Yapay zeka oyunu baştan kuruyor
Yapay zeka (AI), işlerin yapılma şeklini temelden değiştirmeye adım adım yaklaşıyor. Üretken yapay zeka ile geleneksel yapay zeka, iş modellerini baştan kurguluyor. AI yazılımları daha da metalaştıkça önümüzdeki 7 ila 10 yıl içinde maliyetlerin düşeceği ve bu alandaki yatırımların dünya geneline yayılacağı öngörülüyor. Uluslararası analiz şirketi Statista’nın verilerine göre, 2023 yılında 208 milyar dolar olan yapay zeka pazar büyüklüğünün 2030 yılına kadar 9 kat artarak 1,85 trilyon dolara yaklaşması bekleniyor. Yapay zeka bu gücüyle aynı zamanda dünyanın yeni oyun değiştiricisi olmaya da hazırlanıyor. 2030’a geldiğimizde küresel ekonomiye Çin ve Hindistan'ın mevcut üretiminden daha fazla etki sağlayacak olan sektör, ekonomilere toplamda 15,7 trilyon dolarlık katkıda bulunabilir. Çok uluslu danışmanlık şirketi PwC’nin raporuna göre, bunun 9,1 trilyon doları tüketim etkilerinden, 6,6 trilyon doları ise artan üretkenlikten elde edilecek.
Yapay zekayı kullanan ekonomiler farkı açacak
Uzmanlara göre, yapay zekada ileri seviyede olan ülkeler ile bu teknolojiye erişemeyen ülkeler arasında gelecekte önemli uçurumlar oluşacak. Yapay zekanın en büyük ekonomik kazanımları ise 7 yıl içinde Çin'in GSYH'sinde yüzde 26’lık artış ile Kuzey Amerika'daki toplam GSYH’de yüzde 14,5’lik artış olarak karşımıza çıkacak. Bu ise küresel ekonomik etkinin neredeyse yüzde 70'ine karşılık geliyor. Türkiye’de de yapay zeka alanına devlet kurumları ve özel sektör girişimleriyle yatırımlar sürüyor. TÜBİTAK ve Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, sürecin öncülüğünü yaparken bu sayede özel sektöre de Teknopark’larla rekabetçi bir altyapı ve pazar imkanı sağlanmaya çalışılıyor.
“GPT devrimi muazzam şekilde geldi”
Yapay Zeka Politikaları Derneği AIPA’nın Yönetim Kurulu Üyesi ve İstinye Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Bölüm Başkanı / Veri Bilimi ABD Başkanı Doç. Dr. Şebnem Özdemir, yapay zekanın ekonomileri nasıl dönüştüreceğine dair Z Raporu’na değerlendirmelerde bulundu. Yapay zekanın ilk zamanlarda bu alanda donanıma ve veriye sahip olanlar için bir ekonomik değer taşıdığını ifade eden Özdemir,
Kasım 2022’de tüm dünya ile paylaşılan ChatGPT sayesinde ise yeni bir döneme geçildiğine dikkati çekiyor. Yeni süreci “üretici yapay zeka” olarak tanımlayan Özdemir, şu tespitlerde bulunuyor: “An itibarıyla 10 binden fazla üretici yapay zeka aracı ve alt aracının bulunduğu dünyada, ekonomi de, dönüşüm de hızlandı. 2023 yılında yapay zekanın küresel pazarı 150.2 milyar dolarlık bir değere erişmişti. Bu değerin 2030 yılına kadar 1,345.2 milyar dolara varacağı tahmin ediliyor. Bu tahminlerde ChatGPT başta olmak üzere üretici yapay zekaların etkisi büyük. Üstelik OpenAI tarafından açılan GPT Store (GPT Uygulama Marketi)’nin 9 Şubat sabahından 11 Şubat sabahına kadar 3 milyon uygulamaya erişmesi, bu uygulamaların ve Store’un henüz bir kazanç modeli paylaşmamış olması, tahminlerimizden öte bir dönüşümü işaret ediyor. Geriye dönüp baktığımızda Apple Store’un (Apple Uygulama Marketi’nin) açıldıktan bir yıl sonra ancak 100 bin uygulamaya eriştiğini görebiliriz. Özetle GPT devrimi muazzam şekilde geldi, ancak diğer devrimlere nazaran beklenmedik şekilde ve beklenmedik hızda ilerliyor.”
Üretken yapay zekaya bağımlılık artacak
Bunun yanında ChatGPT 3.0'ın piyasaya sürülmesi, üretken yapay zekanın (GenAI) olanaklarına dair yeni bir uyanışı beraberinde getirdi. Zira GenAI, daha önce finans, vergi, hukuk, BT, uyumluluk ve diğer departmanların ulaşamayacağı karmaşık görevleri ve süreçleri sıklıkla yönetebiliyor. Yakın gelecekte ise genişletilmiş gerçeklik cihazları, IoT ağları ve makine öğrenimi süreçleri GenAI'ye bağımlı olacak.
Maliyeti azaldıkça son tüketiciye daha çok ulaşılabilir konuma erişen yapay zekada, geliştirilen uygulamalar sayesinde reklam afişi hazırlamaktan, sanat eseri oluşturmaya varan kreatif üretimler mevcut. Aynı zamanda bir avukata dava dosyası hazırlayabilir ya da bir doktora daha yüksek iyileşme oranlı ilaç ve ameliyat önerilerinde bulunabilir. Yine eğitimde öğrenme becerilerini artırmaya yardımcı olurken, finans ve ticaret alanında operasyonel karlılık ve üretim formüllerini planlayabilir. Tüm bunlar gelecekte istihdam ve iş yapma şekillerinde büyük bir dönüşümün de habercisi.
Yapay zeka artık makine öğrenmesi, artırılmış gerçeklik, karma gerçeklik (sanal gerçeklik ile artırılmış gerçekliğin karışımı), robotik sistemler, akıllı şehirler ve arabalar ile insansız havacılık sistemleri dahil çok çeşitli alanlarda yüksek katma değer oluşturuyor. Bunun yanı sıra tedarik zincirleri, pazarlama, ürün yapımı, araştırma, analiz ve daha fazlası içinde iş yapılarında bir bakıma yapay zeka benimsenmeye başlandı.
“Devlet ve iş dünyası olarak kendi GPT modelimizi yapmalıyız”
Bundan sonra ülkelerin ve iş dünyasının yapay zekaya ne kadar sürede entegre olabileceği, dönüşüm gücünün kimde olduğunu gösterecek. Ülkelerin entegrasyonun öncelikle veri politikalarına bağlı olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Özdemir, mevcut yapay zekanın ise türü itibarıyla veriye ihtiyaç duyduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Yüksek hacimli ve iyi işlenmiş veri. Bu yoksa, otomatik olarak dışa bağımlılık başlıyor, verisine hakim olmadığımız bir alanda yapay zeka geliştirmek çok zor, hatta bazen imkansız. Üretici yapay zekalar ise apayrı bir konu. Amerika’da farklı devler farklı üretici yapay zekaları sundular. OpenAI’ın ChatGPT’si, Elon Musk’ın Grot’u, Google’ın Gemini’yı, üstelik bunlar sadece metin tabanlı olanlar. Görsel, ses, video, tasarım üretenler başlı başına bir rekabet içindeler. 13 Mart 2024 sabahında Devin ile tanıştık. Devin dünyanın ilk yapay zeka yazılım mühendisi unvanıyla sunulan bir üretici yapay zeka. Aynı gün Hindistan’ın üretici yapay zekası Hanooman duyuruldu. Bir kere şunu kabul etmek gerek, nasıl bir arama motoru ya da sosyal medyaları üreten şirketlerin dominasyonu altındaysak, aynı durum LLM (büyük dil modelleri) için de geçerli olacak. Devlet ve iş dünyası ortalığı ile kendi büyük dil modelimizi (GPT) yapmak zorundayız. Aksi taktirde yeni döneme adapte olmakta zorlanacağımız gibi, her çözüm geliştirmeye çalıştığımızda büyük bir ekonomik baskı ile karşı karşıya kalabiliriz.”
5 yıl içinde “Yapay genel zeka” dönemi geliyor
2024’ün bir bakıma yapay zekayı global düzeyde yönetecek net yasaların belirleneceği bir yıl olması bekleniyor. Hali hazırda AB Yapay Zeka Yasası onaylanmış durumda. Yasa, yapay zekanın geleceğini insan merkezli bir noktaya taşıyor. Bu sayede, teknolojinin insanlar tarafından kontrol edildiği ve yeni keşiflerin, ekonomik büyümenin, toplumsal ilerlemenin ve insan potansiyelinin açığa çıkarılmasına yardımcı olacağı bir yönü tarif ediyor. Diğer taraftan yapay zekanın oluşturacağı risklere karşı da güvenlik tedbirleri alınıyor. ABD Ticaret Bakanlığı, OpenAI, Google, Microsoft, Meta, Apple, Amazon ve Nvidia'nın da aralarında bulunduğu 200'den fazla şirket ve kuruluşun katılımıyla bir güvenlik konsorsiyumu oluşturdu. Gladstone AI firmasına hazırlatılan rapora göre, konsorsiyum önümüzdeki 5 yıl içinde Yapay Genel Zeka'ya ulaşılacağını düşünüyor. Raporda dikkat çeken önerilerden biri ise yapay zeka modellerinin belli bir işlem gücünün üstünde eğitilmesinin ABD Kongresi’nce yasaklanması gerektiğini içeriyor.
Önyargı ve eşitsizlikleri kopyalama riski var
Peki, bu önerinin altında yatan temel sebep, yapay zekanın dünyadaki eşitsizlikleri derinleştirebileceği endişesi mi? Uzmanlar, yapay zeka teknolojilerinin bugün dünyamızda zaten mevcut olan önyargıları ve eşitsizlikleri kopyalama riski taşıdığı konusunda uyarıyor. Yapay zeka dünyasına dair en büyük korkunun dezenformasyon olduğunu dile getiren Doç. Dr. Dönmez, insani her noktada taklit eden bir yapay zekanın geleceği yorumunda bulunuyor: “İnsan bir aracı iyi ya da kötü amaçlarla kullanmayı seçebiliyor, söz konusu yapay zeka olduğunda da orada da insanın kötü niyetine şahit olacağız. 2017 yılından beri 100’den fazla ülke bilginin bozulması, değiştirilmesi, kurgulanması ile manipüle edilmiş vaziyette. Bu sayı giderecek artacak. Sora, Runway AI: Gen 2 vb tüm uygulamalar gerçek ile kurgunun ayırt edilemeyeceği görüntüler, videolar oluşturuyor, bu araçların dezenformasyon için kullanıldığına şahit olacağız. Artık gözümüze, kulağımıza inanamayacağımız bir dönemdeyiz. Yapay zeka böylesi içerikleri tespit etmek için de en iyi yardımcımız.”
Yapay zeka sonrası en çok iş çıkarma teknolojide
Yapay zekaya geçişin hızlanması bir anlamda insan unsuruna daha az ihtiyaç duyulması gerçeğini doğuruyor. Bunun en bariz örneği ise teknoloji şirketleri. Bu şirketlerdeki işten çıkarmalarda en önemli unsurlardan biri olarak yapay zeka ön plana çıkıyor. Google başta olmak üzere pek çok şirket geliştirdikleri teknolojiler sebebiyle işten çıkarmalara hız verdi. Layoffs.fyi verilerine göre, bu yılın ilk üç ayında yaklaşık 230 teknoloji şirketi 51 bin kişiyi işten çıkardı. 2023 yılı genelinde teknoloji şirketlerindeki toplam işten çıkarmalar da 263 bin kişiye ulaşmış durumda. Sektörel bazda incelendiğinde geçen yıl yapay zeka kaynaklı en fazla işten çıkarma 6 bin 916 kişiyle perakende sektöründe faaliyet gösteren teknoloji şirketlerinde yaşandı. Aynı şirketler diğer taraftan ise AI tabanlı iş üretkenliği oluşturma çalışmalarına geçmiş durumda. Bu bağlamda yapay zeka etiği odaklı yeni iş birimleri kurulmaya başlanıyor.
Kodlama işi artık yapay zekanın
İstihdam stratejilerinin değişmesine yol açan yapay zekanın henüz yeni doğmuş birçok işi de eline alacağı aşikar. Bunlardan biri ise kodlama. Nvidia'nın CEO'su Jensen Huang, çocukların artık kodlama öğrenmemesi gerektiğini söylüyor; buna gerekçe olarak da yapay zekanın herkesi bir programcı haline getirmesini gösteriyor. Birçoğu yapay zekanın bireysel görevleri yerine getirebileceğine inansa da, belirli rollerde insanların yerini tamamen alamayacağına dair yaygın bir güven var.
Doç. Dr. Dönmez, bu konudaki öngörülerini şu şekilde özetliyor: “İstihdamda bilindik yeteneklere ihtiyaç kalınmayan; gözlem, okuduğunu anlama, anladığını ifade etme becerilerinin arandığı, daha üst düzey bilişsel yetenekleri olan bireylere yönelineceği bir dönem başlıyor. 2023 yılı biterken önemli şirketlerin C-seviye yöneticileri, iş ve özel yaşantımızda en az bir üretici yapay zeka kullanmamız gerekeceğini açıkladılar. Yani artık kodlamayacağız, makinenin ürettiği kodu daha üst seviyelere taşıyacağız. Tasarımı eski bilindik yöntemlerle değil, makine ile birlikte yürüteceğiz. İstihdam artık insanın yaratıcılığına ihtiyaç duyulmayan alanlarda, tıpta bile, makineye yönelecek. Nerede inovasyon becerisi, yaratıcılık, sıra dışılık var orada insan istihdam edilecek.”