Nesnelerin internetinden sonra şimdi de davranışların interneti

HABER MASASI
Abone Ol

Dünya, bir yıldan uzun süredir Koronavirüs salgını ile mücadele ediyor. Salgın, tüm alışkanlıklarımızla birlikte teknoloji trendlerini de başkalaştırdı. Pandemi dalgasının başlattığı dönüşümün en somut çıktılardan biri, teknoloji yoluyla insanların davranışlarını izleme ve yönlendirme eğiliminin güçlenmesi oldu. öyle ki, artık nesnelerin interneti kadar davranışların internetinden de söz ediliyor.

Günümüzde teknoloji hayatımızın her alanında bize göz kırpıyor. Teknoloji gelişirken spordan sağlığa, ekonomiden iş hayatına kadar farklı alanlarda da önemli katkı sağlıyor. Teknolojinin gelişimi ve elektrikli otomobillerin geliştirilmesiyle, dünyanın en büyük ekonomilerinden otomotiv sektörü yeniden tasarlanmaya başladı. Sağlık sektöründe yaşanan gelişmeler ile birçok sorun giderilebilir hale gelirken, yapay zekalı çalışmalar ile tanı ve teşhis olanakları da oldukça hızlandı. İş dünyasına etkisi ise, çalışma sistemlerinin yapay zeka ile entegre olmasıyla birlikte hizmet kalitesi arttırılırken, performanslı çalışma ve verim arttırıcı etkisi görülmeye başlandı.

Şimdi de Davranışların İnterneti (Internet of Behaviors) adı verilen çok yeni bir kavramla karşılaşıyoruz. Davranışları yönlendirmek için verilerin toplanması ve kullanılması ‘Davranış İnterneti (IoB)’ olarak adlandırılıyor. Değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu en somut haliyle farklı krizlerle öğrendiğimiz yeni dünya düzeninde, iş hayatı da krizler ve yaratıcı değişim rüzgarlarına göre yelken açmaya devam ediyor.

IoB’nin geleceği

Davranışların İnterneti (IoB) kavramı 2012 yılında psikoloji profesörü Göte Nyman tarafından yazılan bloglarda ortaya çıktığı düşünülüyor. Son zamanlarda IoB, Gartner’ın 2021 için dünyanın en büyük stratejik teknoloji trendleri arasında adlandırması sayesinde dikkat çekti. Davranışların interneti, insanların hayatlarının ‘dijital tozunu’ çeşitli kaynaklardan yakalıyor ve bu bilgileri kullanıyor.

Gartner’a göre IoB hâlâ ilk günlerinde olabilir, ancak 2025 yılı sonuna kadar dünya nüfusunun yüzde 50’sinden fazlası, ister hükümetten ister özel bir şirketten gelsin, en az bir IoB programına maruz kalabilir. Ayrıca Gartner, davranışımızı etkilemek için 2023 yılına kadar küresel nüfusun yüzde 40’ının bireysel faaliyetlerinin dijital olarak izleneceğini tahmin ediyor. Bu 3 milyardan fazla insan anlamına geliyor. Birkaç yıl içinde IoB, dijital dünyada insan davranışını tanımlayan ekosistem haline gelmesi bekleniyor.

Buraya nasıl geldik?

Şimdiye kadar çoğumuz en azından Nesnelerin İnternetini (IoT) duyduk. IoT, artık bilim kurgu filmlerinin bir parçası olmaktan çok daha fazlası haline geldi. Herhangi bir elektronik cihazı internete bağlayan bu teknoloji geliştirilmeye devam ediyor. Bu IoT cihazları tarafından kullanım ve verilerin toplanması, kullanıcıların davranışları, ilgi alanları ve tercihleri hakkında önemli bilgiler sağlıyor. Bu durum Davranışların İnterneti olarak adlandırılan yeni bir teknoloji trendini ortaya çıkardı.

IoT, cihazları bağlamakla ilgilenirken, IoB insanları ve davranışlarını birbirine bağlamaya odaklanıyor ve bu nedenle esas olarak bu davranıştan üretilen verilerin en iyi nasıl kullanılacağıyla ilgileniyor. Elbette bu teknoloji yeni gelişiyor ancak analistler IoB’yi iş, kişisel finans, iş yeri vb. gibi alanlarda kullanmak için sayısız olasılık görüyorlar.

IoB’nin kullanım alanları

Teknoloji düzeyinde IoB, konum izleme, yüz tanıma ve tele-sağlık çözümleri gibi bireysel deneyimlere odaklanan çözümler içeriyor. Örneğin, bir iş yerinde çalışanların Kovid-19 kuralları gereği ellerini düzenli yıkayıp yıkamadıkları, maske kullanımları ve sosyal mesafeye uyup uymadıklarını sağlamak için RFID etiketleri kullanıldı. Uymayanları uyarmak için de bilgisayardan uyarı mesajları gönderildi. Daha sonra bu davranışsal veriler, insanların işte nasıl davrandığını anlamak için analiz edildi. Başka bir örnekte, ticari taksilerde, sürücü davranışı izlenip daha sonra bu veriler sürücü performansı ve güvenliğini arttırmak için kullanıldı. IoB; ticari müşteri verileri, kamu sektörü ve devlet kurumları tarafından işlenen vatandaş verileri, sosyal medya, yüz tanımanın kamuya açık dağıtımları, ve konum dahil olmak üzere birçok kaynaktan veri toplayabilir, birleştirebilir ve işleyebilir.