Yerli para birimleri ile dış ticaret için somut adım

HABER MASASI
Abone Ol

Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 80’i dolar ve euro üzerinden döndüğü tahmin ediliyor. Dış ticarette dolar ve euro kullanımı oran itibariyle bizde daha yüksek.

Türkiye, yaptığı dış ticaretin yaklaşık yüzde 90’ını dolar ve euro üzerinden yapıyor. Bir ülkenin kendi para birimi dışında bir başka para birimi ile ticaret yapması, ülkeyi kur riski ve işlem maliyetleri ile karşı karşıya bırakır. Bankacılık sektöründeki teknolojik gelişmeler sayesinde işlem maliyetleri uluslararası ticarette eskisi kadar büyük bir sorun teşkil etmiyor. Ancak, içinde yaşadığımız dönemde olduğu gibi, küresel piyasalardaki belirsizliklerin ve döviz kurlarındaki oynaklığın yüksek olduğu durumlarda oluşan kur riski dış ticaret üzerinde daraltıcı etkilere neden olabiliyor. Kur riskini ve işlem maliyetlerini azaltarak ülkeler arasındaki dış ticareti artırmak için yerli para birimlerini kullanmak makul bir alternatif olabilir. Ancak, dış ticarette yerli para birimlerini kullanmak bazı koşullara bağlıdır. Paraları dünya genelinde yaygın olarak işlem görmeyen iki ülke kendi aralarındaki ticareti yüksek oranda yerli para birimlerini kullanarak yapabilmeleri için iki ülkenin karşılıklı ihracat ve ithalat tutarının eşit veya yakın olması gerekiyor. Ayrıca, ülkeler karşılıklı olarak kendi para birimleri üzerinden ticaret yapmaya istekli olmalıdır.

Çin, Rusya ve İran atakta

Son dönemde Çin, Rusya ve İran ile yapılan dış ticaretin yerli para birimleri üzerinden gerçekleşmesine yönelik çalışmalar artmaktadır. 2017 yılında bu çalışmaların daha da artacağını söyleyebiliriz. Ancak, bu çalışmaların kısa vadede doların ve euronun tahtını sallaması beklenmemeli. 2016 yılının ilk on ayını kapsayan dış ticaret rakamlarına baktığımızda, Çin ve Rusya ile dış ticaretimizin oransal olarak ancak sınırlı bir kısmını yerli para birimleri üzerinden yapılabileceğimiz görülüyor. Yılın ilk on ayında Rusya’ya toplam ihracatımız 1,29 milyar dolar iken, Rusya’dan yaptığımız ithalat 12,5 milyar dolardır. Dolayısıyla, Rusya ile olan dış ticaretimizde yüksek bir açık verdiğimizden dolayı dış ticareti tamamen dengeli bir şekilde TL ve ruble üzerinden gerçekleştirmek mümkün değil. Bu durumda rubleye olan talebimiz artacağından dolayı, rublenin değerindeki değişimlerden daha fazla etkilenir duruma geliriz ve kur riski başka bir para cinsinden karşımıza çıkmış olur. Çin ile gerçekleşen dış ticaret rakamlarına baktığınızda da benzer bir resim karşımıza çıkıyor.

İran ile yaptığımız dış ticaret daha dengeli bir seyir izlediğinden dolayı, Türkiye ve İran arasında dış ticaretin yerli para birimleri üzerinden yapılması daha kolaydır. Dış ticaretin yapısı itibariyle Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri de yerli para birimleri üzerinden dış ticareti daha yoğun olarak gerçekleştirebileceğimiz ülkeler arasında yer almaktadırlar.

2016 yılında TL’nin ithalatta kullanma oranı yüzde 7 iken, ihracatta kullanma oranı yüzde 5 düzeyindedir. Oranlar düşük olsa da, 2012 yılına ait paylar sırasıyla yüzde 4 ve yüzde 2.9 olduğu düşünüldüğünde, TL’nin dış ticarette kullanımı hızla arttığı görülmektedir. Programlı bir çalışma ve ciddi bir ekonomi diplomasisi ile bu oranları 2017 ve sonrasında rahatlıkla yüzde 10 seviyesine çıkartılabilmek mümkün olabilir. İlk olarak, karşıdaki ülkenin liderini ve ekonomi kurmaylarını yerli para kullanımı için ikna edilmesi gerekiyor. İkinci aşamada Merkez Bankası'na önemli görevler düşüyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) diğer ülke merkez bankaları ile para takası anlaşmaları yaparak ülkeler arasındaki karşılıklı ticaretin yerli para birimleri üzerinden yapılabilmesinin önünü açabilir. TCMB’nin hâlihazırda Çin merkez bankaları ile imzalamış olduğu ve kullanılmaya başlanan para takası anlaşması bulunmaktadır. Rusya merkez bankası ile görüşmeleri halen devam eden para takası anlaşmasının 2017’de imzalanması bekleniyor. TCMB’nin daha dengeli ticaret hacmine sahip olduğumuz ülkelerin merkez bankaları ile anlaşmalar imzalaması yerli para ile dış ticaret açısından önem arz ediyor.

Yerli para birimi ile dış ticarete yönelik somut adımların 2017’de hız kazanması kuvvetle muhtemeldir. Bu çalışmalar, dış ticarette dolara ve euroya olan bağımlılığımızı belli ölçüde azaltacaktır. Ancak, doların ve euronun küresel ekonomideki hakimiyeti devam ettiği sürece, yerli para cinsiden dış ticaret rakamlarının dolar ve euro cinsinden dış ticarete yaklaşması beklememelidir.