Yaklaşan belediye seçimleri ve sinerji ihtiyacı
Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada, ayakları üstünde duran, etrafına güven veren, sürdürülebilir bir toplumsal ve ekonomik sistemi olan ülke sayısı oldukça sınırlıdır. Eski Osmanlı coğrafyasında yani Kuzey Afrika, Ortadoğu, Batı Asya ve Balkanlarda, demokrasiyi özümsemiş, ekonomik olarak kalkınmış ve insanların vatandaşı olmak için heyecan duyduğu ülkelere olan ihtiyaç çok yüksektir. Türkiye, bölgesinde demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve ekonomik gelişmişlik bakımından nispi olarak en fazla öne çıkan ülkedir. Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde cihanşümul politika izlemeye meyilli olması, bölgede etkili olan ABD, İngiltere ve Rusya gibi büyük devletlerin düzen bozucu sistematik reaksiyonlarını da beraberinde getirmektedir.
Sinerji doğuracak üç seçim
14 Mayıs 2023 Milletvekilliği ve 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Cumhur İttifakı beklenenin ötesinde bir başarıya imza atarak Cumhurbaşkanlığını kazandığı gibi meclisin çoğunluğunu da elde etti. Ulusal düzeyde yasama ve yürütmenin aynı ittifakta olmasının bir sinerji getirdiği açıktır. Nitekim olumsuz seyreden makro ekonomik göstergeler, açıklanan yeni ekonomi ve dış politika ekibiyle birlikte toparlanma sürecine girmiş görünüyor. Türkiye’nin toparlanmasına ivme kazandırma potansiyeli olan diğer bir adım, önümüzdeki yıl yapılacak belediye seçimleridir. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Marmara, Ege ve Akdeniz bölgesinde denize kıyısı olan illerin önemli bir kısmının AK Parti tarafından kazanılması durumunda, ulusal ve yerel düzeydeki toparlanma hamlesi daha başarılı olacak ve merkezi ve yerel yönetimler arasında bir insicam ortaya çıkacaktır.
Sivil toplum başarısızlığı ve belediyeler
Kalkınma literatüründe son yıllarda sivil toplum başarısızlığı (voluntary failure) kavramı sıkça kullanılmaktadır. Bununla, devlet veya özel sektörün doğrudan alanına girmeyen, sivil toplumun kapasite ve becerisine kalmış toplumsal sorunların çözümsüz kalması ima edilmektedir. Özellikle soğuk savaşın resmi olarak sona erdiği 1990 sonrası dönemde bir ülkenin kalkınma sorunlarının çözümünde piyasa, devlet ve sivil toplum için başarı ve başarısızlık kavramları yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Buna göre, ekonomik rekabette özel sektör, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve makro ekonomik yönetimde devlet sektörü, sivil toplum alanındaki sorunların çözümünde ise sivil toplum örgütleri performansları itibariyle değerlendirilmeye başlanmıştır. Tahmin edileceği gibi gelişmiş ülkeler her üç sektör bakımından da nispi olarak yüksek performansa sahiptir. Nitekim piyasa başarısızlığı, devlet başarısızlığı ve sivil toplum başarısızlığı kavramları gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkeler için yaygın şekilde kullanılmaktadır. Türkiye’de devleti oluşturan yapılar içinde en önemli iki icracı yapı olan hükümet (merkezi yönetim) ve belediyeler (yerel yönetim) ayrı siyasi partilerde veya ittifaklarda olduğunda, birlikte iş yapmanın sinerji doğurması bir yana, birbirinin enerjisini tüketen bir sarmal ortaya çıkabilmektedir.
İşbirlikçi model ihtiyacı
İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Bursa ve diğer metropollerde evsizler, madde bağımlıları, sokaktaki çocuklar, suç örgütleri gibi hayati sorunların yanı sıra, afet ve acil durumlarda insan kaynağı müdahale kapasitesinin geliştirilmesi büyük ölçüde merkezi ve yerel yönetimler arasında işbirliği ve koordinasyon ihtiyacı doğurmaktadır. Türkiye’nin idari yapılanmasında Valilik, Kaymakamlık ve Belediye Başkanlığı bakımından imkanlar daha ziyade belediyede iken, yetki mülki amirlerde olmaktadır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Kızılay, Yeşilay, Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü (İçişleri Bakanlığı), Sağlık Bakanlığı, Emniyet ve Jandarma (İçişleri Bakanlığı) ve Gümrükler (Ticaret Bakanlığı) arasında gerekli olan eşgüdüm, yerel yönetimlerin de kent konseyleri başta olmak üzere birimleri ve imkanlarıyla sürece dahil olmasını zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla, merkezi ve yerel yönetimler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği içinde olduğu bir model sürdürülebilir çözümler getirebilecektir.
İyi örnek olarak Kocaeli Büyükşehir Belediyesi
Evsizler ve sokaktaki çocuklar hedef kitlelerinin rehabilite edilmesinde ve bağımlılıkla mücadelede üniversite ve diğer eğitim kurumlarının da projeler geliştirmesi, sivil toplumun bu sorunların çözümünde merkezde yer alması ile mümkün görünmektedir. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin işbirliği ve desteğiyle bir yerleşkede yürütülen bağımlılıkla mücadele programı en iyi uygulamalar arasında sayılabilir. Önümüzdeki yerel seçimlerde büyükşehir belediyelerinin çoğunun merkezi yönetimlere geçmesi durumunda yukarıdaki 4 problem alanında hem problem çözme kabiliyetleri artacak, hem de merkez ve yerel arasındaki iletişim ve koordinasyon boşluğu ortadan kalkacaktır.
Bölgesel güç olarak Türkiye için en uygun olan
Türkiye’nin yurt içinde ve bölgesinde güçlü bir varlık gösterebilmesi, kaynakların mükerrer kullanımına fırsat verilmemesi, merkez ve yerel arasında bir çekişme ve gerginlik oluşmaması ve nihayet merkezin ve yerelin politika ve uygulamalarla birbirini desteklemesi sayesinde mümkün olacaktır. Mevcut hükümetin 2023 seçimindeki başarısının 2024 belediye seçimleriyle perçinlenmesi, yurt içinde etkin kaynak kullanımı, yurt dışında ise güçlenen Türkiye imajı ile somut ifadesini bulacaktır.