Söz konusu Samuel Eto’o olunca, Oktay Derelioğlu’nu anmadan olmaz…
Her ne kadar formunun zirvesinde olduğu dönemlerde Messi, Cristiano Ronaldo, Wayne Rooney gibi isimlerin gölgesinde kalmış olsa da, veya Barça’nın Zlatan Ibrahimovic transferinde, bakkalın elinde bozuk para kalmayınca verdiği sakız muamelesi görmüş olsa da şu su götürmez gerçeği unutmamamız lazım: Eto’o bir zamanlar dünyanın en iyi birkaç futbolcusundan birisiydi. Hızı, çabukluğu, kıvraklığı ve fizik gücü ile muhteşem bir atlet olan Eto’o, bu özelliklerin yanına sağlam bir teknik ve güçlü bir oyun zekası da ekleyebilen nadir oyunculardan biriydi.
Eto’o, Real Madrid B takımında başlayan kariyerinin ardından, Mallorca forması ile gösterdiği harika performanslar ile parladı. 2004 yılında Barcelona’ya transfer oldu. Barça’da her ne kadar dönem dönem sorunlar yaşasa da, kupalarla dolu 5 yıl geçirdi. Pep Guardiola yönetiminde kupaları temizleyen Barça kadrosunun bir parçasıydı.
2009 yazında ise, 46 Milyon avro ile beraber, Zlatan Ibrahimovic karşılığında Inter’in yolunu tuttu. Kamerunlu, harika formunu Milano’da da sürdürdü ve Inter’in Jose Mourinho önderliğinde Serie A, Şampiyonlar Ligi ve İtalya Kupası üçlemesini yapan kadrosunun en önemli isimlerinden biri oldu.
Eto’o 2011 yazında, Rus ekibi Anzhi Makhachkala’ya transfer oldu. Rus ekibinin ona verdiği yıllık 20 milyon avroluk kontrat ile, dünyanın en çok para kazanan oyuncusu oldu.
Samuel Eto’o, kariyerinde 3 Şampiyonlar Ligi, 3 La Liga, 1 Serie A, 2 Kral Kupası, 2 İtalya Kupası, 2 Afrika Uluslar Kupası ve 1 Olimpiyat Altını‘nın yanı sıra 4 Afrika Yılın Futbolcusu ödülü, 2006 UEFA Yılın Forveti ve 2005 FIFA Yılın Futbolcusu sıralamasında üçüncülük gibi birçok bireysel ödül kazandı.
Eto’o, kurucusu olduğu Samuel Eto’o Vakfı ile Afrika’daki çocuklar için daha iyi yaşam, eğitim koşulları sağlamayı ve futbol konusunda yetenekli gençlerin gelişiminde katkıda bulunmayı amaçlıyor.