İç talep artışına sert fren

HABER MASASI
Abone Ol

Ekonomi yönetimi, enflasyonu tetiklediği ve cari açığı yükselttiği için iç talebi soğutma yönünde adımlar da atmaya başladı. Taksit sınırlaması, kredi kartlarına getirilen düzenleme ve ihtiyaç kredilerinin maliyetindeki artışla iç talebin soğuması hedefleniyor. İlk olarak ana tüketim ürünlerinden mobilya, beyaz eşya, elektronik ve hazır giyim sektörlerinde iç talebin daralması bekleniyor. İhracatçılar desteklenirken sadece iç talebe yönelik çalışan firmaların ise bu süreçten nasıl etkileneceği önemli bir soru işareti.

Küresel bazda yaşanan enflasyon sorunu, sadece faiz artırımı ile baskılanabilecek bir enflasyonist dönemin dışına doğru hareket ediyor. Bu enflasyonist dönemi atlatabilmek için ise her ülke yeni politikalarla süreci yönetmeye çalışıyor. Türkiye’de son yıllarda yaşanan yüksek enflasyon ortamı pek çok sektörde talebin öne çekilmesine neden oldu. İç talepte yaşanan güçlü artış bir yandan enflasyonu tetiklerken bir yandan da tüketim ürünlerinin ithalatındaki artış nedeniyle cari açığın da yükselmesine yol açtı.

Artan talebin bir göstergesi olan perakende satış hacmi Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 31 artış gösterdi. Aynı ayda gıda, içecek ve tütün satışları yüzde 19,1, gıda dışı satışlar yüzde 41,8, otomotiv yakıtı satışları ise yüzde 17 arttı. Tüketim talebini artıran kişilerde 2023 başından itibaren kredi hacminde de yüzde 54 oranında artış gerçekleşti.

Elektronik ürünler ilk sırada

İç talep soğumasının ilk olarak ana tüketim gruplarından hazır giyim, elektronik ürünler, beyaz eşya ve mobilya gibi sektörlerde etkili olması bekleniyor. Ağustos ayı itibarıyla Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) elektronik ürünler ve beyaz eşya alımlarına getirdiği taksit sınırlandırması ile bu konudaki ilk adımlar da atıldı. Bu kısıtlamaya göre elektronik eşya alımlarında taksitlendirme süresi 6 aydan 4 aya, mobilya ve beyaz eşya taksitlendirme süresi 12 aydan 9 aya düşürüldü. Fiyatı 120 bin TL ve altında olan taşıt alımında kredi vadesi 60 aydan 48 aya ve altın alımında kredi kartına taksit sayısı ise 6 aydan 3 aya indirildi.

İç talebi soğutmaya yönelik planlar, geçtiğimiz günlerde açıklanan Orta Vadeli Program’da da yer aldı. Öyle ki programa göre bu yıl hedeflenen Toplam Tüketim oranı yüzde 10,3 iken bu oranın 2024 yılında yüzde 3,6’ya düşmesi planlandı. Yavaşlamanın ilk etkilerini ise İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI raporu verdi. Rapora göre, Ağustos ayında 49 olarak gerçekleşen PMI verisi, üst üste ikinci ay 50 eşik değerinin altında kalarak Türk imalat sektörün[1]de ılımlı bir yavaşlamanın olduğuna işaret etti. 10 sektörden 4’ü bu süreçte üretimde artış kaydetmeye devam ederken, en güçlü artış üst üste üç aydır büyüme kaydeden elektrikli ve elektronik ürünlerde, en sert yavaşlama ise giyim ve deri ürünlerinde ölçüldü.

Erteleme yerine talep değişimi

Genelde böyle dönemler, lükse kaçan tüketiciyi yani kredi kartıyla alma ihtiyacı olmayan tüketiciyi çok etkilemiyor. Genel tüketici ise ihtiyacı ertelem eğilimi oluşturuyor. Ancak bu da gerçek bir ihtiyaçsa ertelenmiyor ve model ile fiyatı kendine daha uygun bir ürünle yer değiştiriyor.

Etid Başkanı Emre Ekmekçi

Finansman olarak da kredi kartıyla taksit olmadığı noktada tüketici, kredi çekme gibi diğer finansal enstrümanları kullanabiliyor. Türkiye'deki tüketimin yüzde 75'ini zaten halkın yüzde 20'si oluşturuyor. Dolayısıyla o yüzde 20'si taksitte ihtiyaç duyan bir kitle midir, ona bir bakmak lazım ancak geriye kalan kısımda da talep hiçbir zaman bitmeyecek.

Lüksten vazgeçilecek

PMI verilerine göre en güçlü artışı kaydeden elektrik ve elektronik ürünlerinin, talep soğuması sürecinden en çok etkilenecek sektörlerin başında gelmesi bekleniyor. Özellikle okulların açılması ile tablet ve bilgisayarlarda artan talep, televizyon grubunda da devam ederken, sürece dört mevsime yayılan evlilik alışverişi de eklenince talep azalması yerini talep değişimine bıraktı. Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği (ETİD) Yönetim Kurulu Başkanı Emre Ekmekçi’ye göre temel ihtiyaçlarda bir azalma yaşanmazken, bu süreçte 65 inç televizyon yerine 55 inç televizyon ya da yabancı marka yerine yerli marka televizyon tercih ediliyor.

Beyaz eşyada da durumun aynı olduğuna değinen Ekmekçi, “Aslında direkt olarak talepte büyük bir azalma söz konusu olmayacak, talep yine aynı kalırken ürün tercihinde çeşitliliğe gidilecek” diyor. Bu sürecin de gereksiz lüks tüketim talebini ortadan kaldıracağına değiniyor. Özellikle e-ticaret tarafındaki hacmin yüzde 50'sinin son üç ayda elde edildiğinden bahseden Ekmekçi, talebin arttığı, kampanyaların da olduğu bu üç aylık dönemde yoğun bir satış olacağı için talep soğumasının etkilerinin en erken ocak ayından itibaren görüleceğini de ekliyor.

Peki, stoktaki ürünler süreci nasıl etkileyecek?

Üreticilerin stok yapmalarına ana sebep olarak talebin devamlı artmasını gösteren Ekmekçi, talebe yetişebilmek ve rafları da boş bırakmamak için tüm tedarik zincirinin birbirine baskı yaparak çalıştığını söylüyor. Ekmekçi’ye göre perakendeci, üretici ve yan sanayici arasında bir döngü olduğu sürece talebe yetişebilmek adına stok yapmak zorunlu hale geldi. Ekmekçi “Buradaki amaç stokçuluk da değil, talebe yetişmek. Şimdi talep soğuması yönünde ilk başta bu ürünlerde hızlı bir fiyat indirimi ile mümkün olduğu kadar hızlı nakde dönüşüm gerekecek. Yani talep soğuyacak ama ilk başta eski düzene yeni bir düzenleme gerekecek” diyor.

Üretimdeki stok ürünlerin en önemli sebebini pandeminin ardından tüketicinin gerçekleştirdiği panik alımlar olarak nitelendiren Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ramazan Kaya ise tekstil sektörünün bu süreçte ciddi yatırımlar yaptığından bahsediyor. Kaya, “Orta Vadeli Program’da da görüldüğü üzere özellikle enflasyonu düşürme ve maliyetleri azaltma hedefiyle üretimin artırılması, tüketimin ise azaltılması planlanıyor. Kredi kartları ve kredi kullanımlarıyla ilgili atılması beklenen adımlar da buna işaret ediyor. İç piyasada tüketimin azaltılıp üretimin artırılması, ihracat pazarlarında bu yıl itibarıyla bir miktar azalan rekabetçiliğimizi yeniden kazanmamızı sağlayacağı gibi istihdama da önemli bir katkı sunacaktır” diyor. Kaya’ya göre bu durumun yansımaları da önümüzdeki yıl itibarıyla görülmeye başlayacak.

Tekstilde yüzde 40 daralma

Uzun süre evlere kapanmak durumunda kalan tüketiciler, yeniden dışarı çıktıklarında ihtiyaçları olmayan ürünleri dahi almaya başladı, tam manasıyla 'alışveriş çılgınlığı' yaşandı. Sektör de bu süreç nedeniyle ciddi yatırımlar yaptı.

Tgsd Başkanı Ramazan Kaya

Ancak sonrasında hem hayatın normalleşmeye başlaması hem de global ekonomik krizin etkileriyle hem tekstil hem de hazır giyim mağazalarının depolarında çok ciddi bir stok oluştu. Bu yılın son çeyreği ve 2024'ün ilk çeyreğinde yüzde 30 ila 40 arasında adet bazlı daralmalar görebiliriz. Stokların eritilmesi ise önümüzdeki yılın ikinci yarısı itibarıyla olur.

Mobilya üreticisi ihracatla canlanacak

Taksit sayılarının azaltılmasının aksine taksit sayılarında artış beklediklerini söyleyen mobilya sektörü ise bu durumun iç pazarı olumsuz etkilediğinden bahsediyor. BDDK’nın taksit sınırlandırmasının ardından enflasyondaki artış nedeniyle yapılan zamların satışları yavaşlattığına değinen Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği Başkanı Mustafa Balcı, alınan önlemlerle birlikte satışlarda yaklaşık yüzde 30 azalma bekliyor. Ancak Balcı’ya göre bu soğumaya rağmen, rantabl olarak adlandırdıkları koltuk, sehpa, TV ünitesi ve masa takımı ürünlerinde talep devam edecek. Balcı, “Bu eşyalar genellikle evin en çok vakit geçirilen bölgelerinde oldukları için fazlaca kullanılıyor. Bu sebeple daha çabuk yıpranıyor ve tüketici tarafından daha sık değiştiriliyor.

İç pazarda bu ürünlere olan talebin devam edeceğini düşünüyoruz. Dış pazarda ise mobilya, kâğıt ve orman ürünleri sektörü yılın ilk 7 ayında 4 milyar 588 milyon dolar seviyesinde bir ihracat gerçekleştirdi. Yıl sonuna kadar hedefimiz 10 milyar dolara ulaşmak” diyor. Yavaşlayan enflasyon, ekonomi çarklarını da yavaşlatırken, üreticiye stoklarını eritme fırsatını verdiğini belirten Balcı’nın da bahsettiği gibi ihracat teşvik ediliyor. Enflasyonu düşürmek için iç talebi soğutan Türkiye, bir yandan da Avrupa’daki gibi stagflasyona girmemek için büyümeyi de desteklemeye devam ediyor.

IMF ve Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu Fitch’in son dönemde Türkiye’nin büyüme tahminini yükseltmesi de bu konuyu destekler nitelikte. Fitch raporda, Türkiye ekonomisinin bu yılın 2'nci çeyreğinde beklenenden daha güçlü büyümesinin ardından bu yıla ilişkin ekonomik büyüme tahminini yüzde 2,5’ten yüzde 4,3’e yükseltirken, IMF ise bu tahmini yüzde 2,7’den yüzde 3’e yükseltti.

İç talep daralması üretimi ve istihdamı nasıl etkiler?

Tüm bu yaşananların özellikle orta ve alt gelir grubunu çok fazla etkilediğine değinen Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel ise ekonomiyi soğutma önlemlerinin etkisinin hissedildiği Temmuz ayında, üyelerinin sadece yüzde 41’inin adet satışları artarken yüzde 47’sinin adet satışlarında düşüş olduğundan bahsediyor. Öncel; “Merkez Bankası’nın verilerinden özellikle hazır giyim ve ayakkabıdaki daralmanın Ağustos ayında da devam ettiğini görüyoruz. Parasal sıkılaştırma önlemlerinin devreye sokulmasından sonra böyle bir tabloyla karşılaşmaktan endişe ediyorduk.

Alım gücündeki zayıflamaya paralel olarak özellikle orta ve alt gelir grubu gıda dışı perakende harcamalarında daha fazla kısıntıya gidecek. Oysa bizim iç talebi daraltmadan enflasyonla mücadelenin yollarını bulmamız gerekiyor” diyor. Daralmanın istihdamı da etkilemesinden endişe ettiğini ekleyen Öncel, markalarının pandemi sonrası yeni mağaza, online satış altyapısını geliştirme ve lojistik gibi alanlarda önemli yatırımlar yaptığı ve bu yaz da yabancıya satışların geçen yıla göre zayıf kaldığını da söylüyor. Öncel’e göre, böyle bir aşamada iç talebin daralmasının firmalarının sermaye yapısına da zarar verebilir.

Durgunluk yıl sonuna kadar devam eder

Tüketimdeki yavaşlama birçok sektörde olduğu gibi mobilya sektöründe de açıkça görülüyor. Yıl sonuna kadar yaşanan durgunluğun devam edeceğini düşünüyoruz. Yapılan kampanyalar her zaman satışları bir nebze de olsa hareketlendirir ve olumlu etki yaratır.

Mosder Başkanı Mustafa Balcı

Tabii yıllar geçtikçe mobilya tüketicisinin taleplerinin değiştiğini de görüyoruz. Bu sebeple mobilya sektörünün modaya ve trendlere duyarlı bir sektör olduğunu düşünüyoruz. Tüketicinin zevklerine ve ihtiyaçlarına uygun, estetik ve fonksiyonel mobilyalar üretmek ise birinci önceliğimiz.

En çok giyim ve ayakkabı sektörü etkilenecek

BMD üyelerinin yaklaşık yüzde 50'sini oluşturan giyim ve ayakkabı markalarını olumsuz etkileyeceğini söyleyebiliriz. Ayrıca kampanya dönemleri bütçesi uygun olanların ihtiyaç duyduğu ürünü alabilmeleri için önemli bir fırsat sunuyor.

Bmd Başkanı Sinan Öncel

Markalarımızın önemli bir kısmında Eylülle birlikte sezon sonu indirimleri başladı. Kasım'da ‘Efsane Cuma’ ve benzeri kampanya dönemleri olacak. Dolayısıyla markalarımız bu süreçte stoklarını eritmeye çalışacaklar. Geçen yıl kampanyalar nedeniyle Kasım ayı organize perakende için çok canlı geçmişti. Ancak tüketicinin alım gücü zayıfladığı için bu yıl aynı düzeyde bir canlılık olacağını tahmin etmiyoruz.