Resesyon beklentisi rafa mı kalkıyor?
Kovid-19 pandemisi, Rusya-Ukrayna savaşı ve enerji krizi ile birlikte ülkelerin ekonomik dengelerinde daralma meydana geldi. Bu daralmayı önlemeye yönelik politikalar enflasyon artışına ve devamında resesyon beklentilerine neden oldu. Fakat son dönemde enerji, gıda ve diğer emtialardaki gelişmeler ışığında neredeyse kesin gözüyle bakılan resesyon ihtimali yavaş yavaş rafa kalkmaya başladı.
Küresel ekonominin ciddi sınamaları üst üste yaşadığı bir dönemden geçiyoruz. Önce pandemi döneminde yaşanan eşanlı arz-talep şoku ile bozulan dengeler hemen ardından başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı ile baş gösteren enerji krizi ülkelerin ekonomi yönetimlerini oldukça zor durumda bıraktı. Çünkü bir yandan ekonominin daralmasının önüne geçmek için mücadele etmek zorunda kalan ekonomi yönetimleri diğer yandan son 40 yılın en yüksek seviyelerine çıkan enflasyonla da mücadele etmek zorunda kaldılar.
Elbette bu son derece zor bir durumu da beraberinde getirdi. Zira daralmayı önlemeye yönelik politikalar enflasyon artışını beraberinde getirirken, enflasyonla mücadele politikaları da daralmayı artırıcı etkiler yaratıyor. Hâl böyle olunca da ekonomi yönetimleri ciddi bir ikilem ile karşı karşıya kalıyorlar.
Elbette Pandemi döneminde ekonomi yönetimleri enflasyonu bir kenara bırakarak istihdamı sürdürmek saikiyle ekonomileri destekleme yolunu seçtiler. Bunu yaparken de enflasyonun “geçici” olarak yükselmesine de göz yumdular. Hatta başta ABD Merkez Bankası Fed olmak üzere büyük merkez bankaları “Bunun acısız bir yolu yok!” diyerek resesyon ve resesyona bağlı olarak işsizlik riskini de göze aldıklarını açıkça ifade ettiler.
Zaman içerisinde enflasyonun “geçici” olmadığının anlaşılması ile beraber merkez bankalarının sert sıkılaşma adımlarına başladığını da gördük. Bu sert sıkılaşma adımlarının başında ise tarihin en yüksek hızda ve seviyede faiz artışları geldi. Bu sıkılaşma o kadar sert oldu ki merkez bankası yetkilileri dahil hemen hemen herkes resesyon yaşanmasına kesin gözü ile baktılar.
Ancak zaman içerisinde enerji fiyatlarındaki görece düşüş ve kritik emtiaların fiyatlarının gerilemesi ile küresel gıda fiyatlarındaki azalma merkez bankalarının işleri kolaylaştırdı.
Brent ve WTI petrol fiyatları
- Brent petrol ve WTI tarafındaki fiyat hareketlerine baktığımızda varil başına fiyatların pandemiden çıkış dönemi ile beraber artmaya başladığını ve nihayet savaş ile beraber daha da yükseldiğini görüyoruz.
Ancak sonrasındaki dönemde savaşın seyri ve atılan bazı adımların etkisi ile fiyatlarda yaşanan gerilemeler neticesinde her iki emtianın da fiyatının uzun süredir varil başına 90 doların altında olması enerji tarafındaki maliyet baskısının oldukça hafifletti. Diğer yandan doğalgaz fiyatlarında da korkulan olmadı. Özellikle Avrupa Kıtası’nda hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin çok üzerinde seyretmesi spot LNG fiyatlarında yükseliş bir yana belirgin düşüşleri de beraberinde getirdi.
Bloomberg emtia spot endeksi
Küresel emtia fiyatlarındaki genel eğilimi Bloomberg Emtia Spot Endeksi’nden takip ediyoruz. Endeksin son dönemde düşüş eğiliminde olduğu görüyoruz. Pandemiden çıkış döneminde yükselişe geçen emtia fiyatları savaş ile zirve yapmıştı ve pek çok üründe yaşanan arz problemi ürünlere erişimi de kısıtlamıştı. Ancak son dönemde emtia fiyatlarında belirgin bir geri çekilme var. Her ne kadar fiyatların pandemi öncesi döneme dönmesini beklemesek de yaşanan geri çekilmenin ekonomi yönetimlerinin işini kolaylaştırdığı aşikar.
Yazının devamı Z Raporu 45. Sayısında