar. Bu mücadelede yakın akrabaları Selçuklulardan da yardım ve destek gördüler.
Dânişmendlilerden günümüze hangi eserler ulaştı?
Dânişmendliler hüküm sürdükleri Amasya, Tokat, Niksar, Sivas, Kayseri gibi şehirlerde önemli mimari eserler meydana getirmişlerdir. Niksar Ulu Camii, Kayseri Ulu Camii, Sivas Ulu Camii, Tokat’ın Pazarcık mahallesinde bulunan Garipler Camii, Niksar’ın Taşmektep Mahallesi’nde bulunan 1160 tarihli Cin Camii, Kayseri Battal Camii, Niksar’da bulunan Yağıbasan Mecidi, Kölük Camii Medresesi, Orta Anadolu’da Dânişmendlilerin tesis ettiği en erken tarihli eğitim yapıları olan Yağıbasan Medreseleri, Dânişmend Gazi’ye ait olduğu düşünülen Niksar Melikgazi Kümbeti, yapı malzeme ve süsleme ayrıntıları açısından Merâga’daki Kümbed-i Kımız ile büyük benzerlik gösteren Pazarören’deki Melikgazi Kümbeti, Yağıbasan Kümbeti, Niksar Sungur Bey Türbesi ve Çağlayan Köprüsü önemli Dânişmendli eserlerleridir. Ayrıca Amasya’daki Yağıbasan Hanı ve Dânişmend Gazi Sarayı, Gümenek Ribatı, Gümüş’teki Süleyman Ribatı, Kayseri’deki Melikgazi Medresesi, Sivas’taki Battal Gazi Mescidi, Zahîrüddin İli Hanı gibi eserler kaynaklarca tespit edilen fakat günümüze kadar ulaşamamış olan Dânişmendli yapılarıdır.