İdlib’de kritik günler
Suriye’de rejim güçlerinin, muhaliflerin elindeki İdlib’e yönelik başlattığı ve bölgede Türk askerini de hedef alan saldırılar, göç yollarında ki siviller ile birlikte bölgede yeni bir kritik sürecin başladığını gösteriyor. Türkiye’nin rejim güçleri içın şubat sonuna kadar verdiği süre dolmadan Rusya destekli Esed güçlerinin ilerleyişini durdurmak için bölgeye takviye güçler gönderildi. Tüm bu gelişmeler ardından gözler mart ayı başında Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa’nın liderlerinin İstanbul’da bir araya geleceği İdlib zirvesine çevrildi.
Mayıs 2017’de Rusya ve Türkiye arasında varılan Soçi mutabakatı ile çatışmasızlık bölgeleri kurulmuş ve İdlib de bu bölgelerden birisi ilan edilmişti. Anlaşma şartlarına göre Türkiye ve Rusya gözlem noktaları ile bölgedeki gelişmeleri denetlerken muhalifler ve rejim güçleri arasında ateşkes de sürdürülecekti. Ancak Aralık ayından bu yana rejim güçlerinin ilerleyişi karşısında Rusya’nın Esed’e verdiği destek, çatışmalardan kaçan milyonlarca göçmenin yeniden Türkiye sınırına yönlenmesi ile içinden çıkılmaz bir hale geldi.
İdlib, Suriye İç Savaşı başladığından bu yana stratejik bölgelerden biri. İç savaş sonrasında farklı grupların egemenliğine giren bölge, uzun zamandır muhaliflerin kalesi durumunda. Şehirde göreceli barış ortamı nedeniyle sivillerin de sığındığı bir merkez olan İdlib, özellikle ana lojistik koridorların kontrol edilmesi açısından büyük önem taşıyor. Türkiye ayrıca yeni bir mülteci akınını engellemek için rejim güçlerini engellemek istiyor.
Dönüm noktası 5 Mart
İdlib belirsizliği konusunda tüm gözler bölgeye çevrilirken, Türkiye Suriye rejiminin ilerleyişinin durdurulması konusunda kararlılığını sürdürüyor. Sivillerin korunması başta olmak üzere muhalefetin bölgede güvenli alan oluşturabilmesinin altını çizen açıklamalar yapılırken, Şubat sonuna kadar bir anlaşmaya varılamaması ve rejim güçlerinin Soçi Mutabakatı sınırlarına çekilmemesi halinde askeri müdahale dahil tüm seçeneklerin masaya yatırıldığı her fırsatta dile getiriliyor.
Ancak Suriye hava sahasının Rus kontrolünde olması, Türkiye’nin olası bir müdahalede Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında olduğu gibi bir uçuş rahatlığına sahip olamayacağını da gösteriyor. Bu nedenle taraflar için diplomatik kanalların kullanılması halen en önemli seçenek durumunda ve bu nedenle 5 Mart görüşmesi de sürecin en önemli dönemeçlerinden biri olacak.