Tekstil ve hazır giyimde rekabet gücü zayıflıyor
Ana pazarlarda yaşanan daralma tekstil ve hazır giyim sektörünün ihracatına olumsuz yansımaya devam ediyor. Öte yandan üretim maliyetlerindeki artış ve enflasyon sektörün rekabet gücünü zayıflatıyor. Sektör temsilcileri kredi koşullarında iyileşme ve ücretlerde teşvik talep ediyor.
Türkiye’de ihracatın ve istihdamın lokomotif sektörlerinin başında yer alan tekstil ve hazır giyim sektörü, 1,3 milyonu aşkın istihdama, 32 milyar dolarlık ihracat hacmine sahip emek yoğun sektörlerin başında geliyor. 2023 yılının genelinde hazır giyim sektörünün ana pazarları olan Avrupa’da daralma, ABD ise durgunluk yaşanması sektörün ihracat rakamlarına olumsuz yansıdı. Tekstil ve hazır giyim sektörleri, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) açıkladığı verilere göre 2023 yılının ilk 10 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,3 düşüş yaşadı. 2022 yılının ilk 10 ayında 26 milyar 579 milyon 170 bin dolarlık ihracat gerçekleştiren sektörün bu yıl söz konusu dönemdeki ihracatı 24 milyar 373 milyon 516 bin dolarda kaldı.
Salgın sonrası ortaya çıkan yeni tüketim alışkanlıkları, ardından 2022 yılında ortaya çıkan yüksek enflasyon ve ‘yaşam maliyeti krizi’ ile Avrupa pazarında ve İngiltere’de hazır giyim harcamalarında daralmanın ortaya çıktığını belirten Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, daralmanın 2023 yılında daha belirgin hale geldiğini ve yıl boyunca da sürdüğünü söylüyor. Buna bağlı olarak Almanya, İngiltere, İspanya, Fransa ve İtalya gibi ana pazarlarda da ihracatın gerilediğine dikkat çeken Kaya, ABD’de de hazır giyim harcamalarında durgunluk yaşandığını ve bu ülkeye olan hazır giyim ihracatında da düşüş yaşanırken, Rusya, Körfez Ülkeleri, Orta Asya Ülkeleri pazarlarında hazır giyim harcamalarının büyümeye devam ettiğini ve buna bağlı olarak bu pazarlara olan ihracatın arttığını ifade ediyor.
Tekstil alanında 2022 yılında, 210 ülke ve bölgeye 12,9 milyar dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. Dünyanın 5. tekstil tedarikçisi olan Türk tekstil sektörü olarak 2023 yılı sonunda ihracatı bir önceki yıl ile aynı oranda tamamlamayı hedeflediklerini ancak küresel ticaretin dar bir koridordan geçtiğini söyleyen İTHİB Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, talep daralması sonucunda yaşanan sipariş iptallerinin ve yakın coğrafyada yaşanan olumsuz siyasi gelişmelerin ilk önce küresel ticareti etkilediğini belirtiyor. Yüksek enerji ve işçilik maliyetlerinin Asya ülkeleri kaynaklı sübvansiyonlu ürünlere karşı sektör ihracatını olumsuz etkilediğine dikkat çeken Öksüz, “Ancak Türkiye, yaşanan her olumsuz gelişmeye karşı büyük bir direnç kazandı. Türkiye olarak bu dar koridordan çok daha güçlü çıkacağız” diyor.
- Hazır giyim sektöründe çalışan sayısı: 750.000
- Tekstil sektöründe çalışan sayısı: 500.000
- Tekstil sektörünün kapasite kullanım oranı: %70.7
Maliyetler rekabet gücünü zorluyor
Yüksek girdi maliyetleri hazır giyim sektörünün rekabet gücünü zorladığına dikkat çeken Kaya, hazır giyim sektörünün emek yoğun bir sektör olduğunu ve bu nedenle son iki yıldır asgari ücret ve diğer ücretlerde yaşanan yüksek artışların hazır giyim sektörünün maliyetlerini önemli ölçüde artırdığını belirtiyor. Hem ihracat pazarlarında hem de yurt içinde yabancı markalar karşısında rekabet gücünün azaldığını söyleyen Kaya, son iki yıldır yaşanan yüksek enflasyon nedeniyle iş gücü dışındaki diğer mal ve hizmet tedariklerinde de maliyetlerin üç haneli artışlar gösterdiğini, Türkiye tüm bu maliyet artışları ile 2021-2023 arasında rakip ülkelerden yüzde 30- 40 daha pahalı hale geldiğini ifade ediyor. Maliyet artışları karşısında sektörün rekabet gücünü koruyacak unsurun TL’deki değer kaybı olduğunu ifade eden Kaya, TL’deki değer kaybının maliyet artışlarının çok altında kaldığını, Haziran ayından sonra TL’de görülen düzeltme ve değer kaybının, maliyet artışları ile ortaya çıkan rekabet kaybını telafi edemediğini söylüyor.
2023 yılı başından itibaren Çin’in açılması ile hazır giyim ihracat pazarlarındaki varlığı yeniden hissediliyor. Ancak ihracat pazarlarında Çin’in dışında diğer ülkelerin de rekabetlerinin daha çok görüldüğüne dikkat çeken Kaya, Bangladeş, Vietnam, Pakistan, Kamboçya, Hindistan ve Sri Lanka gibi ülkelerin hazır giyim sektörü ihracatında öne çıktığını ve bu ülkelerin iş gücü maliyet avantajlarını kullandıklarını söylüyor. İhracatçıların bir yandan üretim maliyetlerindeki artış ile mücadele ederken bir yandan küresel navlun fiyatlarındaki düşüş ve Çin’in dampingli ürün ihracatı sebebiyle fiyat baskısı ile karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Öksüz ise, Türkiye’nin işçilik ve enerji giderleri konusunda dezavantajlı bir konumda yer aldığını ve üretim maliyetlerindeki dezavantajlı durumu küresel müşterilere yansıtamadıklarını çünkü küresel talepte de bir daralmanın yaşandığını bu nedenle küresel pazarlarda rekabette zorlandıkları bir dönemden geçtiklerini ifade ediyor.
Rekabet gücündeki kayıp istihdamı düşürüyor
Salgın sonrası ortaya çıkan ilave tedarik talebi, üretim ve ihracat artışı ve de yeni yatırımlar ile 2022 yılı ortasında sektörde istihdamın 750 bine yaklaştığını belirten Kaya, o tarihten itibaren rekabet gücünün kaybı ve pazarlardaki yavaşlamanın etkileri ile istihdamın azalmaya başladığını söylüyor. İstihdamın yaklaşık bir buçuk yılda 100 bin kişi azalarak yılsonunda 650 bin seviyesine kadar inebileceğini ifade eden Kaya, 2024 yılı başında yapılacak olan asgari ücret ve diğer ücret artış seviyesinin istihdamda belirleyici olacağını ve 2024 yılsonu enflasyon hedefini aşacak oranlarda ücret artışları yaşanırsa istihdamda kayıpların süreceğini söylüyor.
Son bir yıl içinde üretim sürecindeki işçilik giderlerinin payında belirgin bir değişiklik olduğunu özellikle asgari ücret düzenlemelerinin sektörün üretim maliyetlerini yükselttiğini ve rekabet gücünü olumsuz etkilediğine vurgu yapan Öksüz, küçük ve orta ölçekli işletmeler için bu durumun çok daha zorlayıcı olduğunu söylüyor.
Öksüz, önümüzdeki dönemde işten çıkarmaların yaşanmasının beklentiler arasında olduğunu bu sebeple asgari ücret artışındaki yükün işverene bırakılmaması gerektiğini ve bir kısmının kamu tarafından üstlenilmesi gerektiğini söylüyor.
‘İki çeyrek’ zayıf geçecek
Hazır giyim sektöründe iç pazarın özellikle 2023 seçimlerine kadar olan dönemde uygulanan genişletici politikalar ile yüksek büyümeler gösterdiğini ve yaz aylarında da bu ivmenin korunduğunu söyleyen Kaya, faiz oranlarındaki artış ve kredi kartları ile ilgili sıkılaştırıcı önlemler sonucu hazır giyim iç pazarının yavaşladığına dikkat çekiyor. Hazır giyim ithalatına getirilen ilave vergilerin iç pazarda yeni ürünlerin raflara konmasını sınırladığına değinen Kaya, hazır giyim harcamalarında iki çeyrek zayıf bir dönem beklendiğinin altını çiziyor ve bu süreçte indirim ve kampanyaların belirleyici olacağını belirtiyor.