Başöğretmen Atatürk'ten kafatası dersleri
Doğrudan onun elinden veya ağzından çıkan yazı ve konuşmaların yanı sıra, bir de dolaylı belgeler mevcut ve bunlar da en az diğerleri kadar değerli. Bilhassa Mustafa Kemal’in ‘dolaylı’ olarak tutulan notları niteliğindeki bazı tutanaklar var ki, ilk kez Derin Tarih Mart 2013 sayısında, onların bir bölümünü sizlerle paylaşıyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Bütün Eserleri’ 30 ciltte tamamlanacak gibi görünüyor; ancak hâlâ toparlanması gereken çok şey var. Cumhuriyet’in 90. yılında derlemenin henüz tamamlanmamış olması yeterince büyük bir eksiklik olarak ortada dururken, bir taraftan da yepyeni belgeler zuhur etmektedir. Mustafa Kemal Paşa’nın eşi Latife Hanım’ın Türk Tarih Kurumu’na verdiği ve ölümünden 25 yıl sonra açılmasını vasiyet ettiği mektupların kamuoyuyla paylaşılmasına konulan yasak, sembolik olarak yasaklı başka metinlerin de olabileceğine işaret ediyordu zaten.
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan emekli, yıllar önce hayata veda etmiş üst düzey bir bürokratın evrak-ı metrukesinden elde ettiğimiz bu belgeler, Mustafa Kemal’in 1930 yılı sonları ve 1931 yılı başlarında İstanbul Galatasaray Lisesi başta olmak üzere İzmir, Sivas, Denizli, Amasya ve Samsun’da 10 civarında okula yaptığı ziyaretlerde yaşadıkları ve konuştukları, dönemin tarihine ve Mustafa Kemal’in o dönemdeki düşünce ve eğilimlerine ışık tutacak nitelikte.
Bu tutanaklar, Tek Parti / Şeflik döneminin despotik ruh halini ve zihniyetini bir ayna gibi yansıtmakta. Özellikle 1930’lu yıllarda fiziksel antropolojiye dayalı milliyetçilik, Güneş-Dil Teorisi ve o dönemde hayli revaçta olan Türk Tarih Tezi konusunda da önemli ipuçları vermekte.
Tutanaklarda en fazla dikkat çeken noktalardan biri, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in ziyaret ettiği okul laboratuvarlarında bulunan eski ve yeni insan kafataslarıyla ilgili açıklamalardır.
Ziyaret sırasında teftiş edilen okullardan Amasya Orta Mektep müdürünün gönderdiği tutanakta, okul laboratuvarında Mustafa Kemal’in önce bu kafataslarının nereden alındıklarını, kaç sene evveline, hangi millete ait olduklarını ve Türk kafalarının bariz vasıflarının nelerden ibaret bulunduğunu öğrencilere sorduğuna yer verilerek, ardından alınan cevapları teyiden Atatürk’ün konuyu nasıl izah ettiği şöyle belirtiliyor:
“Türk kafalarının ‘Brachysephale’ (Yassı-yuvarlak) olduğunu ve hatta eski Yunanlıların kafalarının da bu şekilde bulunduğunu ve binaenaleyh onların da aslen Türk olduklarını izah buyurdular.”
Aynı tutanak metninde ayrıca Mustafa Kemal’in bir öğrenciye Türklerin Arap Yarımadası, Mısır ve Anadolu’ya ne zaman ve nasıl geldiklerine dair sorular yönelttiği yazıyor. Öğrencinin güzel ve muhakemeli cevaplar verdiğinin belirtilmesinin ardından Mustafa Kemal’in de konuyu şu şekilde izah ettiği kaydediliyor:
“Hititlere Fransızların ‘Eteen’ dediklerini ve ‘Eteen’in aslının ‘Etiler’ olduğunu ve ‘Etiler’in de ‘Atalar’ demek olduğunu ve eski zamanda Anadolu’ya gelen Hititlerin de böyle birtakım ‘Ataların’ maiyetlerinden geldiklerini Paşa Hazretleri bizzat kendileri izah buyurdular ki bu cihet bugün belki bazı tarih muallimlerimizce de meçhuldür.”
Okul müdürleri tarafından kaydedilip Maarif Vekâleti’ne gönderilen tutanaklara göre ziyaret ettiği okulları ‘teşrif buyurmak suretiyle nihayetsiz sürurlara (sevinçlere) gark eden’ Mustafa Kemal Paşa derslikleri, kütüphaneleri ve laboratuvarları gezmiş, öğrenciler ve öğretmenlerle hasbihal etmiş, onlara çeşitli sorular sormuş, idarecilere bazı hususlarda emirler/direktifler vermiştir.
İlk defa Derin Tarih’te yayınlanan bu belgeler hem içerdiği yeni bilgiler, hem de döneme ilişkin pek çok karanlık noktaya tuttuğu ışıklar dolayısıyla çok ses getirecek gibi görünmektedir.
Şimdi sizleri bu ziyaret tutanaklarıyla başbaşa bırakıyoruz.
Yunanlar da Türktü
Amasya Orta Mektep MüdürlüğüMaarif Vekaleti Yüce Makamına
13/1/1931 tarih ve 46 M.T.T numaralı emirname karşılığıdır:
22/11/930 Cumartesi günü öğleden sonra mektebimizi teşrif buyurmak suretiyle nihayetsiz sürurlara garkeden Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Müdiriyyet odasında çeyrek saat kadar istirahattan sonra laboratuvar ile bazı sınıfları teftiş buyurdular.
Laboratuvarda bulunan eski ve yeni insan kafaları müşarünileyh hazretlerinin (Atatürk’ün) nazar-ı dikkatlerini celbederek bunların nereden alındıklarını ve kaç sene evveline ve hangi millete ait bulunduklarını ve Türk kafalarının bariz vasıflarının neden ibaret bulunduğunu sual ettiler. Gazi Hazretleri tarafından verilen cevapları teyiden Türk kafalarının ‘Brachysephale’ olduğunu ve hatta eski Yunanlıların kafalarının da bu şekilde bulunduğunu ve binaenaleyh onların da aslen Türk olduklarını izah buyurdular. Laboratuvarın, idarenin gayret ve talebenin muavenetiyle (yardımıyla) meydana getirildiğini ve halihazır ihtiyaçlarına tamamıyla cevap verebilecek derecede mükemmel olmadığını ve bazı orta mekteplere alât ve edevat gönderildiği halde mektebimizin bunlardan mahrum bırakıldığını arzeylememiz üzerine Gazi Hazretleri derhal müfettiş Hasan Ali Bey’i yanına davet ederek bu mesele hakkında mumaileyhin (onun) nazar-ı dikkatlerini celbeylediler.
Paşa hazretleri laboratuvardan çıktıktan sonra ikinci sınıf A şubesini teşrif buyurdular. Bu sınıfın dersi serbest mesai olduğundan dershanede muallim yoktu. Talebe gruplara ayrılarak derslerine çalışmakta idiler. Gazi Hazretleri bütün rahleleri ayrı ayrı dolaşmak suretiyle müşfik bir baba gibi talebe ile yakından temasa gelerek mesai tarzlarını gözden geçirdiler ve kimyaya, Fransızcaya ait sualler sordular ve bir talebeden de bir manzume parçası okuttular.
Paşa Hazretleri bu sınıfta 20 dakika kadar meşgul olduktan sonra üçüncü sınıfa girdiler ve talebenin oturdukları rahlelerden birine oturdular. Bu sınıfta Türkçe muallimi talebenin, tashih etmiş olduğu tahrirî vazifelerini (ödevlerini) dağıtmakta ve bu vazifelere dair icabeden izahatı vermekle meşgul olmakta idi. Paşa Hazretleri 15 dakika kadar muallimin izahatını dinledikten sonra muallime teşekkür ederek bu sınıftan da ayrıldılar ve birinci sınıf B şubesini teşrif buyurdular. Sonuncu ders olması dolayısıyla bu sınıfın dersi de serbest mesai idi. Talebe mütalaa ile meşgul oluyordu.
Gazi Hazretleri ön sırada oturan Siracettin Efendi isminde bir talebenin yanına gelerek ne dersine çalıştığını sual buyurdular. Siracettin Efendi Tarih dersine çalıştığını söyledi. Bunun üzerine Gazi Hazretleri bu efendiyi tahta başına kaldırarak Türk tarihiyle Anadolu’ya, Elcezire’ye ve Mısır’a gelen ilk Türklerin kadim medeniyetleri ve menşe’leri (kaynakları) hakkında mühim sorular irad buyurdular. Talebe suallerin kendi seviyesiyle mütenasip olanlarına Paşa Hazretleri’nin memnuniyetlerine mucip olabilecek derecede güzel ve muhakemeli cevaplar verdi. Bazı suallerin cevaplarını ezcümle Hititlere Fransızların ‘Eteen’ dedikleri ve ‘Eteen’in aslı(nın) ‘Etiler’ olduğunu ve ‘Etiler’in de ‘Atalar’ demek olduğunu ve eski zamanda Anadolu’ya gelen Hititlerin de böyle birtakım ‘Ataların’ maiyetlerinde geldiklerini Paşa Hazretleri bizzat kendileri izah buyurdular ki, bu cihet bugün belki bazı tarih muallimlerimizce de meçhuldür.
Maahaza (bununla beraber) Gazi Hazretleri Siracettin Efendi’nin zekâ ve istidadını takdir buyurarak vuku bulan müracaatı üzerine Konya Askeri Lisesi’ne kaydı(nın) kabullerini irade buyurdular.
Gazi Hazretleri’nin mektebimizi teşriflerinde yapmış oldukları tetkik ve teşrifler bundan ibaret olup talebe ve muallimlere hitabe irad buyurmadılar ve tavsiyede de bulunmadılar. Zaten öğleden sonra altıncı ders esnasında mektebimizi teşrif buyuran müşarünileyh Gazi Hazretleri birinci sınıftan ayrıldıkları vakit, akşam vakti takarrüp etmiş (yaklaşmış) ve ortalık kararmaya başlamıştı. Bu sebepten teşrifleri vesilesiyle fotoğrafların çektirilmesi de mümkün olmadı. Saat 16’da Reisicumhur Hazretleri’nin İdare ve Talim Heyeti’nin ayrı ayrı ellerini sıkmak suretiyle teşekkür ve iltifatlarına mazhar buyurarak mektebimizden müfarekat eylemiş (ayrılmış) oldukları arz olunur efendim.
T.C. İzmir Kız Muallim Mektebi Müdürlüğü
Müşarünileyh (Gazi) kendisini taşkın bir heyecanla teşyi eden talebe arasından geçerken: “Biraz evvel hocalarınızla görüştüm. Asker olacak mısınız? dediğim zaman biraz mütereddit cevap verdiler. Nasıl, siz asker olmak istiyor musunuz?” buyurdular. Bütün talebe yüksek sesle “Evet, olacağız” cevabını verince: “O halde asker olmak için hazırlanınız” dediler.
Vakit akşam ve hava yağmurlu olduğu için alınan fotoğraflarda muvaffak olunamamıştır. Kusurlu olmasına rağmen bu kıymetli ziyaret hatırasını tesbit eden üç fotoğraf takdim kılınmıştır efendim.
“Burası yemekhanemizdi”
T.C. Maarif Vekaleti
Sivas Lisesi Müdürlüğü
Maarif Vekalet-i Celilesine
Milli Talim ve Terbiye Dairesi’nden yazılan 11/1/931 tarihli ve 44 yazılı tahrirat cevabıdır:
Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Hazretleri lisemizi 20/11/30 Perşembe günü teşrif buyurmuşlardır. Dersler perşembe günü öğleden sonra olmak münasebetiyle tatildi.
Paşa Hazretleri mektebimiz heyet-i talimiyesi (öğretmenleri) tarafından mektep kapısında karşılandı. “Nereyi görelim?” diye sordular. “Kongreyi tesis ettiğiniz salon ve ikametgâh ittihaz ettiğiniz (kaldığınız) oda mektebimizde müze halinde muhafaza edilmektedir” dedim. “O halde oradan başlayalım” dediler. Salondaki fotoğrafların arkasını ve hatıra defterini imzaladılar.
Reis kürsüsüne çıktılar ve mütebessim bir halde salonun bir köşesini göstererek “Mazhar Müfit orada oturur ve daima söylerdi” dediler. O zamana ait hatıralarını kısa kısa naklettiler. Salondan hareketle mektebin alt katına inildi.
Paşa hazretleri sınıflardan birisine girerek “Burası yemekhanemizdi” dedikten sonra derse girmek istediler. Maalesef mektep tatil olduğundan buna imkân olmadı.
Koridorları dolduran talebenin alkışları içinde Paşa Hazretleri teşekkür ederek mektebimizi terk etmişlerdir.
Paşa Hazretleri mektebe girerken, çıkarken, salondayken gazeteciler tarafından muhtelif fotografiler alınmıştır. Fakat gazeteciler ertesi günü hareket ettiklerinden bu fotografilerden elde edilememiştir.
Arz olunur efendim.
Atatürk Galatasaray’da dini merak etmiş
T.C. Maarif Vekaleti
Galatasaray Lisesi Müdürlüğü Maarif
Vekâlet-i Celilesine
Hulâsa
Reisicumhur hazretlerinin mektebimizi ziyaretleri hakkında
Efendim
Milli Talim ve Terbiye Dairesi ifadesiyle yazılan 11/1/931 tarih ve 46 numaralı tahrirata karşılıktır:
Reisicumhur Hazretleri 2 Kânunuevvel (Aralık) salı günü ikiyi kırk geçe mektebimizi teşrif buyurdular.
Maiyet-i devletlerinde Dahiliye Vekili (İçişleri Bakanı) beyefendi ile birçok mebus beyefendiler bulunuyordu.
Evvela yedinci sınıfın Türkçe dersine girdiler. Muallim bey imlâ yazdırıyordu. Derse devam edilmesini emrettiler. Sıralar arasında dolaşarak talebe efendilerin yazılarını tetkik buyurdular, iyi yazdıklarını söylediler. Bilahere altıncı sınıfın Resim dersine girdiler ve aynı surette resimleri ve modelleri tetkik buyurdular.
Sekizinci sınıfın da Vatanî Malûmat dersinin tahrirî (yazılı) yoklama imtihanında hazır bulunup talebenin evrakını (kâğıtlarını) tetkik buyurdular.
Ticaret ve Bankacılık kısmı son sınıfını ziyaret ettiler. Bu kısım hakkında emrettikleri izahat kendilerine arzolundu. Bu sınıfta da talebe efendilerin kitap ve defterlerini muayene ve tetkik buyurdular. Ticaret kısmından sonra dokuzuncu sınıfın Riyaziye (Matematik) dersinde hazır bulunarak Cebir dersine kalkmış olan bir talebeyi dinlediler. Kimya ve Fizik laboratuvarlarını, Ulum-u tabiiye (Fen Bilgisi) ve Fizik dershaneleri, müzeleri ve bilhassa konferans salonunu gezdiler. Buralarda talebenin istifadesi hakkında emir buyurdukları birçok malumat kendilerine izah olundu. Bilâhere mektebin kütüphanesini gezdiler ve hatıra defterini imzaları ile tezyin buyurdular.
Şükrü Kaya Beyefendi ile sabık (eski) Nafia Vekili Recep Beyefendi’ye “Galatasaray Lisesi’nin yemekhane ve yatakhaneleri ile Harbiye Mektebi’nin yemekhane ve yatakhaneleri mukayese edilmek lazımdır” dediler.
Sonra müdiriyet odasına gidilmesini emrettiler.
Gazi Hazretleri müdiriyet odasında da 15 dakika istirahat buyurdular ve bendenize yerime oturmak emrini verdikten sonra birçok sualler sordular. Bu suallerin mevzularını ve bunlara verilen cevapların mahiyetini bervechizîr (aşağıya) aynen arzediyorum:
Mektebin tarihçesi
Bina vaziyetimiz adliye ve mektebin civarındaki karakoldan aldığımız binalar, Ortaköy şubemiz.
Her sene artan talebe yekûnu, bu kadar kalabalık bir talebeyi nasıl idare etmekte olduğumuz. (Talebe sandığı, talebe akademisi, spor ve izcilik teşkilatı gibi mektep dahilinde vücuda getirilen talebe teşekkülleri.)
Tedrisat (eğitim) sistemimizin hususiyeti: Milli mahzuru olmayan mevadd-ı dersiyenin (ders konularının) ecnebî lisanından öğretilmesindeki fevaid (faydalar), liseden çıktıktan sonra doktorluk, kimyagerlik, mühendis veya mimarlık, avukatlık, ticaret, ziraat ve bankacılık gibi gençleri birtakım serbest mesalike ihzar eden (mesleklere hazırlayan) âlî ve meslekî tahsil devresinde ecnebî lisanının çok ehemmiyetli bir rol oynayacağı ve hayatta bu mesleklere sahip olan kimselerin iktidar ve ihtisaslarını artırmak için de bir ecnebî lisana muhtaç oldukları gibi hususat (konular) kendilerine arz ve izah edildi.
Bilhassa dinî tedrisat hakkında evvelce ne yapılmakta olduğu, halen de ne yapıldığı, talebe veya veliler tarafından bu hususta bir şikâyet vaki olup olmadığı hakkında müteaddid sualler irad buyurdular. Esasen kuruluşu itibariyle de laik bir müessese olan mektebimiz hakkında emir buyurulan malûmatı arz eyledim.
Maruzatımız üzerine memnuniyetlerini beyan buyurdular.
Müdiriyet odasından çıkıldı. Bahçede bir bayram süruru ile coşan talebenin “Yaşa” âvazeleri, sürekli alkışları içinde Gazi Hazretleri mektebin büyük sokak kapısına kadar yayan yürüdüler.
Gazi Hazretleri otomobillerine binerken iltifatlarını tekrar buyurdular.
Gerek bizzat Reisicumhur Hazretleri’nin, gerek maiyet-i devletlerindeki zevatın (maiyetindeki kişilerin) müessesemizi ayrı ayrı takdir buyurduklarını arzeylerim efendim.
Menemen dersi
T.C. İzmir Erkek Lisesi Müdürlüğü
Maarif Vekâlet-i Celilesine
M.T.T. ifadeli ve 204 nolu 10/2/931 tarihli T.C:
Gazi Hazretleri mektebimizi 1/Şubat/931 Pazar günü teşrif buyurmuşlardır. İkinci sınıfımızda Riyaziye dersinde bir efendiye bir mesele (problemin) sorulmasını emir buyurdular. Muallimi tarafından sorulan meselenin halli (çözümü) esnasında çocuğa kesriaşari (ondalık kesir) hakkında bazı sualler tevcih buyurdular.
Badehu (arkasından) üçüncü sınıfta Türkçe dersinde girdiler. (Ziya) Gökalp’in bir kıraat (okuma) parçasını okuyan çocuğa Gökalp hakkında bazı sualler sormak suretiyle çocukların Gökalp’i tanıyıp tanımadıklarını anlamak istemişler ve iyi cevaplar almışlardır. Bilahere son sınıf edebiyat dersine girerek Menemen hadisesi mevzuu üzerine bir efendinin yazmış olduğu tahrir vazifesini dinlemişler ve çocuğun bu tahrir vazifesinde inkılâp hakkında dermeyan etmiş (ileri sürmüş) olduğu fikirleri büyük bir takdirle dinlemiş ve hocasını tebrik etmişlerdir.
Gazi Hazretleri’nin mektebimizi teşrifleri hiç tahmin ve ümit edilmedik bir anda vaki olduğu için hatırayı fotoğrafla tespit etmemiz maalesef mümkün olmamıştır. Yalnız hususî fotoğrafçıları olan zat tarafından beş-altı poz alınmıştır.
Gazi Hazretleri yalnız dershaneleri gezmişler ve çocukların müktesebatını (birikimini) tetkik buyurmakla iktifa etmişlerdir. Ayrıca bir hitabe veya tavsiyede bulunmamışlar ve mektebi terkederken evvelki teşriflerinde gördüğünden fazla farklar bulunduğunu söylemek suretiyle iltifatta bulunmuşlar ve geldiklerinden 45 dakika sonra avdet buyurmuşlardır efendim.
Leibniz ve Atatürk
T.C.
Maarif Vekaleti
Samsun Lisesi Müdürlüğü
Vekâlet-i Celileye
11/1/931 tarih ve 45 numaralı emirname-i vekâletpenahileri cevabıdır:
Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Hazretleri 26/II/930 Çarşamba günü saat 14.30’da lisemizi teşrif buyurdular. Mektep dahiline girince hemen dershaneleri gezmek arzusu izhar buyurmaklariyle ilk defa alt kısım salon müntehasındaki (sonundaki) I. devre I. sınıf B şubesini teşrif ettiler. Bu saatta bu sınıfın Umumî Tarih dersi vardı. Talebe Türklerin vatanı ve Türk medeniyeti hakkında tarihi bir vazife (ödev) hazırlamakla meşgul bulunuyordu. Gazi ön sıralardaki bir efendinin vazifesini tetkik buyurdular. Türklerin Orta Asya’da yaşadıkları ibaresini görünce eski Türk vatanının yalnız Orta Asya’da olmadığına işaretle bir Asya haritası ve tebeşir istediler.Baykal gölü havalisini de ihtiva etmek üzre Türk yurdunun hududunu çizdiler. Bu harita bugünden itibaren Samsun Lisesi’nin tarihî bir haritası olduğu gibi büyük Gazi tarafından çizilen Türk vatanı hududu da orta tahsile henüz bu sene atılan yavruların körpe dimağlarında silinmez bir iz, bir hatıra bırakmıştır.
Gazi Hazretleri bu sınıftan iki efendiye tevcih ettikleri suallere memnuniyet-bahş (memnunluk verici) cevaplar almışlar ve dershaneyi terk ettikleri zaman “Bu çocuklar zekidirler” buyurmuşlardır.
Müteakiben salonda asılı ders cetvelini tetkik buyurarak lisenin son sınıfları derslerinde de bulunmak arzusunu izhar buyurmalariyle mektebin üst katındaki son sınıf Edebiyat şubesini teşrif etmişlerdir.
Bu saatte bu sınıfın Felsefe dersi vardı. Muallim Mehmet Şehit Bey Leibniz’in bilgi nazariyesini izah ediyordu. Gazi Hazretleri muallimin takrirlerine devam etmelerini emir buyurduktan sonra talebe sıralarından birine oturdular. Muallim beyin takririni takip ettiler. Söz namütenahi (sonsuz) mefhumuna intikal edince muallim bey(in) namütenahi mefhumunun mafevkattabia (fizik ötesi) bir tasavvur olduğunu söylemesi üzerine Gazi Hazretleri, “Mafevkattabia olan bir şeyi nasıl teakkul edebiliyoruz (düşünebiliyoruz)?” suallerini irad buyurmuşlardır. Buna cevaben muallim Şehit Bey de Descartes’ın namütenahi tasavvuru delilini ve Descartes’a göre Allah mefhumunun fıtrî mefhumlardan biri olduğunu söyledi. Gazi Hazretleri bu sınıftan ayrıldıktan sonra Felsefe muallimi Şehit Bey için ‘Çalışkan bir muallim’ söylemişlerdir.
Bilahere 5. sınıfın Fransızca derslerinde bulunmuşlardır. Kız ve erkek talebeden mürekkep olan bu sınıfta talebe dikte yazmakla meşgul oluyordu. Büyük Gazi bir iki talebeye yazdıkları dikteyi tercüme ettirmişler ve neticeden memnun kalarak bu sınıftan da ayrılmışlardır.
Üç dershanede hemen bir saate yakın kalmışlar ve her bir sınıftan memnuniyetle ayrılmışlardır. Diğer sınıfları da teşrif etmek arzusunda olup olmadıkları sorulmuş ise de büyük halâskar (kurtarıcı) “Kifayet eder” buyurmuşlar ve mektep binasını da bir müddet tetkik ve teşrif ettikten sonra binanın alt kısmı salon kapısına gelmişlerdir. Liseden ayrılırken “Teşekkür ederim, memnun oldum” kelimeleriyle idare ve talim heyetine iltifat buyurmuşlar ve büyük kapının önündeki otomobillerine binmişlerdi.
Bu sırada Gazi’nin liseyi teşrifini haber alan kadın-erkek yüzlerce halk, mektebin geniş bahçesinde toplanmış, Reisicumhur Hazretleri’ni candan alkışlıyorlar, ders vaktinin hitam bulmasıyla sınıflarından çıkan mektebin 400’den fazla talebesi büyük Gazi’yi bir daha görmek için dışarı atılıyorlar, heyecandan kendilerini zabt edemiyorlardı: “Yaşa büyük Gazi, yaşa gençliğin büyük hamisi” diye bağrıyorlardı. Yine bu sırada ihtiyar bir kadın Gazi’nin otomobiline yaklaşarak bir istida (dilekçe) veriyordu. Büyük halâskar halkın mesrur (sevinçli) bakışları önünde ihtiyar kadınla bir müddet konuştular, sonra otomobil mektepten ayrıldı.
Samsun Lisesi aziz ve yüce misafirini velev bir saat olsun sinesinde bulundurmakla en kıymetli ve tarihî bir gününü yaşamış oldu. Muhterem Reisicumhur Hazretleri’nin mektebi, dershaneleri teşriflerinde ve muallim beylerle hasbihallerinde maiyetleri tarafından birçok fotoğraflar çekilmiş ise de bunlardan hiçbiri maalesef elde edilemediğinden takdim olunamamıştır. Yalınız Milliyet ve Akşam gazetelerinde Gazi’nin talebe ile bir sırada oturarak Felsefe mualliminin takririni dinlediğine ait bir resim intişar etmiştir (yayınlanmıştır).
Arz-ı keyfiyet (durumu arz) ederim efendim.