Uzaydan şehir savaşlarına insan radarı
NASA’nın geliştirdiği uzay teknolojisi ABD Ulusal Güvenlik Bakanlığı ile birlikte FINDER adı verilen insan radarına dönüştürülüyor. Dünyada ilk defa 1000 metreküplük bir alandaki tüm insanların yeri milimetrik olarak tespit edilebiliyor.
Dünyada bir çok devlet uzay bilimlerine ve teknolojilerine yatırılan parayı gereksiz bulur. Ama uzay araştırmalarının gündelik hayatımızda birçok yeniliğin temellerini attığına ilişkin yeni bir örnek daha karşımızda: FINDER... Yani Finding Individuals for Disaster and Emergency Response, Doğal Afetler ve Acil Müdahalelerde İnsan Tespiti teknolojisi… Geçen yıl Nepal’de 7,8 şiddetindeki depremde 8 binin üzerinden insan hayatını kaybetti. Bu büyük felakette 3 metrelik moloz yığını altında baygın durumdaki 4 kişi bulunarak sağ çıkarıldı. Arama kurtarma ekiplerinin göçük altındakileri kurtarmak için hassas ses tespit ve görüntüleme teknolojileri mevcut. Ancak bunlar tonlarca beton, demir ve moloz yığını, aşırı gürültü altında özellikle baygın durumdaki insanları kurtarmak için yeterli olmuyor. Kendinde olmayan kazazedeler hiç bir ses çıkaramıyorlar ve ölüme mahkum oluyorlardı. İşte FINDER büyük yıkıma neden olan doğal afetlerde binlerce insanın kurtarılabilmesi için büyük bir umut kaynağı. İlk prototipler 9 metrelik bir moloz yığını veya 6 metre kalınlığında bir beton arkasındaki insanların yerini tam olarak belirlemeyi başardı. Böylece dünyada ilk defa hatasız bir şekilde ‘insan’ tespit edebilen bir radar icat edilmiş oldu.
Gezegenler arasından moloz yığınlarına
Peki ‘insan radarı’ nasıl çalışıyor? NASA uzun yıllardır mikrodalga sinyal teknolojisini kullanarak yapay uydular, gezegenler ve onların uydularının hareketlerini takip edecek teknolojiler geliştiriyor. Bu sayede yörüngelerdeki sapmaları tespit ediyor ve araştırıyordu. Mikrodalga radarları yapay uyduların güvenliği için önemli bir teknoloji. NASA’nın bugüne kadarki bilgi birikimi Ulusal Güvenlik Bakanlığı desteğiyle iki özel şirkete araştırma geliştirme için devredildi. Bu şirketlerde biri 9 kilogramlık küçük bir bavul büyüklüğünde iki prototip geliştiren R4 şirketi, ilk gerçek saha testini Nepal’deki depremde gerçekleştirerek büyük ilgi gördü.
Bavulun içindeki radar ve dizüstü bilgisayardaki yazılımla çevredeki insan varlığı ve yeri net olarak tespit ediliyor. Cihazdan çevreye gönderilen mikrodalga sinyalleri çok ilginç bir şekilde insan kalbinin atış hareketlerini ve nefes alışverişindeki göğüs kafesi hareketlerini tanımlayabilecek bir algoritmaya sahip. Dahası FINDER, insan ve diğer canlıları da birbirinde ayırabiliyor. R4 bu teknolojiyi Afrika’da türleri tükenen vahşi hayvanların nüfus sayımı ve kontrolünde de kullanmaya hazırlanıyor.
İnsan radarının geleceği
Halen geliştirme aşamasında olsa da bu teknoloji tıp, gündelik hayat ve askeri teknolojileri etkileyecek. Halen belirli bir mesafeyle sınırlı. 9 metreye ulaşabiliyor. Bunu bir alan olarak düşünürseniz yaklaşık 250 metre karelik bir alanı ya da 1.000 metreküplük bir hacmi tarayabiliyor. Ancak bunun yüzlerce metreye çıkması üzerinde çalışmalar sürüyor.
Şimdiden ambulans ve yoğun bakım ünitelerinde kullanılacak, hastalara elektrotlar bağlanmadan kalp ve kan basıncı, soluklanma hızı gibi bilgileri ölçebilecek ürünler üzerinde çalışılıyor.
Terörist radarı
Cihazın şu haliyle bile askeri ve güvenlik alanda da çok önemli kullanımı olacak gibi. Özellikle yerleşim alanlarında yani meskun mahallerde yürütülen terörle mücadelenin seyrini değiştirebilir. Küçültülerek Drone’lara takılacak bu cihazlar, belirli bölgenin üzerinde sürekli uçarak teröristlerin yerini anlık olarak bildirebilir. Hatta tespit edilen “insan”ların kalp atışlarından bir eylem hazırlığı bile önceden tahmin edilebilir. Bu teknolojilerle bina içindeki teröristlerin konumunu önceden tespit eden güvenlik güçleri zayiat vermeyecek nokta operasyonlar düzenleyebilirler.
Tabii bir de hareketli robot sistemleri sokak sokak bina taramaları yaparak terörist varlığını hareketliliğini izleyebilir. Uzay araştırmalarının sokak savaşını bitireceği kimin aklına gelirdi... Hadi biz de Orwell’vari bir tahminde bulunalım, cihaz bir süre sonra tıpkı parmak izi gibi her bir insanın kendine özgü kalp atışı ve nefes izini ayırabilecek hale gelsin... Yani bir ‘canlı bomba’ 200 metre mesafeden kimliğiyle ve kalp atışındaki aşırı hareketlilikten anında tespit edilebilir. Gerisini artık sizin bilim kurgu yeteneğinize bırakıyoruz...