Asırlık yenilenme: Bracken House Office Building

Bracken House; Londra’da, St Paul’s yolunun hemen aşağısında yer alıyor. Bracken House, 1959’da Sir Albert Richardson tarafından The Financial Times (FT) genel merkezi olarak tasarlanıyor. 1988 ile 1992 yılları arasında Michael Hopkins & Partners tarafından matbaanın bulunduğu salon, cam ve metal bir yapıyla değiştirilerek kapsamlı bir şekilde yeniden düzenleniyor.Yaklaşık 30 yıllık bir kullanımın ardından yenilemeyle birlikte FT, Bracken House’a tekrar dönüyor.

Özgün cephesiyle dikkat çeken yapı, Birleşik Krallık’ta ilk savaş sonrası bina olarak listeleniyor. Londra’nın en iyi yirminci yüzyıl binalarından biri olarak tanımlanan yapı, listelenmiş bina statüsünü (Grade II) alan ilk savaş sonrası bina olarak biliniyor. Bunlardan birincisi 1987’de, ikincisi ise 2013’te olmak üzere iki kez Grade II listesine alınıyor.

Son yenilemeyle birlikte yapı ofis kullanımına uygun hale getiriliyor. Ana ofis zemin plakları ve tarihi kanatlar arasındaki kot farklılıklarını çözmek için yeni iç avlular oluşturuluyor. İç avlular, sirkülasyon alanlarını iyileştirici özellikler meydana getiriyor ve yapı tasarımında bütünlük sağlanıyor. Bununla birlikte avlularda; dökme beton, meşe duvar panelleri, camlı ve anodize alüminyum bölmeler, latalı ahşap tavanlar ve beyaz mozik zeminler bulunuyor.

Ofis katlarında, geniş açık çalışma alanları oluşturularak modern kullanım standartları elde ediliyor. Bununla birlikte ofis alanlarında son teknoloji LED aydınlatma ve enerji tasarruflu klima sistemleri bulunuyor. Atriyum çatısında kısmen cam kullanılmasıyla birlikte mekana ilave gün ışığı da sağlanıyor.

Yapının ana giriş holü, orijinal camlı bölmelerin ve ahşap panjurların yeri değiştirilerek genişletiliyor. Böylelikle yeni iş alanlarına ve atriyuma görsel bir bağlantı sağlanarak ziyaretçilere davetkar bir tavır sergileniyor. Bununla birlikte cephedeki ahşap kafeslerin kaldırılmasıyla da daha aktif bir sokak cephesi oluşturuluyor. Bu yenilemelerin yanı sıra yapının klasik özellikleri korunuyor ve hassas bir şekilde restore ediliyor. Somon pembesi “Hollington Staffordshire” kumtaşı kaplama, yapının markalaşmış bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Yenileme çalışmasında bu kaplama onarılıyor ve her iki bloğun çatı seviyesinde yeni kullanım için referans alınıyor.

Tasarım ekibi çatı tasarımı için Torino’daki Palazzo Carignano’dan ilham alıyor. Yeni bir çatı terası için çevre düzenlemesi oluşturan mimarlar, hareketli şehrin göbeğinde kullanıcılar için sakin bir açık alan oluşturuyor. Beşinci yükseklik olarak adlandırılan çatı seviyesi, St Paul Katedrali’nin arka planında bir çatı gezinti yeri içeren yaklaşık 2 bin metrekarelik açık alan sağlıyor.

John Robertson Architects, tasarım koordinasyonuna yardımcı olmak ve algılamayı yönetmek için projede Bina Bilgi Modellemesini (BIM) kullanıyor. Model, 27.000 adet öğe içeriyor. Bu program sayesinde gelecekte olabilecek onarım ve değişimlerin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi hedefleniyor.