24 Nisan 1915’te ne oldu?
24 Nisan’da Osmanlı Devleti asayişi bozan Ermeni örgütlerinin faaliyetlerini yasaklayan bir genelge yayınladı ve bu örgütlerin mensubu olan bazı Ermenileri tutukladı. Peki Ermeniler “soykırımı anma günü” olarak neden bu tarihi seçti?
Ermeniler için 24 Nisan, 1915 olaylarına izafeten bir soykırım günüdür. İlk olarak 1919’da İstanbul’daki Kutsal Teslis Ermeni Kilisesi’nde “Yegherni Zoheri Histahaki Or” (Ermeni Soykırımını Anma Günü) şeklinde anılmıştır. Bu yıldan itibaren Ermeniler her sene bu tarihte, iddia ettikleri “Ermeni soykırımı”nı andılar. Üstelik güçlü Ermeni diasporasının etkisiyle birçok Amerika ve Avrupa ülkesi parlamentosu 24 Nisan’ı “soykırımı anma günü” kabul etti. Hatta Fransa “Ermeni soykırımı yok” diyeni cezalandırma kararı dahi almıştı. O zaman sormak gerek: 24 Nisan’da gerçekte ne oldu?
İddia ettikleri gibi 24 Nisan Ermeni soykırımının başladığı gün müdür yoksa Van’da başlayan Ermeni isyanı sebebiyle Osmanlı Devleti’nin Ermeni ihtilalcilerin tutuklanması genelgesini yayımlandığı ve hemen ardından tutuklamaların başladığı tarih midir?
Meseleyi iyice anlayabilmek için biraz gerilere gitmemiz gerekiyor; 13 Temmuz 1878’de imzalanan Berlin Antlaşması’na. 61. maddesi şöyleydi:
“Bâb-ı Âli, ahalisi Ermeni bulunan eyaletlerde yerel ihtiyaçların gerektirdiği ıslahatı bilâ-tehir (geciktirmeden) yerine getirir ve Ermenilerin Çerkes ve Kürtlere karşı huzur ve emniyetlerini sağlamayı taahhüd eder”.
Tutuklananlar kimlerdi?
Burada tek gerçek, Ermeni önde gelenlerine yönelik bazı tutuklamaların yapılması ve bunların başka şehirlerde zorunlu ikamete tabi tutulmalarıdır. Ancak tarihî kayıtlar, bu süreçte olup bitenler noktasında ihtilaf halindedir. Mesela İngiliz istihbarat kaynaklarına göre İstanbul’da tutuklanan Ermeniler sıradan kimseler olmayıp tamamen örgüt mensuplarıdır. Nitekim Mısır’daki İngiliz Askeri Ofisi’ne Dedeağaç’tan verilen bilgiye göre “24 Nisan 1915 gecesi üç Ermeni din görevlisi, Ermeni Puzantion gazetesi sahibinin de aralarında olduğu 1,800 Ermeni yakalanarak Ankara’ya gönderileceklerdir. Bunların 500’ü Taşnak, 500’ü Hınçak, kalanları da Ramgavar sempatizanları”ydı.
Daha da önemlisi, Mütareke döneminde İstanbul’da bulunan İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe’a gönderilen 20-21 Mayıs 1919 tarihli şifre telgraflarda 24 Nisan’da tutuklananların çoğunun İtilaf ordularına hizmet eden Ermeni gönüllüler veya Müslüman katliamı sorumluları” olduğunun yazılması. Bir Amerikan belgesine göre de İstanbul’da tutuklanan Ermeni sayısı sadece 100’dü. Selanik’ten Fransız Dışişlerine gönderilen 8 Mayıs 1915 tarihli bir telgrafta 2,500 Ermeninin tutuklandığı bildirilmekteydi.
Oysa Osmanlı arşiv belgelerine göre 24 Nisan’da tutuklanan Ermenilerin sayısı sadece 235’tir. Sayı ne olursa olsun bütün kaynaklar, tutuklanan Ermenilerin örgüt mensubu olduğu noktasında hemfikirdir. Zaten 24 Nisan sonrasında İstanbul’da yapılan aramalarda yüzlerce tabanca ile binlerce mermi ele geçirilmiştir ki, bunlar Osmanlı arşivi belgelerince de ispatlanmıştır.
“Adil hafıza”nın önemi
Son bir soru soralım: Tutuklanan Ermeniler nereye gönderildi?
Osmanlı arşiv belgelerinden Çankırı ile Ankara’nın Ayaş kazasına gönderildiklerini anlıyoruz. Bir Osmanlı Dâhiliye Nezareti belgesine göre 24 Nisan-31 Ağustos 1915 tarihleri arasında kısa veya uzun süreli olarak 155 Ermeni Çankırı’da zorunlu ikamete tabi tutulmuştu. Suçsuz bulunan 35’inin serbest bırakılarak İstanbul’a dönmeleri sağlanmış, suçlu görülen 25 kişi ise Ankara ve Ayaş hapishanelerine gönderilmişti. 57 Ermeni de Zor bölgesine sevk edilmişti. Ayrıca yabancı uyruklu 7 kişiden bir kısmı sınır dışı edilmek üzere serbest bırakılmış, bir kısmı da tutuklanmıştı. Diğerlerinin çoğu affedilerek ikamet için İzmit, İzmir, Eskişehir, Kütahya ve Bursa gibi vilayetlere gönderilmişti.
Diğer taraftan Ayaş’a gönderilen Ermenilerin sayısı 60-70 kadar olup bunlar Ayaş askerî deposunda tutuldular. Serbest bırakılan birkaçı hariç tamamı Taşnak ve Hınçak komitelerinin lider kadrosundandı. 1. Dünya Savaşı sonuna kadar tutuklu kalmış, Mondros Mütarekesi’nden sonra serbest bırakılmışlardı. Dönemin Emniyet Genel Müdürü İsmail Canpolat’ın verdiği bilgiye göre Ayaş’ta tutuklanan Ermeni sayısı 70’ti.
24 Nisan 1915 genelgesi ve sonrasında yaşanan olayların kısa hikâyesi bu. Süreç, öncesi ve sonrasıyla hâlâ tartışmalı ve süregelen “sağırlar diyalogu” devam ettiği müddetçe de tartışılacak. Çünkü şimdiye kadar Ermeni meselesi üzerinde “millî hafızalar” çatıştı. Ümidimiz o ki, son yıllarda başlayan “adil hafıza” arayışları yaşadığımız coğrafyada Türkler ile Ermenilerin barışçı bir ortak gelecek kurmalarına hizmet etsin.