İrrasyonel paradan geçiş sancısız olmayacak
Yıllardır devam eden bastırılmış faiz oranları ve aşırı gevşek para politikalarının ardından, gelişmiş dünya merkez bankalarının otopilot modları sarsılmış gibi görünüyor.
Bu son birkaç ayda, aynı bankalar enflasyonla mücadele için eş zamanlı faiz artırımlarıyla para politikalarını 180 derece tersine çevirdiler. Yeni sorunları çözmek ve değişen koşullara uyum sağlamak açısından politikaları tersine çevirmede bir sorun olmamakla birlikte, yeni sorunlar ve değişen koşullar, aynı politikalardan kaynaklanıyorsa, sistemin güvenilirliği sorgulanır ve ona olan inanç sarsılır. Amerika Merkez Bankası Fed, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve İngiltere Merkez Bankası (BoE), irrasyonel para döneminden enflasyonun dayattığı faiz normalleşmesine doğru bir çıkış yolu ararken, finans piyasaları ve dünyanın geri kalanı sancı çekecek, artan türbülans ve olası sarsıntılara maruz kalacaktır.
Dünyanın her yerinde politika yapıcılar bir çelişki ile karşı karşıyalar. Öyle ki artık sadece enflasyona karşı geleneksel büyüme-işsizlik dengesi ile başa çıkmak zorunda kalmayacak, aynı zamanda finansal istikrar konusunda da endişelenmeleri gerekecek. Yıllardır devam eden sıfır ve negatif faiz oranları sebebiyle dünyanın şu anda üzerinde oturduğu borç dağı göz önüne alındığında, sistemik istikrarsızlığa neden olacak bir kaza yaşanması olasılığı yüksektir. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası da yakın zamanda yaptıkları yıllık toplantılarda tam olarak bu riske karşı uyarmıştır.
Bir zamanlar düşüncesi bile kötü olan olan sıfır ve negatif faiz oranları, özellikle yüksek riskler barındıran 2007-2008 krizinden bu yana para politikasının temel dayanağı olmuştur. Her şeyden önce, emlak balonunu ve krizi tetikleyen düşük faiz oranlarıydı. Ancak bu kez Japonya Merkez Bankası'ndan ödünç alınan yeni bir araç olan niceliksel genişleme (QE) de işin içindeydi. Faiz indirimleri, niceliksel genişlemeyle birleştiğinde getiri eğrilerini aşağı kaydırarak tüm vadelerde borçlanma maliyetlerini etkili bir şekilde azalttı. Koronavirüs krizinin başlangıcı da aynı duruma işaret ediyordu. Böylece, bir noktada, 18 trilyon dolar olduğu tahmin edilen borç negatif faiz oranlarını beraberinde getiriyordu.
Yazının devamı Z Raporu 43. Sayısında