Hesabı kim ödeyecek
Ukrayna’yı işgal eden Rusya’ya karşı en zor silah da çekildi. Rusya swift sisteminden çıkarıldı. ancak Rus gazına hala yüzde 40 oranında bağımlı olan Avrupa, gaz ödemelerini yaptığı bankalara ise muafiyet getirdi. Peki bundan sonra ne olacak? Dedolarizasyon ve alternatif ödeme sistemleri ise yarayacak mi?
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere pek çok ülke Rus bankalarının uluslararası para transferine zemin sağlayan SWIFT sistemine erişimini engelledi. SWIFT, bankacılık işlemlerinde özellikle uluslararası işlemlerde yabancı para cinsinden elektronik fon transferi için standart sağlayan bir kod sistemi. Bu sistem sayesinde tüm dünyada bankalar arasında elektronik fon transferi standardı sağlanıyor. Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication (Dünya Bankalar Arası Finansal Telekomünikasyon Derneği) ifadesinin kısaltması olan sistem üzerinden, geçtiğimiz şubat ayında 385 milyon mesaj atıldı. Sistem sayesinde 200’den fazla ülke ve bölgede 11.000’den fazla bankacılık ve menkul kıymet kuruluşu, piyasa altyapısı ve kurumsal müşteriyi birbirine bağlayarak güvenli bir şekilde iletişim kurmalarını ve standartlaştırılmış finansal mesajları güvenilir bir şekilde değiş tokuş etmelerini sağlıyor.
Merkezi Belçika’da bulunan ve küresel ile yerel finansal akışı kolaylaştırarak dünyanın her yerinde ticaret imkânı oluşturan sistem, yeni müeyyideler yüzünden Rusya’daki birçok banka tarafından kullanılamıyor. Bu müeyyideler yüzünden Rusya’nın tüm dünya ile başta doğalgaz olmak üzere yaptığı birçok ihracat ve ithalatta ise soru işaretleri oluşmaya başladı. Hal böyle olunca da Rusya, SWIFT sistemine karşı yeni bir alternatif arayışına girdi. Aslında Rusya, bu alternatifin temellerini 2014 yılında Kırım’ı ilhakı zamanında atmıştı. Rusya, SWIFT sisteminden çıkartılma ihtimaline karşı önlem olarak SPFS (Mali Mesajlaşma) sistemini 2017 itibarıyla da aktif olarak kullanmaya başladı. Bugün SPFS sistemine Çin, İran, Almanya, İsviçre, Belarus, Ermenistan, Kazakistan ve Kırgızistan gibi birçok kullanıcı ülke bağlı durumda. Şu anda 331 aktif banka kullanımında olan bu sisteme sadece hafta içi erişim imkânı var. Hal böyle olunca SPFS sisteminin 7/24 çalışan SWIFT’e karşı iyi bir alternatif olabileceği ise merak konusu…
Kripto varlık alternatif olabilir mi?
SPFS sisteminin dışında Rusya için en iyi alternatiflerden biri olarak da kripto varlıklar görülüyor. Rusya’ya yönelik dev şirketlerin ticareti kesip, faaliyetlerini durdurması, Rusya’nın iç sisteminde kambiyo işlemlerinde sermaye kontrolüne gitmesi gibi birçok sebep ülkeye para giriş çıkışını durdurma noktasına getirince birçok Rus iş insanı yapılan müeyyidelere karşı çözümü kripto para tarafında buldu.
- Büyük kripto para borsaları, Rus kredi kartlarıyla alımları engellemeye çalışsa da mevcut durumda olan kripto paraların alım-satımı ya da transferine nasıl engel olacağı henüz bilinmiyor.
Ayrıca kripto para borsalarının takip edilememesi nedeniyle bu uygulamaların şeffaflığı da büyük bir soru işareti oluşturuyor. Tüm bunlara ek olarak, Rus oligarklar, kripto para piyasasında bulunan kripto varlıklarını soğuk cüzdana yollayarak tamamen ulaşılamaz hale de getirebilir. Dünyanın en büyük kripto para şirketlerinden birisinin geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ise hiçbir Rus kripto para hesabına dokunulmayacağı yönündeydi. Ancak bundan sonraki süreçte kripto para sisteminin daha fazla kullanılma ihtimaline karşı Avrupa Merkez Bankası, kripto para piyasası ile ilgili de acil önlem almaya ve Rusya’nın bu kanaldan da finansal erişimini engellemeye yönelik çalışmalar yürütüyor.
Kripto para ile ilgili Ukrayna cephesinde ise Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasından bu zamana kadar 60 milyon dolar değerinde kripto para bağışı yapıldığı söyleniyor.
ABD ödeme sistemlerine Rus alternatifi
ABD’nin ödeme sistemleri Visa, Mastercard ve Paypal’a Rusya’nın bir alternatifi var. Temelleri 2014 yılında atılan Mir yani bankaya ait Ulusal Kartlı Ödeme Sistemi, elektronik para transferleri için kullanılıyor.
- Rusya’nın en büyük bankası Sberbank, geçtiğimiz günlerde Rus ödeme sistemi Mir ile Çin ulusal ödeme sistemi UnionPay’in birlikte çalışacağı kartlar çıkarmak için çalışmalara başladığını duyurdu.
Mir altyapılı kredi kartları Türkiye, Vietnam, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan ile Güney Osetya ve Abhazya’da kullanılıyor. Mir Ulusal Ödeme Sistemi’nin ilk kartları Aralık 2015’te yayınlandı. Geçtiğimiz yılın son çeyreğinde verilen Mir kart sayısı ise 108,6 milyona ulaştı.
Mir kartı, Rusya’daki tüm kart işlemlerinin yüzde 25’inden fazlasını ve yeni kart düzenlemelerinin yüzde 32,3’ünü oluşturuyor. Bu yerli sistem, yaygınlığı itibarıyla küresel pazardaki köklü batılı sistemlere karşı büyük bir mücadele veriyor. Batı’nın yaptırımlarının Rus ekonomisi üzerindeki etkisini en aza indirmeye çalışan Rusya Merkez Bankası, özel bankaların kredi kartı basmaları önündeki engelleri ve bürokratik işlemleri azalttı. Rusya Merkez Bankası, Rus vatandaşlarına yaptığı çağrıda ise yurt dışında nakit para kullanılmasını tavsiyesi etti.
Bankalar, sigortacılar ve varlık yöneticileri, kendilerini Rusya’dan, Batı yaptırımlarından ve olası siber saldırılardan korumak için ise önlemler almaya devam ediyor. Reuters’ın haberine göre, BNP Paribas, olası herhangi bir siber saldırıya karşı savunmasını güçlendirmeye çalıştığı için Rusya merkezli işgücünü, dahili bilgisayar sistemlerinden de kesti. Fransa merkezli BNP Paribas’ın, Rusya’da bulunan personelini BT ağlarından çıkaran ilk büyük banka olduğu da söyleniyor.
Dedolarizasyon nedir?
Son zamanlarda ABD’nin uluslararası para transferinde SWIFT üzerinden süreci takibe alması özellikle Rusya ve Çin gibi ülkelerin ticarette kendi para birimlerini kullanma isteklerini artırdı. Putin’in dedolarizasyon vaadi ise son zamanlarda yaşanan sürece bakıldığında gerçekleşmiş gibi gözüküyor. Doların Rusya’nın dış ticaretindeki ağırlığını azaltmayı hedefleyen Putin’in tutumu, rublenin Rusya’daki payını artırdı.
Ticaret Bakanlığı Dış Temsilcilikler ve Uluslararası Etkinlikler Genel Müdürlüğü’nün 2021 verilerine göre; Rusya’nın ticaretinde 2019 yılında dolar kullanma oranı, 2018 yılına göre yüzde 68,1’den yüzde 62,5’e düştü. Bununla birlikte, euro kullanma oranı yüzde 16,8’den yüzde 20,5’e, ruble kullanımı ise yüzde 20,2’den yüzde 21,5’e yükseldi. 2019 yılında Rusya Federasyonu, Çin, Hindistan ve Türkiye ile karşılıklı olarak yerel para birimleri üzerinden ticaret yapma konusunda çeşitli anlaşmalar imzaladı. Bu antlaşmalardan sonra Ruble kullanma oranı Hindistan başta olmak üzere (yüzde 35,8’den yüzde 77,8’e), Kazakistan ve Belarus ile yapılan ödemelerde artmaya başladı. 2020 yılının ilk yarısında ise Rusya Federasyonu’nun ihracatında kullanılan ruble oranı yüzde 14,4, ithalatta kullanılan oran ise yüzde 29 olarak belirtiliyor.
Rezervlerin yarısı altına çevrildi
Rusya ile Çin arasındaki ticarette kullanılan yuan oranı 2014 yılında yüzde 3,1 iken, 2020 yılında yüzde 17’ye kadar yükseldi. Rusya Merkez Bankası, dedolarizasyon politikası sayesinde geçtiğimiz yıl, hazinedeki dolar aktiflerinin yarısını altın ve diğer para birimlerine çevirdi. Uzmanlara göre özellikle petrol ihracatı nedeniyle Rusya’nın dolar ile bağlantısı tamamen kesilmeyecek gibi gözüküyor. Ancak Rusya yakın ilişkiler içinde olduğu Çin ve Hindistan’la kendi para birimleri üzerinden ticaret yapmaya devam ediyor. 2018-2020 yılları arasında Rusya ve Çin’in çift taraflı ticari hedefi 100 milyar dolar olarak açıklanmıştı. İki ülke arasındaki ticari hesapların büyük bir kısmı artık dolar yerine ruble ve yuan üzerinden yapılıyor. Son yapılan hamleler sayesinde de Rusya’nın Ulusal Varlık Fonu’ndaki yuan miktarının yüzde 30’a yükseldiği düşünülüyor.
Ancak tüm bu anlaşmalar devam ederken Çin ve Rusya arasındaki ‘sınırsız dostluk’ anlayışının Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden sonra sınandığını söylemek mümkün. Çin, uluslararası öfke ve Rusya’ya karşı artan yaptırımların yanı sıra, Rusya ile olan yakın bağlarından dolayı olumsuz etkilenmemek ve aynı zamanda giderek daha da artan ilişkilerini devam ettirebilmek için mücadele ediyor. Çünkü yakın zamanda ABD ve diğer ülkeler, Çin’in Rusya’ya yapacağı herhangi bir yardım sonucunda ikincil yaptırımlara maruz kalabileceği yönünde açıklamalarda bulunuyor. ABD Ticaret Bakanı Gina Raimonda yakın zamandaki bir açıklamasında ABD yaptırımlarına uymayan Çin şirketlerinin ürünlerini imal etmeleri için gereken Amerikan yazılım ve donanımından mahrum bırakılabileceği uyarısında bulundu. Ancak dünyanın en büyük ihracatçı ülkesi olan Çin’in, ABD’ye ürün tedarik zinciri ve AB ticareti, bu yaptırımlardan etkileneceği için nasıl bir yol izleneceği ise henüz netleşmiş değil.