Suudi Arabistan’ın 2030 vizyonu ne kadar uygulanabilir

HABER MASASI
Abone Ol

Dammam’daki yedi numaralı petrol kuyusunda 4 Mart 1938’de ticari miktarda petrol bulunmasından bu yana Suudi Arabistan tamamıyla petrol ihracatından gelen paraya bağımlıdır. Tam 78 yıl sonra toplam 146 milyar varil petrol üretiminin ardından hala Suudi Arabistan bütçesi yüzde 90 oranında petrol gelirlerine dayanmaktadır.

Bu Suudi Arabistan’da ciddi bir endişe kaynağıdır. Petrol fiyatları 50 dolar seviyesinde ve Suudi hükümetinin bütçesini denkleştirmesi için gerekenin yarısı seviyesinde. Daha da ötesi finansal rezervleri 2014’teki 732 milyar dolar seviyesinden sadece 18 ay içinde 582 milyar dolar seviyesine geriledi. Suudi Hükümeti’nin müteahhitlere borç senetleriyle ödeme yapacağı haberleri, Suudi ekonomisinin durumunun ne kadar kritik hale geldiğini gösteriyor.

Ham petrol fiyatları her ne kadar 50 dolar seviyesinin üzerine tırmansa da, 2014 seviyesinin epey uzağında ve bizzat kendi kotaları üzerinde üretim yapan OPEC üyelerinin yarattığı arz fazlasını azaltmadan da bu seviyesini koruyacak.

Suudi Arabistan kendini garip bir jeopolitik durumda buluyor. En büyük bölgesel rakibi olan İran, ambargodan çıktı ve hızla yükseliyor. Geleneksel müttefikleri, ABD de dahil olmak üzere, mesafelerini koruyor ve Suudi Arabistan da Yemen’den Suriye ve Irak’a kadar bir dizi çatışmanın içine dahil olmuş durumda. Son olarak, Krallık bir liderlik kuşağı değişiminin içinde ve Kral Salman’ın ölümünün ardından taht kavgası başlayabilir.

Suudilerin en çok ihtiyacı olan şey kapsamlı bir ekonomik reform. Krallık petrol gelirine olan köklü bağımlılığından kurtulup, dinamik bir 21. yüzyıl ekonomisi inşa etmek zorunda. Var olan yolun daha fazla sürdürülemeyeceği ortada.

İşte bu yüzden Krallık, 2030 Vizyonu’nu açıkladı. Kralın oğlu veliaht Prens Muhammed bin Salman’ın öncülük ettiği bu vizyon petrol dışı sektörlerin genişletilmesi, petrol dışı ihracat gelirlerinin üçe katlanarak 100 milyar dolara ulaşması ve işsizliğin azaltılmasını öngörüyor. Suudi Arabistan’ın 2020’ye kadar üç milyon iş yaratması gerekiyor.

Vizyon 2030 hedeflerini gerçekleştirebilmek için Suudi Arabistan’ın vakit kaybetmeksizin ekonomisini çeşitlendirmesi gerekiyor. Bahsettiğim çeşitlendirme, Suudi Arabistan’ın endüstriyel ülkelerle rekabet etmesi değil. Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) ortak girişimiyle Sudan’da gıda üretimi projelerine yatırım yapıyor. Ayrıca yenilenebilir enerji, özellikle güneş enerjisi, nükleer enerji ve su arıtma tesislerine de yatırım yapıyor. Sudan’da toprak ve su kaynakları var ve Körfez ülkeleri için önemli bir gıda kaynağı olabileceği gibi, ihraç fırsatları da yaratabilir.

Bir başka çeşitlendirme fırsatı ise petrokimyada var. Suudi Arabistan hali hazırda dünyanın en büyük petrokimya üreticisi ve ihraççısı olma yolunda ilerliyor. Bu küresel petrol pazarındaki payını korumasına da yardımcı olacaktır. Daha da ötesi Suudi Aramco’nun sadece petrole değil küresel çaptaki diğer başarılı ticari endüstrilere de yatırım yapmasına izin verilmeli.

Bu çeşitlendirme sürecinin en yoğun yatırımı yenilenebilir enerjiye yapılmalı, özellikle güneş ve nükleer enerjiye. Güneş ve nükleer enerji Suudi Arabistan’ın tüm elektrik ihtiyacını karşılayabilir. Güneş enerjisi ayrıca Arap Körfezi ve Kızıl Deniz boyundaki ülkelerde yer alan geniş çaplı bir deniz suyu arıtma santral ağını da besleyebilir. Sadece içme suyu değil ama sulama ile çöl çiçek bahçesine çevrilebilir. Ayrıca güneş enerjisi gelecekte Avrupa’ya ihraç edilerek Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri ciddi bir gelir sağlayabilir.

Benzin, dizel, su ve elektrik için verilen teşvikleri zamanla kaldırmak ülkeye yaklaşık 71 milyar dolar tasarruf sağlayabilir ve ülke kaynaklarının sorumsuzca israfını azaltabilir.

Bu arada marjinal harcama kesintileri ve düzenlemeleri de hayata geçirilebilir. Daha önce Suudi bürokrasisi böylesi kapsamlı bir reform planını kabul etmemişti. Daha da önemlisi, Suudi sistemi sosyal bir sözleşmeye dayanır ve hükümet vatandaşlarına bonkör davranır karşılığında da politik itaat bekler. Teşvikler yıllar içinde hükümetin finansalları üzerinde bir yük haline geldi.

Suudi gençler 21. yüzyıl işleri için rekabet edecek ise eğitimde de ciddi bir reform gerekiyor. Daha da ötesi Prens Muhammed bin Salman bu vizyonunun uygulanması sırasında güçlü muhafazakarların direnciyle karşılaşacak ve bunun amacının babasının yerine geçmek amacıyla hayata geçirilmiş bir proje olarak lanse edilme ihtimali var.

Kral Salman sahneyi terk ettiği zaman, kraliyet ailesinde bir güç savaşı yaşanması bekleniyor. Ancak kimse bunun ne kadar keskin ya da şiddetli olacağını öngöremez fakat sonuçlarının kötü bir zamana denk geleceği kesin. Bölge yangın yeri gibi ve petrol fiyatları da düşmeye devam ediyor.

Vizyon 2030, Suudi ekonomisini 21. Yüzyıla taşımak için sıfırdan tasarlanmış bir plan. Bu yüzden de bir takım ciddi sorunlarla karşılaşması da mümkün. Ancak her şeye rağmen hayata geçirilebilir, yeter ki bu yolda ısrarcı olacak bir politik niyet olsun.