İşe ‘algılama haritası’yla başlanmalı…
Pandemiden sonra, kurumlarda çalışanlarla ‘ilişki’ ve ‘iletişim’ yönetimi konusunda nasıl bir tavır alınacağını anlamak için ergen yaşta çocukları bulunan ailelere danışmakta çok büyük yarar olacaktır… Özellikle de iş yaşamına ilk kez pandemi sonrası dönemde başlayanlar söz konusuysa…
Sosyal şımarıklık ile bireysel şımarıklık arasındaki farkı hiç bu kadar belirgin deneyimlememiştik. ‘Yeni nesil’ beyaz yakalıların eğitimleri konusunda hiçbir sıkıntıları yok… Hepsi maşallah iyi okullarda okumuş çocuklar… Yani bireysel şımarıklıkları yok denecek kadar az…
Ancak, sosyal zekâ, empati, fikri üretim; işi, ekip arkadaşlarını, üretim süreçlerini sahiplenme ve temsil etme, kendini tanıma ve toplumsal sorumluluk ekseninde geliştirme gibi hasletlerden bir hayli yoksunlar… Açıkçası bazen, zamanında büyük bir travmaya maruz kalmış ya da kabuğundan ilk kez çıkmanın gerginliğiyle tüm bağlarını reddeden bir ergen gibi “Ben, ben, beni görün. Siz hiç yokmuşsunuz gibi yalnızca beni görün” diye bağırıyorlar gibi hissettiriyorlar…
Sistem, bu duruma ayak uydurabilmek için çırpınıyor. Geleneksel çalışma yöntemleri ve kariyer planları çerçevesinde ‘nitelikli eleman’ bulma konusunda bir hayli zorluk çeken iş dünyası, yok ‘çalışan markası’, yok ‘işveren markası’, olmadı ‘çalışan deneyimi’ diye çırpınıp duruyor.
Tabii bir de kontrol edilemeyen, öngörülemeyen, maruz kalınan ve haklı olarak strese neden olan ‘dış faktörler’ var… Karşılaştığımız iki araştırma bu konuda hayli sonuçlar ortaya koyuyor…
Yazının devamı Z Raporu 51. sayısında