Tekstilde rekorlar yılı
Azalan küresel talep, bloklar arası ticaret savaşları ve ihtilaflar yüzünden 2019 yılından itibaren hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe ciddi bir düşüş yaşandı. Kovid-19 salgını ile küresel anlamda bir kez daha sekteye uğrayan sektörde 2022 itibarıyla rekorlar kırıldığını söylemek mümkün.
Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre haziran ayında yüzde 18,5’lik artışla 23,3 milyar dolar ihracat gerçekleştiren Türkiye’nin, aynı dönemde hazır giyim ve konfeksiyon sektöründeki payı 1,9 milyar dolar olarak tüm zamanların en yüksek aylık ihracat rakamına ulaşıldı. Kovid-19’un küresel markaların üretiminde yaşanan sorunlar ve tedarik zincirlerinde yaşanan aksamalar Türkiye’yi alternatif ve en güvenilir ülke konumuna getirdi. Hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe dünyanın en büyük ilk üç ihracatçısından biri olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Türkiye’de Haziran 2021'de 1 milyar 802 milyon dolar olan ihracat rakamları bu yılın aynı döneminde yüzde 9,5 artışla 1 milyar 972 milyon dolar seviyelerine ulaştı. Söz konusu değerle tüm zamanların en yüksek haziran ayı ihracat rakamı elde edilirken, ocak-haziran ayları arasında geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 14,5 artışla 10 milyar 796 milyon dolarlık ihracat ile yine tüm zamanların en yüksek ocak-haziran ihracatı gerçekleşti.
Dünya ekonomilerinin gelişim ve kalkınma sürecinde en önemli sektörlerinin başında gelen hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, oluşturduğu istihdam bakımından da ülke ekonomilerinin en önemli yapı taşlarından biri. Öyle ki eğitim seviyesi kabul etmeksizin bu yıl en fazla istihdam açığı olan meslekler arasında konfeksiyon işçiliği geliyor. Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin’e göre sektör doğrudan ve dolaylı olarak 2 milyon kişiye iş olanağı sağlıyor. Ancak buna rağmen sektörde ciddi anlamda kalifiye eleman sıkıntısı var.
Türkiye’nin dünyanın altıncı, Avrupa’nın ise üçüncü büyük hazır giyim tedarikçisi olduğunun altını çizen TİM-İHKİB Başkanı Mustafa Gültepe, Türkiye’nin denim giyimde dünya birincisi, çorapta ise Çin’in ardından ikinci olduğunun altını çiziyor. Gültepe, “Pandemi sürecinde tedarik zincirinde önemli değişimler oldu. Avrupa merkezli küresel markalar Çin gibi uzak ülkeler yerine tedariklerini yakın coğrafyalardan karşılama arayışına girdiler. Türkiye olarak bu durumdan pozitif etkilendik. 2021’in başından itibaren yoğun bir siparişle karşı karşıya kaldık. Bu siparişlerin de etkisi ile 2014’ten bu yana 17-18 milyar dolar aralığında sıkışan ihracatımızda bir sıçrama yakaladık ve 2021’i 20,3 milyar dolarlık bir ihracat ile kapattık.”
“Türkiye hızlı hareket kabiliyetiyle rakiplerinden sıyrıldı”
Türkiye’nin tekstil ve hazır giyim sektöründe her dönem dünyanın önemli oyuncuları arasındaki yerini koruduğunu belirten Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, küresel ticareti olumsuz etkileyen zorlu şartlar içinde sektörün üretim kalitesi, hızlı hareket edebilme yeteneği ve stratejik konumu ile krizi en az hasarla atlatıp, rakiplerinden sıyrıldığının altını çiziyor. Özellikle son bir yılda ciddi bir yükseliş trendi yakalandığını aktaran Engin, “Üretimde ve ihracatta dünya sıralamasının üst basamaklarında yer alan, doğrudan ve dolaylı olmak üzere 2 milyon kişiye iş olanağı sağlayan tekstil ve hazır giyim sektörü olarak, 2021 yılını 30,4 milyar dolar ihracatla kapatırken, 18 milyar doların üzerinde de dış ticaret fazlası elde ettik” diyor.
Sektörel ihracatta hem haziran ayları hem de ilk altı aylar özelinde en başarılı performansı gerçekleştirdiğimize değinen Gültepe, “Hazır giyim ve konfeksiyonda en büyük pazarımız AB’ye ihracatımızı yılın ilk yarısında yüzde 18 artırdık. Aynı dönemde ABD’ye ihracatımızda ise yüzde 24,7’lik artış yakaladık. Toplam hazır giyim ihracatımızın yüzde 65’den fazlasını gerçekleştirdiğimiz bu pazarlarda ortalamanın üzerinde bir artışa imza atmış bulunuyoruz. Ocak-haziran döneminde Almanya’ya 1,9, İspanya’ya 1,3, İngiltere’ye ise 1,1 milyar dolar tutarında ihracat gerçekleştirdik. Yine aynı dönemde ABD’ye 523 milyon dolarlık ihracatın altını çizmem gerekiyor. Dünyanın en büyük hazır giyim ithalatçısı olan ABD’ye ihracatta yıllar sonra ilk kez 2022’de 1 milyar dolar sınırını aşabileceğiz. Haziran’da kapasite kullanım oranımız yüzde 84,8 ile pandemi öncesindeki düzeye ulaştı” diyor
“Türkiye ilk çözüm adresi oldu”
Türk hazır giyim sektörünün, Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve markalaşmaya uzun yıllardır yatırım yapan bir endüstri olduğunu ve bu yatırımların meyvelerini de dünya hazır giyim ve konfeksiyon ihracatında 6’ncı büyük üretici ülke olarak topladığının altını çizen Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, pandemi döneminde tedarik zincirinde yaşanan sorunlarda ilk çözüm adreslerinden biri olduğunu belirtiyor. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ticari etkilerini ele alan Orakçıoğlu, “Sektör olarak ciddi bir kaybımızın bulunmadığını görüyoruz. Yılın ilk altı ayında Rusya’ya 11,3’lük düşüşümüz, Ukrayna’ya ise yüzde 16,9’luk artışımız söz konusu. Türk firmalarını yatırıma davet eden Rusya’da çok ciddi fırsatlar bulunuyor” diyor. Şimdi ve yakın gelecekte Türkiye için tekstil ve hazır giyimde büyük fırsatlar olacağı aşikar diyen Orakçıoğlu sektörün sürdürülebilirlik felsefesi ile hareket etmesi ve beraberinde dijitalleşme yatırımları ile kabuk değişimine hazır olması gerektiğinden bahsediyor. Orakçıoğlu aynı zamanda, küresel trendleri ve müşteri eğilimlerini yakından takip etmeyi, metaverse gibi çağın yeni yaşam alanlarına ayak uydurabilmeyi, Türkiye’yi rakiplerinden ayrıştıracak başlıca konu başlıkları arasında olduğunu değerlendiriyor.
Global rekabet için stratejik yönetim sistemi
Küresel moda endüstrisinin büyük bir hızla değiştiğine dikkat çeken TİM-İHKİB Başkanı Mustafa Gültepe, küresel rekabet ortamında sektörün uluslararası pazarlarda yeniden konumlandırılması ve marka gücünü artırmak için çalışmalar yürüttüklerini belirtiyor. Gültepe, “Sektörde lider olmanın verdiği sorumlulukla ‘Global Rekabet İçin Stratejik Dönüşüm Yönetim Sistemi’ni hazırladık. Yeni rekabet ortamında uygulayacağımız sistemi sayesinde tüm ekosistemi ile birlikte sektörün dönüşümüne liderlik edeceğiz. Bütün çalışmalarımızı orta vadede kilogram birim fiyatımızı 40 dolara, yıllık ihracatımızı da 40 milyar dolara çıkarma hedefi temelinde kurguluyoruz. Yenilikçi, yaratıcı, küresel rekabet gücü çok daha yüksek, trend belirleyen bir sektör inşa ediyoruz” diyor. Sektörü sürdürülebilir üretim, dijital tedarik ve değer zinciri temelinde yeniden konumlandırdıklarını da ekleyen Gültepe, “Avrupa'ya ihracat yapan firmalarımızın gündemine alması gereken Avrupa Dijital Tek Pazar Stratejisi'ne uyum sağlayabilmemiz için gereken adımları tanımlamak üzere yeni bir yol haritası geliştirme çalışması başlattık. Gümrük Birliği üyesi olan ülkemizi Avrupa Dijital Tek Pazar Stratejisi ile yakın gelecekte çevrimiçi ortamlarda ürünlerin serbest dolaşımını sağlayacak uygulamalar bekliyor” diyor.
Önümüzdeki dönemde tekstil sektörünün büyük bir dönüşüm geçirmek zorunda olduğuna vurgu yapan Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, bugüne kadar olan uygulamalar ve iş yöntemlerinin artık geçerli olmayacağını söylüyor. Gelecek dönemde sürdürülebilirlik, yeşil üretim ve dijitalleşmenin tüm sektörlerde olduğu gibi tekstil sektörünün de olmazsa olmazı durumuna geleceğinden de bahseden Engin ekliyor: “Özellikle Avrupa ülkelerine çalışan firmalarımızı yakından ilgilendiren AB Yeşil Mutabakatı ile 2050 yılına kadar iklim nötrlüğüne ilişkin uzun vadeli hedef ve Avrupa Birliği'nin sera gazı emisyonlarının 2030 yılına kadar 1990 seviyelerine göre yüzde 50-55 oranında azaltma yönündeki hedefler ortaya konuldu. Bu anlaşma, Avrupa Birliği’ni kaynakları daha verimli kullanan rekabetçi bir ekonomiye dönüştürmeyi amaçlıyor. Türkiye olarak bu dönüşüm sürecini çok yakından takip ediyoruz. Tekstil sektörümüzde firmalarımızın çevreci üretime her geçen gün daha fazla adapte olmaları için çalışmalar yapıyoruz. Bunun yanı sıra pandemi ile birlikte hayatımıza yıldırım hızıyla giren ve mutlaka uyum sağlamamızı gerektiren bir konu da dijitalleşme. Belki 5-10 sene de kat edeceğimiz mesafeyi zorunluluktan da olsa birkaç ay gibi kısa sürede almak zorunda kaldık. İnanıyorum ki dijitalleşme pandemi ortadan kalksa bile iş yapış şekillerimiz içinde yerini koruyacak, hatta üretim maliyetlerine yaptığı olumlu katkı sayesinde daha da ağırlık kazanacak.”
Sektörde eleman sıkıntısı var
Avrupa ile ticari ilişkileri olan herkesi etkileyecek Avrupa Yeşil Mutabakatı konusunda ihracatçılara yol gösteren çalışmalar yürüten UTİB, tekstil sektöründe karbon ayak izi ve su ayak izi hesaplamaları ile yaşam döngüsü analizleri yapıyor. Genç tasarımcıları da destekleyen birçok projeye imza attıklarını belirten UTİB Başkanı Engin, “OSB’leri gezdiğinizde kapısında eleman aranıyor tabelası olmayan fabrika görmek neredeyse imkânsız” diyor. Ülkedeki işsizlik söz konusu iken sektörün büyük oranda kalifiye elemen sıkıntısı yaşadığını aktaran Engin, “Özellikle gençlerin fabrikada çalışmak yerine hizmet sektörlerinde görev almayı tercih etmeleri bunda önemli pay sahibi. Sadece mavi yakalılarda değil, beyaz yakalı olarak tabir ettiğimiz yönetici, idareci kademesinde de sıkıntı var. Bununla birlikte ülkemizde tekstil mühendisliği konusunda da açık var. Bir zamanlar üniversite tercihlerinde tıp ile yarışan tekstil mühendisliği ne yazık ki zamanla gerilere düştü. Son üç yıldır ülke genelindeki tekstil sektör paydaşları, odalar, dernekler, ihracatçı birlikleri olarak üniversite tercihlerinde tekstil mühendisliğini seçenlere asgari ücrete varana kadar burs veriyor, bursun yanı sıra staj imkânı ve başarılı olanlara iş garantisi de sağlıyoruz” diyor.
Orta vadede 40 milyar dolarlık hazır giyim ihracat hedefine kaldıraç etkisi yapacak IFCO fuarını hayata geçirdiklerini belirten TİM-İHKİB Başkanı Gültepe, sektörün yıllardır İstanbul’da tüm ürün gruplarını tek çatı altında buluşturacak uluslararası düzeyde bir fuarı hayal ettiğini dile getiriyor. Gültepe, “Bu hayali İstanbul Fashion Connection Hazır Giyim ve Moda Fuarı’da İstanbul Ticaret Odası’nın işbirliğinde şubat ayında gerçekleştirdik. İlk organizasyonun hemen ardından fuarımız Ticaret Bakanlığımız tarafından yüzde 50 destek kapsamına alındı ve bizde ikinci fuar için hazırlıklara başladık. İlkinde olduğu gibi ikincisine de büyük ilgi var. Gerek üretici firmalarımızdan katılım, gerekse yurt dışından alıcılardan ziyaret için yoğun bir taleple karşı karşıyayız. En büyük pazarımız konumundaki AB ülkelerinden, İngiltere’den, ABD’den, Rusya’dan, Ortadoğu ve Körfez ülkelerinden 5 bini nitelikli alıcı olmak üzere 15 bin ziyaretçi bekliyoruz” diyor.