Türkiye elektrikli otomobilde üretim üssü oluyor

HABER MASASI
Abone Ol

Otomotiv endüstrisinde dünyanın en önemli üretim merkezlerinden biri olan Türkiye, elektrikli otomobilde de üretim üssü haline geliyor. Yerli otomobil Togg ve batarya fabrikası Siro ile otomobil ve batarya üretiminde önemli bir merkez haline gelen Türkiye, yeni yatırımların da en önemli adreslerinden biri oldu. Çinli otomobil devi BYD’nin Manisa’da hayata geçireceği 1 milyar dolar değerindeki otomobil ve batarya üretim tesisi, Türkiye’nin elektrikli otomobil pazarında küresel bir oyuncu olma yolunda hızla ilerlediğinin de en önemli göstergesi...

Karbon emisyonunu azaltma ve daha temiz bir dünya hedefiyle yola çıkan otomobil endüstrisi, her geçen gün daha da güçlenmeye devam ediyor. Öyle ki, 2023 yılında dünyada 14 milyon elektrikli araç satıldı ve yollardaki toplam elektrikli araç sayısı 40 milyona ulaştı. 2024 yılı sonuna kadar ise bu rakamın 18 milyona ulaşması bekleniyor.

Türkiye'nin otomotiv üretimi ise 2023 yılında yüzde 8,6 oranında artarak 1,47 milyon adet ile 2019 yılından bu yana kaydedilen en yüksek üretim rakamına ulaştı. 2023 yılının ilk yarısında yeni elektrikli araç satış pazar payı yüzde 3,3’den yüzde 8,5’e yükseldi. Yüzde 175 oranında artan pazar payı hibritlerde yüzde 46, plug-in hibritlerde (şarj edilebilir) ise yüzde 65,4 oranında gerçekleşti.

Türkiye, geçtiğimiz sene 21’inci yüzyılın en büyük elektrikli araç üretim tesislerinden birine imza atarak, yerli otomobil Togg’u hayata geçirdi. 2023 yılında Türkiye'deki elektrikli araç satışları yüzde 843 oranında artarak 68 bin 700 adede ulaştı. Bu artış, özellikle yerli otomobil Togg ve Tesla gibi yeni oyuncuların pazara girmesiyle birlikte daha da desteklendi. Togg, 19 bin 583 adet ile pazara liderlik ederken, Tesla ise 12 bin 150 adet araç satışı gerçekleştirdi.

Totalde Türkiye'deki toplam araç satışlarının yüzde 10’luk payını elektrikli araçlar aldı. Bu artışlar, Türkiye'nin otomobil sektöründe bölgesel bir üretim merkezi olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini göstermesine yeterken, yakın zamanda global anlamdan büyük bir yatırımın da müjdesi geldi.

Motor tipine göre otomobil satışları (Ocak-Haziran 2024)

BYD’DEN Türkiye’ye büyük yatırım

BYD ile Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı arasında, anlaşma imzalandı.

Geçtiğimiz günlerde Çinli otomobil devi BYD ile Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı arasında, yaklaşık 1 milyar dolar değerinde yatırım anlaşması imzalandı. Toplam dış yatırım büyüklüğü yaklaşık 30 milyar dolar olan Çin, toplam yatırımının 30’da 1’ini şu anda Türkiye çekmiş durumda.

Geçtiğimiz yıl elektrikli otomobiller de dahil olmak üzere globalde 3 milyondan fazla otomobil satan BYD’nin, Manisa’da yıllık 150 bin araç kapasiteli elektrikli ve şarj edilebilir hibrit otomobil üretimi ve diğer sürdürülebilir ulaşım teknolojileri için Ar-Ge merkezi kurması öngörülüyor.

Saim Aşçı.

5 bin kişiye kadar doğrudan istihdam sağlaması planlanan tesisin 2026 yılının sonunda üretime başlaması hedefleniyor. Böylece BYD, Türkiye’ye yatırım yaptığı için Çin'de üretilen araçlara getirilen ek yüzde 40 gümrük vergisinden de muaf sayılacak.

Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, bu yatırımların sürdürülebilir şekilde desteklendiği takdirde Türkiye’nin yakın gelecekte otomobil ve batarya üretiminde bölgesel bir merkez olacağını söylüyor.

  • BYD’nin Türkiye’ye yatırım yapmasındaki öncelikli nedenler arasında Türkiye’nin stratejik coğrafi konumunu, genç ve dinamik iş gücünü, hükümetin sağladığı yatırım teşviklerini ve geniş iç pazar potansiyelini gösteriyor.

Türkiye’nin Avrupa ve Orta Doğu pazarlarına kolay erişim imkânı sunmasının, bu tür büyük yatırımlar için cazip bir ortam teşkil ettiğine de değinen Aşçı, “Yerli elektrikli araç üretimi konusundaki kararlılığımız ve bu alandaki teknolojik gelişmelere verdiğimiz önem, BYD gibi firmaların Türkiye’yi tercih etmesindeki önemli rolü oynadı” diyor.

“Türkiye, ev teknolojileri üretim üssü olabilir”

Selçuk Nazik.

Sürecin doğru yönetilmesi halinde Türkiye’nin üç yıl içerisinde tıpkı Macaristan’da olduğu gibi bir çekim merkezi ve elektrikli otomobil teknolojileri üretim üssü haline gelmesinin mümkün olduğunu söyleyen Sarjagel Genel Müdürü Selçuk Nazik ise bu yatırımların daha da artması için dengeli bürokrasi ve teknolojik girişimlerin sürece dahil edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Nazik’in dengeli bürokrasiden kastı, kendi iç pazarında büyümesi yavaşlayan ve artık yeni pazar arayışında olan Çin’in Gümrük Birliği’nde yer alan ve AB ile serbest ticaret yapabilen Türkiye için büyük bir fırsat doğuruyor olması. Diğer taraftan global satışlarda ikinci sırada yer alan AB ile Türkiye ilişkilerinin de zedelenmemesi gerektiği.

Teknoloji tarafında ise Çin’den gelecek ciddi bir teknoloji transferi ile karşılaşılması bekleniyor. Türk girişimciler, mühendisler ve üreticilerin Çin’den gelecek teknoloji transferi sürecinde kritik noktalarda yer almaları, bu teknolojileri deneyimlemeleri ve teknoloji üretimini tıpkı otomotiv yan sanayide olduğu gibi Türkiye’de yapılabilir bir hale getirmeleri bekleniyor. Böylece Türkiye’nin, yüksek katma değerli ürün ihraç eden konuma ulaşması hedefleniyor.

Elektrikli araba satışlarının yüzde 60’ı Çin’den

2023 yılında yeni elektrikli araba satışlarının yüzde 60'ı Çin'de, yüzde 25'i Avrupa'da ve yüzde 10'u ABD’de gerçekleşti. Çin 2023 yılında, 1,2 milyonu elektrikli araç olmak üzere 4 milyondan fazla araba ihraç ederek dünyanın en büyük otomobil ihracatçısı oldu.

  • Elektrikli otomobil konusunda bir süper güç haline gelen Çin, otomotiv endüstrisinin lokomotifi olan Avrupa ve ABD açısından önemli bir tehdit oluşturuyor.

Avrupa’nın en büyük otomobil markası satışlarının yarısına yakınını Çin’in iç pazarında yaparken bir taraftan da Çin’in Avrupa bölgesinde yaygınlaşması ve kendi markaları ile hâkim güç haline gelmesini önemli bir tehdit olarak görüyor ve bunun için başta vergi olmak üzere birçok ekonomik enstrümanı kullanarak engel oluşturuyor. Durum ABD’de aynı olsa da Çinli otomobil devi BYD’nin toplam satışları, Tesla’yı ilk kez geride bırakmış durumda.

Nazik, Çin’in ABD ve Avrupa’dan gördüğü bariyerleri, Avrupa ve Amerika kıtasına serbest ticaret yapan, olumlu iletişim yürütebileceği ülkelere yatırım yaparak kırmaya çalıştığını söylüyor ve ekliyor; “Fas örneği, bunu çok güzel açıklıyor. Çin, EV(Elektrikli Araç) dış yatırımlarını, Kuzey Amerika'dan Avrupa, Orta Doğu ve Asya'ya kaydırdı. Çin yatırımlarının dörtte üçü Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) ve Asya'ya gitti, en büyük kazancı ise AB ve ABD'nin serbest ticaret ortağı olan Fas elde etti. Türkiye’nin pozisyonu, Avrupa’da Macaristan, Kuzey Afrika’da ise Fas ile benzer olabilir hatta yüksek iç pazar potansiyeli ile 2024-2026 yılları arasında dış yatırım çekme açısından en potansiyelli ülke konumunda olabilir.”

Bir diğer sebep ise Avrupa ve ABD'deki otomobil üreticilerinin tedarik zinciri aksaklıklarını önlemek ve taşıma maliyetlerini azaltmak için batarya üreticilerinin fabrikalarına daha yakın çalışmasını istemesi. Tam da bu noktada Çinli batarya üreticileri, bu rolü üstlenmek için gereken teknoloji ve sermayeye sahip az sayıdaki güçlerden birini oluşturuyor. Çin’in yavaşlayan ve giderek daha fazla doygun hale gelen iç EV pazarı, yurt dışına gitmek için ek bir çekici faktör oluşturuyor. Küresel EV benimseme oranının sürekli artmasıyla birlikte, bu durum Çin’in önde gelen EV şirketlerini, ham madde rafinerilerini, batarya malzemesi üreticilerini, batarya üreticilerini ve EV üreticilerini Avrupa ve ABD’ye yakın pazarlara yönelmeye teşvik ediyor.

Her geçen gün talep artıyor

Her geçen gün elektrikli otomobillere olan talep daha da artıyor. Elektrikli otomobillerin geleceğinin oldukça parlak olduğuna değinen Aşçı, çevresel kaygılar, hükümet politikaları ve teknolojik ilerlemelerin, elektrikli araçlara olan talebi hızla arttırdığına değiniyor. 2024 yılı sonunda, Türkiye’de elektrikli otomobil satışlarının ve talebinin ciddi bir artış göstereceğini söyleyen Aşçı, şehir içi ulaşımda elektrikli araçların tercih edilme oranının artması, altyapı yatırımları ve batarya teknolojilerindeki gelişmelerin bu süreci hızlandıracağından bahsetti. Tüketicilerin elektrikli araçlara yönelik bilinçlenmesi ve devlet desteklerinin devam etmesi de durumu daha da güçlendireceğe benziyor.

Ancak elektrikli otomobillerdeki ‘menzil sorunu’ hala gündemini koruyor. Tüketicilerin elektrikli araba tercihini engelleyen en önemli faktörlerin başında menzil sorunu gelmeye devam ediyor. Sarjagel.com’un yürüttüğü araştırmada EV’ler konusunda en öne çıkan engelin menzil sorunu olduğu görülüyor. Araştırmaya katılanların yüzde 69’u menzil yetersizliği ve şarj edememe korkusu dolayısıyla EV satın almayı düşünmediğini, katılımcıların yüzde 80’lik bölümü ise araç şarj dolum işleminin yarım saat içerisinde tamamlanması gerektiğini belirtiyor. Katılımcıların çoğunluğu da bir elektrikli aracın en az 800 km menzile sahip olması gerektiğini vurguluyor. Dünyada örneklerini görmeye başladığımız 800 km ve üzeri menzilli araçların ise yakın zamanda Türkiye piyasasındaki yerini de alması bekleniyor.

HIT-30 batarya ve elektrikli araç pazarını nasıl etkileyecek?

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yüksek öncelikli teknoloji alanlarında, özel nitelikli projelere yatırım imkanı sunduğu HIT-30 programı kapsamında sağlanan batarya ve elektrikli araç teşviklerinin de otomobil pazarını olumlu yönde etkilemesi bekleniyor. Bu teşviklerin, yerli üretimi destekleyerek teknoloji transferini hızlandırması ve Türkiye’nin bu alanda rekabet gücünü artırması planlanıyor.

Özellikle batarya üretimi konusundaki teşvikler, elektrikli araçların maliyetlerini düşürerek tüketiciye daha uygun fiyatlarla otomobil sunma imkânı sağlayacak. Bu durumun, 2023 yılında batarya üretim kapasitesini yüzde 50 artırarak 30 GWh seviyesine çıkaran ve 2035 yılına kadar 50 GWh'a çıkarması beklenen Türkiye’deki yatırımcılar için de büyük bir fırsat oluşturması bekleniyor. İç pazarın büyümesine ve ihracat potansiyelinin artmasına katkıda bulunacak olan bu yatırımlardan sonra Türkiye’nin araç üretiminde bir üst seviyeye taşınmasının kaçınılmaz olması bekleniyor.