Aksaray Meydanı’nın cemaziyelevveli
Berlin Teknik Üniversitesi Dekanı Prof. Kramer’in Pertevniyal Valide Sultan Camii için “Böyle bir eser bizde olsa, yanından motosiklet bile geçirmeyiz” dediği söylenir. Şimdilerde sine-i sad pâresinden geçen çift şeritli otoban ve köprü yetmezmiş gibi sâyesi de beton gölgelerinin işgali altında.
Ordu Caddesi’ne doğru Laleli Camii’nin, komşusu Pertevniyal’e çevrilmiş hasret dolu çehresi karşılıyor bizi. Vuslat ha bugün, ha yarın! Darülfünun Edebiyat Fakültesi bu iki kadim dosta biraz gıpta, biraz da tahassürle bakıyor tepeden. Yok ki öyle bir sırdaşı, yareni. Hemen arkasında tarihî Beyazıt Hamamı, yamalı kubbesinden utanmış sanki, ürkekçe uzatmış boynunu.
Caminin karşısında, birkaç ay önce yıkılan İSKİ binasının yerinde, onun çelik hükümranlığına meydan okuyan üç katlı ahşap bir ev, Osmanlı hanesinin cıvıltılarını taşırıyor caddeye. Kum gibi kalabalık Aksaray hengâmesinden ise eser yok.
Bugün öyle mi? 1956-59’daki Aksaray Meydanı düzenlenmesi sırasında Pertevniyal Valide Sultan Camii’ne ait sebil, çeşme gibi pek çok yapı kaldırıldı ya da yeri değiştirildi. Yine de vızır vızır aracın işlediği kavşağın orta yerinde, Osmanlı’nın mirasını sırtlanmış, bir yemin gibi tutuyor nöbetini.
Zehirli egzoz dumanları Osmanlı taş oymacılığının en nadide örneklerini haiz cephesini boğuyor, lime lime ediyor. Meydana bakan o güzelim çehresinden kumdan gözyaşları süzülüyor da bir mendil vereni yok.