Küçük dükkânlardan dünya markalarına
Dünyanın en çok satan araba markalarından Toyota ve Opel’in ilk ürünleri dikiş makinesiyken, teknoloji devi Sony, elektrikli pilav makinesi ile ilk müşterilerine ulaştı. Bir zamanların telefon devi Nokia, kâğıt üreticiyken, kozmetik markası Avon ise kitap satıcısıydı. Şimdinin küresel markaları, teknolojik gelişmeler ve inovasyon çalışmaları sayesinde küçük dükkanlarından çıkarak dünya devlerine nasıl dönüştü?
Birçok dünya markasının sahibi, aslında bambaşka girişim hikâyeleri ile ticarete ilk adımını atsa da zaman içerisinde değişen talepler, tüketici davranışları ve bölgesel etkenler, markaların rotalarını farklı yollara çevirmesine sebep oldu. Özellikle teknolojinin etkisi karşısında kayıtsız kalan markalar silinip giderken, günümüze ulaşan markalar ise inovasyonel çalışmaları ile tüketicilerine ulaşmaya devam etti. Yerel yiyecek ürünleri satan Samsung, şu an tüm dünyanın tercih ettiği elektronik devine dönüşürken, Sony pilav pişirme makinesinden, Avon kitap satışından, Opel dikiş makinesinden, Peugeout testere bıçaklarından ve Nintendo ise oyun kartlarından bugünün dünya devine dönüştü. Bu dünya devlerinin büyümelerindeki en önemli etken ise tüketiciler oldu. Tüketicilerin her dönemde önemli bir unsur olduğuna değinen Nişantaşı Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Sezgi Turfanda, günümüz markalarının dijital kanalların etkisi ile tüketicileri ile iletişimsel ve duygusal iletişim kurduklarını ve hal böyle olunca marka imajı ve sadakatinin de kaçınılmaz olduğuna değindi.
2. Dünya Savaşı’nın en çok kazananı
1916 yılında kurulan Alman otomobil şirketi BMW, ticari faaliyetlerine otomobil üreterek başlamadı. BMW adı ilk duyulduğunda uçak motorları üretiyordu. 1923 yılında motosiklet üretimine başlayan marka, 1928 yılında da otomobil üretmeye başladı. 1. Dünya Savaşı döneminde zorlu geçen ekonomik şartlarla batmanın eşiğine gelen marka, 2. Dünya Savaşı sonrasında ciddi bir çıkış yakaladı. Bavarian Motor Works’ün kısaltması olan BMW, 2023 yılında 2,5 milyon adedin üzerinde rekor satış gerçekleştirdi ve bataryalı elektrikli araçlarda da yüzde 15'lik pay hedefine ulaştı.
Bir dönemin telefon efsanesi astronotların iletişimini sağlıyor
1865 yılında maden mühendisi Fredrik Idestam tarafından bir kağıt hamuru değirmeni olarak Finlandiya’da kurulan Nokia, 1967 yılına gelindiğinde işbirlikleri sayesinde radyo, telefon ve bazı teknolojik aletler endüstrisine yatırım yaptı. Günümüzdeki LTE, GSM ve 3G geliştirmelerinin başrolünde yer alan Nokia, 1998’den itibaren 10 yıl boyunca dünya genelindeki mobil ve akıllı telefonların en büyük tedarikçisi olurken, 2000'lerin sonlarında düşüş yaşamaya başladı. Bu ivmeyi 2016 yılında mobil ve akıllı telefon endüstrisine geri dönerek artıran Nokia, 2018 yılında küresel çapta en büyük üçüncü şebeke ekipman üreticisi konumuna gelmeyi başardı. Son dönemde ise NASA ile çalışmalar yürüten marka, Ay’a sefer düzenleyen astronotların 4G mobil ağ bağlantılarını sağlıyor.
Dikiş makinesinden dünyanın en iyi arabalarına
1862 yılında Adam Opel tarafından kurulan marka, ticari hayatına bir ahırda dikiş makinası üreterek başladı. 1880’li yılların ortalarına gelindiğinde daha büyük bir mekâna taşınan Opel, dikiş makinesinden farklı olarak yüksek tekerlekli bisiklet üretmeye de karar verdi. Bu ürün o kadar çok talep aldı ki, kısa süre zarfında ana ürün dikiş makinesi kadar satış potansiyeli yakaladı. 1899 yılında otomobil üretimine başlayan marka, 15 yıl gibi kısa bir zamanda Almanya’nın en büyük otomobil fabrikasına sahip oldu. 2017 yılında PSA grubunun satın aldığı Opel, Türkiye pazarında 2023 yılını 2 kat büyümeyle geride bırakırken, globalde de satışlarını yüzde 15 artırarak önemli bir başarıya daha imza attı.
Yiyecekten teknolojiye en sert geçiş
Elektronik üretmeden önce 1938’li yıllarda Pekin ve Mançurya'ya kurutulmuş balık, erişte ve yerel ürünler ihraç eden Samsung, ilk olarak 1970 yılında siyah beyaz televizyon üretimine başladı. Siyah beyaz televizyon üreticisinden dünya teknoloji devlerinden birine dönüşmeyi başaran Samsung, faaliyetlerini özelleştirerek zaman içerisinde ürün çeşitliliğini de artırdı ve beyaz eşya, telefon gibi teknolojinin diğer alanlarına da yöneldi.
Elektrikli Pilav üreticisi Sony
1946 yılında, 2. Dünya Savaşı’nın hemen ardından kurulan Sony, günümüzde televizyon, ses sistemleri, kameralar, cep telefonları ve depolama ürünleri denince akla ilk gelen markalardan biri. Bugün tüm dünyada faaliyetleri devam eden Japon markası, ilk kurulduğu yıllarda elektrikli pilav pişiricisi üretiyordu. Ancak markanın bu üründen beklediği talebi alamaması, sektör değiştirmesine ve elektronik dünyasına adım atmasına vesile oldu. Sony Grup’un 2022 yılı net kârı, önceki yıla kıyasla yüzde 6,2 artışla 7 milyar dolara yükseldi. Japon firmanın son mali yıl satış rakamı ilk kez 10 trilyon yeni aştı.
Mario’nun hikayesi oyun kartlarından geliyor
Mario, The Legend of Zelda ve Pokemon gibi dünyanın en çok oynanan oyunlarının sahibi olan Nintendo, kurulduğu 1889 yılında Hanafuda oyuncu kartları üretiyordu. Japonya merkezli bir şirket olan Nintendo'nun ürettiği oyuncu kartları, özellikle organize suç çeteleri arasında oldukça popülerdi. Yıllar içinde kendini yenileyerek devam eden şirket, 2023 yılında yaklaşık 3 milyar dolar kar elde etti.
Mor inekler önce bebekleri besledi
Günümüzde şekerden köpek mamasına kadar pek çok ürünün yer aldığı Nestle’nin ilk ürünü bebek mamasıydı. Kolay sindirilen ve 1867 yılında anne sütüne alternatif olarak piyasaya sürülen bebek maması, kısa sürede satış rekorları kırdı. Tüketici ihtiyaçları doğrultusunda ürün yelpazesini geliştirmeye devam eden şirket, dünyanın en büyük gıda şirketlerinden biri olmayı başardı. Şirket 2022 yılında 10,5 milyar dolar kar elde etti.
Güzellik, edebiyatın önüne geçti
Dünyanın en ünlü kozmetik markalarından biri olan Avon, kurulduğu yıllarda kitap satışı yapıyordu. Avon markasının kurucusu David H. McConnell, kitap sattığı müşterilerine kitabın yanında parfüm sununca zaman içinde parfümlerin popülaritesi kitapları geçti ve marka ilerleyen yıllarda kozmetik sektörüne girdi. 2019 yılında yüzde 76’lık hissesi Brezilya merkezli Natura& Co şirketine geçen Avon, pandemi döneminden bu yana düşüş yaşamaya devam ediyor.
Araç radyosundan cep telefonlarına
Teknolojisi ve cep telefonlarıyla bir zamanların en çok tercih edilen markalarının başında gelen Motorola, kurulduğu ilk yıllarda araç radyoları üretiyordu. 1947'den 1973'e kadar radyo üreten şirket, 1973 yılında cep telefonunun temellerini atmayı başardı. Motorola'yı 12,5 milyar dolara alan Google, 2014 yılında 3 milyar dolara Lenovo'ya sattı. Motorola’nın 2022 yılında net geliri 1,36 milyar dolar oldu.
Testere bıçakları otomobillere dönüştü
1810 yılında Jean Pierre ve Jean Federic kardeşlerin metal işine girmesiyle kurulan Peugeot, testere bıçakları, keskiler, saat mekanizma yayları, çelik şeritler, dikiş makineleri, tel çarklar, taşlama makineleri ve bisikletler üreten bir markaydı. Marka, 1889 yılında Paris’teki dünya fuarında ilk Peugeout markalı aracını sergiledi. 1948 yılında Peugeot 203 modeli, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra üretilen ilk otomobil oldu ve yarım milyon adetten fazla üretildi. Geçtiğimiz yıl logosunu değiştiren marka, 2022 yılında 4,4 milyar dolar net kar elde etti.
“Markalar her dönemde tüketiciye ulaşmanın bir yolunu buldu”
Peki, yeni bir pazar, yeni bir müşteri profili kazanmak çok zorlu bir süreç iken Sony, Nestle, Peugeot, Opel gibi dünya devleri, hikayelerine yeni baştan başlayıp da bu denli başarılı olmalarını neye borçlular? Nişantaşı Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Sezgi Turfanda, günümüz markalarının müşterileri arasında işlemsel ve bilgisel iletişimden ziyade ilişkisel ve duygusal iletişimin söz konusu olduğunu ve böylelikle de daha güçlü bir iletişim ve güçlü bir marka imajı oluştuğunu söylüyor. Bugün duygusal ve ilişkisel iletişim kanallarının yani sosyal medyanın, markaların hedef kitleleriyle dayanışma inşa etmesine vesile olduğunu ekleyen Turfanda, “Çevrimiçi ortama geçen ve sanal marka toplulukları olarak adlandırılan marka toplulukları marka imajını güçlendirmek ve marka sadakati oluşturmak adına ön plana çıkıyor. Tüketiciler markalara ilişkin deneyimlerini ve marka hikâyelerini bu topluluklar aracılığıyla paylaşıyorlar. Sanal marka topluluklarının, tüketicinin marka ile derinlemesine bir ilişki kurmasına katkı sağladığı ve markaya yönelik bağlılık duygusu geliştirmesine yardımcı olduğu görülüyor” dedi. Turfanda’ya göre, içinde bulunduğumuz dijital çağda markalar müşterilerinin dikkatini daha çok çekebilmek için hikaye anlatıcılığı tekniğini kullanıyor. Bu yöntemi tüketicileri çekmenin ve onları elde tutmanın anahtarı olarak değerlendiren Tufanda, “Günümüzde tüketiciler, duygularına ve hayallerine hitap eden deneyimler arıyor ve dolayısıyla hikâyeler de bu deneyimlerin yaratılmasına yardımcı oluyor. Markalar, pazarlama hedeflerine ulaşmak için tüketici tutumlarını değiştirmeye yönelik, hikâyelerdeki karakterler ve olaylar üzerinden tüketicilerde empati kurmaya ve sevgi uyandırmaya çalışıyor. Hikâye anlatımı, sosyal medya kullanıcılarının algılarını etkilerken ortak yaratıcı etkinliklerine rehberlik etme bağlamında da faydalı olarak görülüyor” dedi.