Sertifikalı tohumculuk gıda güvenliğinin anahtarı
Tarımın ilk girdisi olan tohum, gıda güvenliği için büyük öneme sahip. Hal böyle olunca kamuoyunda en fazla dezenformasyona konu olan alanlardan biri de tohumculuk. Özellikle sosyal medyada Türkiye’nin tohumda İsrail’e bağımlı olduğu, ata tohumunun yasaklandığı ya da GDO’lu tohumların kullanıldığı gibi yanlış bilgiler yayılsa da bunların hiçbiri doğru değil. Tam tersine Türkiye son yıllardaki sertifikasyon çalışmaları ile tohumculukta kendi kendine yeterli bir ülke haline geldi.
Dışa bağımlı değiliz
2017’den sonra yıllık 1 milyon ton üzerinde gerçekleşen sertifikalı tohum üretimi, geçtiğimiz yıl rekor kırarak 1,3 milyon tona ulaştı. Bu başarıda yerlileşme ve Ar-ge çalışmalarının yanı sıra sertifikalı tohumculukta teşviklerin de büyük etkisi oldu. Tohumda yerlilik oranı yüzde 97 olarak gerçekleşirken, bazı ürünlerde yüzde 100 oranında tamamen Türk tohumu kullanılıyor. Kamuoyundaki kanının aksine Türkiye tohumculukta dışa bağımlı bir ülke değil. Bazı yeterli verimliliğe sahip olmadığımız tür ve çeşitlerde çiftçilerin ihtiyaçlarını karşılamak için ithalat gerçekleştirilse de bunun oranı oldukça düşük. Tohum dış ticaretinde ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 130. Böylece Türkiye tohumda dışa bağımlı değil, aksine net ihracatçı pozisyonda bulunuyor.
117 ülkeye ihracat gerçekleştiriliyor
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye’nin tohumculuk sektöründe kendi ihtiyacı olan tüm tohumluğu üretecek güç, yetenek ve kapasiteye sahip olmasının yanı sıra dünya tohum ticaretinde de söz sahibi olduğunu belirtiyor.
“Ülkemizde kullanılan tohumlukların yüzde 97’si yurt içinde üretilmektedir. 2002 yılında ülkemiz sertifikalı tohum üretimi 145 bin ton iken 2023 yılında 9 kat artışla 1 milyon 300 bin tona çıkardık. Tohum ihracatımız da bu dönemde 19 kat artışla 17 milyon dolardan 327 milyon dolara yükselttik” şeklinde konuşan Yumaklı, Türkiye’nin 117 ülkeye tohumluk ihracatı gerçekleştirdiğini ifade ediyor.
Bitkisel üretimde üstün nitelikli çeşitlere ait sertifikalı tohumların kullanılması ile kendine döllenen türlerde yüzde 20-30’luk, yabancı döllenen türlerde ise hibrit tohumlukların kullanılmasıyla yüzde 100-200’lerin üzerinde bir verim artışı sağlanabildiğine dikkat çeken Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Başkanı Yıldıray Gençer de Türkiye tohumculuk sektörünün henüz 35-40 yıllık geçmişiyle her gün kendini geliştiren, üretken ve dinamik yapısıyla, 150 yıllık geçmişe sahip ülkelerle yarışır hale geldiğini belirtiyor.
“Türkiye tohumculuk sektörü için bazı ülkelere bağımlılık gibi bir durum asla söz konusu edilemez. Pazarın isteklerine uygun üretim ve ihracat yapabilmek adına ülkemizde üretemediğimiz bazı tohumları her ülke gibi biz de ithal ediyoruz” şeklinde konuşan Gençer, özellikle hububat, bakliyat, yazlık sebzeler ve diğer ürün gruplarında bu anlamda hiçbir sorunun olmadığını, birçok bitki türünde tohumluk üretiminde kendimize yeterli durumda olduğumuzu söylüyor.
Tohum ihracatında gelişimin devam etmesi için ihracatta kolaylık sağlayacak gerekli yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi için yoğun gayret gösterdiklerini söyleyen Gençer, beklenen nihai faydanın sağlanması için, Tarım ve Orman Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nca, yabancı ülkelerdeki resmî prosedürler konusunda gerekli ticaret, gümrük ve bitki sağlığı anlaşmalarını, mevzuat uyumlarını sağlamalarına ve teknik engellerin ortadan kaldırılmasına ihtiyaç bulunduğunu da sözlerine ekliyor.