Lezzet ile sağlığı birleştirdik

Uzun yıllar beyaz yaka olarak çalıştıktan sonra girişimci olmaya nasıl karar verdiniz?

Ben sanayici bir ailenin en küçük çocuğuyum. Üniversiteyi tamamladıktan hemen sonra aile şirketimizde satış ve ihracat bölümünde iş hayatıma başladım ve yaklaşık 12 yıl boyunca aktif olarak çalıştım. Üretici ve çalışkan bir ailede büyüyorsanız bu bir şekilde genlerinize işliyor sanırım, en azından bizim için böyle oldu. Aile şirketimizde çalıştığım yıllar boyunca çok değerli tecrübeler edindim, profesyonel olarak çalışmak beni hep mutlu etti ama kendi işimi kurma ideali her zaman aklımdaydı. Ticareti seviyordum ama bir şey alıp satmanın veya birilerine bir şey ürettirmenin bana uygun olmadığını da biliyordum. Üretme odaklı bir ailenin içinde olmanın geliştirdiği kaslarla kendi işimi planlarken de üretime odaklandım. Gıda üretim tesisi ve Delly’i kurma girişimim de bu idealin sonucu oldu.

2021 yılında Kovid-19 döneminde yeni bir marka kurdunuz. Büyük bir risk değil miydi?

Ben her krizin bir fırsat olduğuna inanıyorum. 2008’de yaşanan global ekonomik krizinin nasıl büyük fırsatlar yarattığını aile şirketimizde çalışırken deneyimlemiştim. Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak sık sık siyasi ve sosyoekonomik krizlerle karşı karşıya kalıyor ama güçlü alt yapısı sayesinde bu krizlerden daha da büyüyerek çıkmayı başarıyor. Pandemi dönemi de sadece bizim için değil tüm dünya için uzun süren bir kriz dönemiydi. Hepimiz sabah bir bilinmeze gözümüzü açtık ama, bu krizi kendi içinde harika fırsatlara çeviren pek çok marka hikayesi var bugün. Bizim de temellerimiz bu dönemde atıldı. Gıda endüstrinde yer alma ve bu alanda üretim yapma fikri zihnimizde ve kağıt üstünde olgunlaşmıştı. Üretim için gerekli tesisi kurmak, makine yatırımı yapmak için bu dönem bizim için risk yerine fırsat oldu. Krizlerde eğer bir yatırım gücüne sahipseniz o zaman normal dönemlerden çok daha büyük avantajlara sahip olabiliyorsunuz. Bizim için de böyle oldu, üstelik üretime karar verdiğimiz sağlıklı ve temiz gıda endüstrisi pandemide müthiş bir hızla yükselişe geçti.

Neden bu pazar? Bu alanda Türkiye’de bir açıklık olduğunu nasıl fark ettiniz?

Öncelikle kendimden yola çıktım. Ben yemeği seven ama her zaman kilosuna, beslenme şekline dikkat etmek zorunda olan biri oldum. Bu yüzden bu alanda Türkiye’de büyük bir açık olduğunu biliyordum. Üstelik Kovid-19 ile başlayan ve pandemi süresince de hızla yükselişe geçen wellness yani ‘iyi olma’ kavramı tüm dünyada büyük bir ivme kazanmıştı. Yatırım öncesinde yaptığımız araştırma çalışmalarında Türkiye’de de tüketicilerin daha fazla sağlıklı gıda seçeneği talep etmeye başladğını gördük.

Yeni nesil bu konuda çok daha bilinçli. Sağlıklı atıştırmalığa sadece kilo kontrolüne destek yönünde bakmamalıyız, vücudunuza aldığınız her türlü gıdanın sizi formda tutmasından öte sağlığınızı da koruması gerekiyor ve tabii ki çok önemli olan lezzet faktörü var. Biz en büyük eksiğin burada, lezzette olduğunu biliyorduk. Bütün bunları masanın üstüne koyduğumuzda gördük ki biz bu alanda ülkemizin öncü markaları arasında yer alabilir ve sektöre yenilikler getirerek, başarılı bir oyun kurucu olabiliriz.

Ne kadarlık bir anapara ile başladınız? Bugünkü cironuz nedir?

Ben profesyonel olarak kazandığım ve sahip olduğum tüm birikimimi üretime, ekonomiye kazandırma arzusu ile bu yola çıktım. Yeni kurulmuş sistemimizin mükemmel çalışması ve kaliteden ödün vermemesi için sürekli Ar-Ge’ye ve yeni ürünlere yatırım yapıyoruz. Şu ana kadar yaklaşık 50 milyon TL’ye yakın bir altyapı ve makine yatırımı yaptık, halen de yatırımlarımız devam ediyor. Bu sene ilk senemizde ciro hedefimiz 20 milyon TL. İlk altı ay hedeflerimiz iyi gidiyor, ikinci yarıda yeni müşterilerimiz ve projelerimiz ile bu ciro hedefimizi gerçekleştirmeyi umuyoruz.