Her saniye bir kamyon dolusu kıyafet çöpe bırakılıyor
Tüketicilerin giderek daha fazla giysi satın almasıyla ortaya çıkan hızlı moda çevreyi de tehdit ediyor. Sadece bir denim pantolon için harcanan su miktarı 3-11 ton civarında, karbon salınımı da cabası. Ancak çevreye bu denli zarar veren üretimin yüzde 30’u daha kullanıcılara ulaşmadan çöpe gidiyor. Her 1 saniyede bir çöp kamyonu dolusu kıyafet çöpe bırakılıyor.
Moda endüstrisi geçtiğimiz yıllarda bahar/yaz ve sonbahar/kış olarak koleksiyonlarını yenilerken, son yıllarda bu durum kabuk değiştirdi. Artık moda sektörü daha uygun fiyatlarla, daha fazla satış gerçekleştiriyor. Her hafta yeni ürünler sunulurken, yıllık onlarca yeni koleksiyon tanıtılıyor ve hem üretim hem tüketim inanılmaz bir hızla ilerliyor. Tekstil ve moda endüstrisinde son 15 yılda kotaların kaldırılması, dünya genelinde büyüyen orta sınıf, küresel ölçekte üretim ve dağıtımın yaygınlaşması, fiyatların düşmesi, değişen müşteri profili, sosyal medyanın etkisi gibi nedenlerle üretim ve tüketim yaklaşık iki kat arttı. Bu artış ile birlikte tekstilin çevresel etkilerinin de daha görünür olduğunu belirten Tekstil Mühendisi Prof. Dr. Şule Altun Kurtoğlu, tekstil endüstrisinin çevresel etkilerinin; üretim safhası, kullanım safhası ve kullanım ömrü sonu etkileri olmak üzere üç bölüme ayrıldığını söylüyor.
Moda sektöründeki çarpıcı gerçekler
Tekstil atıklarının yüzde 1’den daha azının yeniden tekstil üretiminde kullanıldığını ve bu rakamın artmasının kesinlikle mümkün olduğunu söyleyen Kurtoğlu, “Bu konuda sanayide yaptığımız çeşitli projelerde de bunu çok net olarak görebiliyoruz. Tekstil ve moda endüstrisinde iki önemli atık kaynağı var, biri tekstil üretiminde ortaya çıkan ‘üretim’ atıkları, diğeri ‘kullanılmış tekstil’ atıkları. Üretim atıklarının bir bölümü geri dönüşüm sektörü tarafından yeniden ürün haline, örneğin iplik veya dokusuz yüzeyler haline getirilerek kullanıma sokuluyor, şu anda kullandığımız ürünlerden bazılarında bu atıklar var. Türkiye’de önemli bir tekstil geri dönüşüm sanayii de var. Üretim atıklarının geri kazanımı için daha verimli olan, firmaların kendi üretim atıklarını yeniden kendi üretim hatlarında kullanmaları, bu kalite ve maliyet açısından çok daha avantajlı ve döngüsel ekonomi mantığına da çok daha uygun. Yaptığımız çalışmalarda da bu mantıkla üretilen ürünlerde maliyet ve kalite avantajını çok net olarak gözlemledik” diyor.
Kurtoğlu, son 15 yılda ürünlerin kullanım ömrünün yaklaşık yüzde 36 oranında kısaldığını, Avrupa’da yılda yaklaşık 5,8 milyon ton, ABD’de ise 16 milyon ton civarında kullanılmış tekstil atığının meydana geldiğini söylüyor.
- Her yıl üretilen 100 milyar giysinin 92 milyon tonu çöpe gidiyor. Bu, her saniye bir çöp kamyonu dolusu giysinin çöp sahasına düştüğü anlamına geliyor. Hızlı moda trendi devam ederse, hızlı moda atıklarının on yılın sonunda yılda 134 milyon tona çıkması bekleniyor.
Önümüzdeki yıllarda her zamanki gibi bir iş senaryosu hüküm sürerse ve hızlı moda israfını azaltmak için hiçbir önlem alınmaz ise endüstrinin küresel emisyonları on yılın sonunda iki katına çıkması bekleniyor. Küresel karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 10’undan sorumlu olmasının yanı sıra israf ettiği kaynak miktarı ve ürettiği çöplerle de kötü bir şekilde anılan moda endüstrisinde hiçbir şey değişmezse, 2050 yılına kadar dünyanın karbon bütçesinin dörtte birini tüketmesi öngörülüyor.
“1 jean pantolon üretmek için 11 ton su harcanıyor”
Hızlı moda, büyük bir su kirliliği kaynağı olmasının yanı sıra, her gün büyük miktarlarda suyun israf edilmesine de neden oluyor. Su tüketimi açısından bakıldığında boyama-baskı işlemleri gibi yaş proseslerin yanı sıra, doğal liflerin tarla aşamasında da önemli ölçüde su kullanımı olduğuna değinen Kurtoğlu, sadece bir kg pamuk lifi üretebilmek için tarla aşamasında ortalama (dünya ortalaması) 8,2 ton su kullanıldığını, boya-baskı işlemleri gibi yaş işlemlerde ise, kg başına 150-200 litre civarında suya ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Son yıllarda geliştirilen yeni makine ve proseslerle bu oranın oldukça aşağı çekildiğini belirten Kurtoğlu, bir jean pantolonun üretimi için ortalama 3,7-11 ton civarında su harcandığını söylüyor.
Kullanım sırasında da tekstil ürünlerinin önemli çevresel etkileri bulunuyor. Çamaşır yıkamak bile her yıl okyanusa 500 bin ton mikrofiber salıyor, bu da 50 milyar plastik şişeye eşdeğer. Ürünün kullanım fazında, yıkama işleminde tüketilen su, kimyasal ve enerji tekstil ürününün toplam çevre yükünü önemli ölçüde artırıyor. Bu aşamada yaşanan önemli problemlerden birinin de mikroplastik salınımı olduğunu ifade eden Kurtoğlu, evlerimizde yıkama sırasında sentetik esaslı tekstil ürünlerinden kopan liflerin bir kısmının çamaşır makinası ve arıtma sistemlerinin filtrelerinde tutulamadığını ve bu liflerin deşarj sistemleri vasıtasıyla okyanuslara kadar ulaştığını söylüyor. Kurtoğlu, evde yıkamalar nedeni ile yılda yarım milyon ton civarında mikroplastik/ mikrolif okyanuslara karıştığını, diğer bir ifade ile okyanuslara ulaşan mikroplastik miktarının yüzde 35’inin tekstil ürünlerinin kullanım sırasındaki yıkamalarından kaynaklandığını belirtiyor.
Tüm bunların yanı sıra tekstil üretiminin hemen her aşamasında, bitkileri zararlılardan korumadan, son kontrolde üründeki lekeyi çıkarmaya kadar çok geniş bir yelpazede pek çok kimyasal madde kullanılıyor.
- Kurtoğlu, giysi üretiminde 2 bin 400 civarında kimyasal madde kullanıldığı ve bunların yaklaşık yüzde 30’unun sağlık açısından riskli olduğunun literatürde yer aldığını belirtiyor.
Döngüsel moda çevre kirliliğine çözüm olur mu?
Hızlı modaya çözüm olarak yavaş modanın tek başına bir çözüm olamayacağını, çözümde kullanılan araçlardan birisi olabileceğini dile getiren Kurtoğlu, yavaş moda; kaliteyi ön plana çıkaran, yerelleşmeyi, üretim süresinde yavaşlamayı, üretenden satın almayı önceleyen bir hareket, diğer yavaş hareketlerle benzer felsefeye sahip olduğunu, bunların önemli adımlar olsa da tekstil ve moda endüstrisinin çevre problemleri için daha bütüncül bir yaklaşım gerektirdiğinin altını çiziyor.
Mevcut durumda, tekstil ve moda endüstrisi için en uygun çözüm döngüsel ekonomi prensiplerinin uygulanması olarak görülüyor. Kurtoğlu, tekstil ve moda endüstrisinde yasaklı/ kısıtlı kimyasalları kullanmamayı, mikroplastik salınımını azaltmayı, ürünlerin kullanım ömrünü uzatmayı, geri kazanımı önemli miktarda artırmayı, kaynakları verimli kullanmayı ve yenilenebilir kaynaklara yönelmeyi odağına koyan yeni bir sistem uygulanması gerektiğini söylüyor.
“Tekstil ürünlerinin yüzde 30'u kullanılmadan çöpe gidiyor”
Türkiye’nin öncü döngüsel dönüşüm hareketi Nivogo da bu noktada kullanıcılardan ve marka ortaklarından aldığı ürünleri yenileyerek ürünlerin ömürlerini uzatıyor ve döngüsel ekonomiye geri kazandırıyor. Bu sayede kullanıcılara daha sürdürülebilir ve bilinçli bir alışveriş deneyimi sunmayı amaçlayan Nivogo Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tunahan Kafa, her saniye ortalama bir çöp kamyonu dolusu kadar tekstil ürününün ya çöplüklere bırakıldığını ya da yakılarak imha edildiğini ve bu durumun en acı kısmının ise imha edilen bu ürünlerin yaklaşık yüzde 30’unun daha kullanıcıya dahi ulaşamamış ürünlerin oluşturduğunu ifade ediyor.
Hızlı moda endüstrisinin yarattığı soruna bir çözüm olmak, hızlı modayı döngüselleştirmek için bir yolculuğa çıktıklarını ifade eden Kafa, markaların belli sebeplerden dolayı satılamayan, kullanıcısıyla buluşamayan ürünlerini ayrıca da Nivogo Akasya ile beraber artık kullanıcılarında ürünlerini alarak bunları Gebze’de yer alan Türkiye’nin ilk ve en büyük yenileme merkezinde tekrardan tanımladıklarını söylüyor. Ürünlerin yenileme merkezinde döngüsel alt yapıya uygun teknolojik yazılımlarla beraber tekrar tanımlandığını ve yapay zekâ temelli fiyatlandırma teknolojisi ile fiyatlandırılarak ürünün yeniden satışa çıkmasına olanak sağladıklarını belirten Kafa, “Nivogo 1.5 yıllık bir sosyal girişim, şu an 100 bin ürün yenileme kapasitesine ulaştı. Son 12 ay içerisinde 300 binden fazla ürünü yeniledik. Bu da 3 milyar litre su anlamına geliyor. Biz ürünleri yenileyerek ve onları yeni kullanıcılarıyla buluşturarak 3 milyar litrelik suyun israfını önledik” diyor.