Öncelik hangisine verilmeli? Bankalara mı şirketlere mi?

HABER MASASI
Abone Ol

Serbest piyasa ekonomileri başlıca iki modelde tezahür etmektedir: Kıta Avrupası ve Anglo-Sakson modelleri. Almanya ve Fransa gibi ülkeler birinciye, ABD, İngiltere, Avustralya gibi ülkeler ise ikinciye örnek olarak verilebilir. Türkiye, Kıta Avrupası modeline oldukça yakındır; bu modelde, ekonomik faaliyetlerin finansmanında bankacılık sektörü başlıca rolü oynar.

Nitekim Türkiye’de bankacılık kesimi, ekonomik bütünlük konsepti dikkate alınırsa, finansal sistemin yaklaşık yüzde 90’ına hükmetmektedir. Kıta Avrupası modeli kalkınmayı ve büyümeyi yabancı kaynak (kredi), Anglo-Sakson modeli ise öz kaynak (hisse senedi satışı) ile finanse etmektedir. Günümüzde, her iki model giderek birbirine yaklaşmakta ve küresel düzeyde artan bir etkileşim söz konusu olmaktadır.

Öz kaynak mı, yabancı kaynak mı?

Anglo-Sakson modele sahip ülkelerde meydana gelen krizlerde, firmalar krizin yükünü hissedarlarına kolaylıkla yansıtırken, Kıta Avrupası modelinde finansal yükümlülükler yansıtılamadığı için firmaların üzerinde kalmaktadır. Finans maliyetine ilişkin farklılığın yanında, kriz durumundaki asimetrik yük, serbest piyasa uygulamasında her iki model bakımından oldukça farklı içeriklere sahiptir.

2022’de uluslararası düzenin yeniden kurgulanması

2022 yılı, Türk ekonomisi için oldukça kırılgan ve dalgalı geçti. Yurtdışı kaynaklı spekülatif ve manipülatif saldırılar, yurtiçinde ekonominin temel sektörlerinde yetersiz teknolojik ve dijital dönüşüm, enerji ithalatçısı bir ülke olarak yüksek enerji maliyetleri, ABD’nin Rusya ve Çin gibi ülkeleri yeniden tanımlanmış bir Doğu Bloku konseptine yerleştirerek sıcak savaş dahil sıkıştırması ve nihayet Türkiye’nin bölgesinde güçlenen hakemlik rolü ve mal-hizmet ve enerji koridoru olmada güçlenen özelliği birbiriyle bağdaşık olmayan sonuçlar üretti.

2022 yılında para ve döviz politikası

Türk hükümetinin ithalatçı ve ihracatçı kesimi ayırmadan bütün ekonomik aktörlerin dövizli işlemlerini TL üzerinden yapması için düzenleme yapması, kur korumalı mevduat uygulaması, finans sektörüne negatif reel faizle kaynak sağlaması, ekonomiyi canlı tutmak için enflasyon altında kredi faizi uygulaması yönünde bankalara telkinde bulunması; bir yandan bankaların negatif faizle aldıkları krediyi birkaç katına kamuya satmalarından kaynaklanan avantajlarını şirketler kesimiyle paylaşmalarını, diğer yandan özel sektörün küresel çalkantıdan en az zararla çıkmasını amaçlamaktadır.

Yazının devamı Z Raporu 44. Sayısında