Gelecek ikiz dönüşümde
Yeşil ve dijital dönüşüm arasındaki etkileşimi ifade eden ikiz dönüşüm, ekonomilerin kaynak verimliliği, döngüsel ve karbon nötr olmasına yardımcı olacak süreci ifade ediyor. Gün geçtikçe yeşil ve dijital teknolojiler iç içe geçerken, ekonominin geleceği için tüm sektörlerin ikiz dönüşüme ayak uydurabilmesi şart.
Yeşil dönüşüm karbon emisyonlarının azaltılması ve çevresel tahribatın tersine çevrilmesini, dijital dönüşüm ise bilgi ve bilgisayar sistemlerinin üretimin her aşamasında devreye alınmasını ifade ediyor. Bu iki dönüşümün birleşimiyle ortaya çıkan ikiz dönüşüm ise iki işlevi birleştirerek ekonomide verimlilik ve üretkenlik sağlamaya odaklanıyor.
Toplumun yeşil dönüşümünün, ancak şu anda sürmekte olan dijital geçişle desteklenmesi durumunda etkili olabileceği düşüncesi ile ortaya çıkan ikiz dönüşümde, karbon emisyon oranlarının ölçümünden, enerji tasarrufu sağlayan sistemlere kadar tüm süreç, akıllı teknolojilere ihtiyaç duyuyor. Bu kapsamda yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlar, enerji verimliliğinin artırılması, sürdürülebilir tüketim alışkanlığının yerleşmesi ve çevrenin korunması ikiz dönüşümün gerçekleştirilmesinde başı çeken konular olarak öne çıkıyor. Bu hedeflerin sağlanması için de dijital teknolojilere büyük görevler düşüyor.
İkiz dönüşümü ortaya çıkaran en önemli neden küresel ölçekte karbon salınımının çevre üzerinde yarattığı tahribatın ekonomileri tehdit etmesi olarak görülüyor. Sektörlerin karbon salınımı değerlendirildiğinde, elektrik ve ısı üretimi ve tarım faaliyetleri, küresel karbon salınımının yaklaşık yarısını gerçekleştiriyor. Dolayısıyla karbon salınımının düşürülmesi için ikiz dönüşümün sunduğu çözümlerin büyük önemi bulunuyor. Ülkelerin karbon salınım paylarında ise Çin, ABD, Hindistan ve Rusya başı çekiyor.
İklim değişikliğinin en kötü etkilerinden kaçınmak için küresel karbon emisyonlarının önümüzdeki 10 yılda büyük ölçüde azaltılması gerekiyor. Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre enerji sektörünün karbon yoğunluğu, 2010 yılından bu yana yüzde 10 oranında düşüş kaydetti. Bunda yenilenebilir enerji yatırımlarının artışı etkili olsa da dünyanın geleceği için düşüş ivmesinin artması, bunun için de yeşil ve dijital teknolojilerin devreye girmesi gerekiyor.
Şirketler şimdiden yol haritasını tamamlamalı
2019’da Avrupa Yeşil Mutabakatını yayınlayan Avrupa Birliği, pandemi ile beraber dijitalleşmeyi sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği ile mücadelenin merkezine yerleştirdi. Mevcut yasaları iklim değişikliğiyle mücadele edecek şekilde yeniden gözden geçirmeyi amaçlayan Avrupa Yeşil Mutabakatı 2030’a dek karbon emisyonlarını en az yüzde 55 oranında azaltmayı taahhüt ediyor. 2050 itibariyle karbon nötr olmayı amaçlayan Avrupa Birliği ikiz dönüşüm konusunda öncü rolü üstleniyor. Bu nedenle, bu anlaşma kapsamında yayınlanan son girişimlerin çoğu, çevre ve iklim hedeflerine tutarlı bir şekilde ulaşmak için dijital araçların kullanılmasını öneriyor.
Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan Dijital Pusula 2030 hedefleri kapsamında dijital geçişin, yeşil hedeflere de katkı sağlayacağını vurguluyor. Örneğin, 4G’den 5G ağlarına geçişin, potansiyel olarak enerji tüketimini yüzde 90'a kadar azaltabileceği belirtiliyor. Bu nedenle AB sınırları içerisindeki her işletmenin ikiz dönüşüme ayak uyduracak yol haritasını tasarlaması ve planlaması tavsiye ediliyor.
Emisyon Ticaret Sistemi, Adil Geçiş Mekanizması ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ile yeşil dönüşüm konusunda somut adımlar atan Avrupa Birliği, ticaret yaptığı ülkelerin de bu mevzuata uyum sağlamasını zorunlu kılıyor. Buna göre 1 Ekim 2023 itibariyle geçiş süreci başlayan sınırda karbon mekanizması şimdiden ekonomilerin dönüştürülmesi gerekliliğini gözler önüne seriyor. Dolayısıyla yakın gelecekte ülkelerin karbon nötr performansı, küresel ticaretten alacağı payın önemli belirleyicilerinden biri olacak.
Avrupa çapında karbon yoğun endüstrilere uygulanan ithalat vergisi, emisyonların sınırlandırılmasına yardımcı olacağı gibi küresel ticaret akışlarını değiştirme potansiyeli de taşıyor. Örneğin Çin’in kömüre dayalı çelik sektörü, AB’de 2026’da bu sektörde başlayacak vergi nedeniyle oldukça zorlanacak.
İkiz dönüşüm konusunda girişimler ise sadece AB ile sınırlı değil. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) başkanlığında toplanan 2023 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP28)’nda da ‘Küresel Karbonsuzlaşmayı Hızlandırma Girişimi’ açıklandı ve ülkeler küresel yenilebilir enerji kapasitesini 2030 itibariyle 3 katına çıkarma sözü verdi. Küresel emisyonların yaklaşık yüzde 80’inin fosil yakıtların kullanımı nedeniyle ortaya çıkması gerçeğini de göz önüne aldığımızda, COP28’de yenilenebilir enerjiye vurgu büyük önem kazanıyor. Bunun dışında İngiltere 2027’de AB’nin sınırda karbon vergisi benzeri bir düzenlemenin hayata geçirileceğini açıkladı.
İkiz dönüşümün lokomotifleri
Yeşil geçiş teknolojilerinde Avrupa Birliği, Japonya ve ABD’nin uzun yıllardır hâkimiyeti olsa da son dönemlerde başta Çin olmak üzere Asya ekonomileri de yol almaya başladı. Avrupa Birliği hâlâ en fazla yeşil patente sahip olsa da göreceli katkısı zaman içinde düşmeye başladı. Dünya Bankası verilerine göre 2004'te Asya ekonomileri yeşil teknolojilerde patentlemenin yaklaşık yüzde 24'ünü alırken, 2021'de bu oran yüzde 42'ye çıktı ve özellikle Çin, küresel yeşil teknolojilerdeki payını artırdı.
Dijital teknoloji patentleri konusunda ise ABD ilk sırada yer almasına rağmen, göreceli katkısı 2004-2021 yılları arasında azaldı. Avrupa Birliği ve Japonya'nın göreceli payları düşerken, Çin, dijital teknolojilerdeki küresel payını 2004'teki yüzde 1’den 2021'de yüzde 25'e çıkararak büyük bir atılım yaptı. 2021’de Doğu ve Güney Doğu Asya'daki tüm ekonomilerin, dijital teknolojilerdeki patent payları da yüzde 40’a ulaştı.
Türkiye ikiz dönüşümün neresinde?
İkiz dönüşümün ekonomiler üzerindeki baskın etkisi, Türkiye’nin yakın gelecekte küresel ekonomideki rekabet edebilirliği açısından da büyük öneme sahip. Bu nedenle Türkiye’nin en önemli pazarı olan Avrupa Birliği’ndeki mevzuatın yakından takip edilmesi ve sektörlerin bu alanda gerekli dönüşümleri gerçekleştirmeleri gerekiyor. Halen 2018’de faaliyete geçen Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, kamu alanında önemli roller üstlenirken, işletmeler de kendi dönüşüm süreçlerini planlamaya başladı. Türkiye’nin ikiz dönüşüm konusunda dünyada söz sahibi olabilmesi için bu alanda yenilikçi uygulamaları hayata geçirmesi gerekiyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı işbirliğiyle hazırlanan 2024 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na göre, 2024’te Türkiye’nin yeşil ve dijital dönüşümde 3800 patent başvurusu hedefi bulunuyor.
Türk Alman Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi Elif Nuroğlu’na göre Türkiye, kendini bir anda tam ortasında bulduğu bu dönüşüm konusunda yapılması gereken şeylerin bir kısmını hali hazırda yapıyor. “Farkındalık oluşturmak ve gelen dalganın nasıl bir şey olduğunu tüm sektörlere anlatmak lazım. İkiz dönüşüm konusunun eğitim müfredatına da eklenmesi gerekiyor. Stratejik planlamanın hem devlet seviyesinde hem de tüm sektörler için ayrı yapılması lazım. Terzi usulü bir planlama gerekiyor, çünkü her sektörün dijital olgunluk seviyesi ve karbon salınımı farklı” şeklinde konuşan Nuroğlu, her sektörün kendi gerçeklerine göre süreci tasarlaması gerektiğini belirtiyor.
İkiz dönüşüm sürecinde iyi planlama ile tüm kurumların üzerine düşeni yapması ve işbirliğine açık olması gerektiğinin önemine dikkat çeken Nuroğlu, bilginin erişebilir olmasının bu noktada önemli olduğunun da altını çiziyor. Tüm bunlarla beraber ikiz dönüşüm konusunda en önemli engelin finansman ihtiyacı olduğunu vurgulayan Nuroğlu, devletin ikiz dönüşümde en aktif olması gereken rolünün finansman olduğunu sözlerine ekliyor.
Dijitalleşme ve dijital ikizde avantajlıyız
Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Özen’e göre Türkiye sahip olduğu genç ve dinamik nüfus yapısı ve teknoloji firmalarının hızla artan performansları dikkate alındığında, ikiz dönüşümün önemli unsurlarından olan dijital ikiz teknolojisini birkaç yıl içinde alt sektörlere de yayabilecek durumda bulunuyor. “Ülkemizdeki firmaların neredeyse yüzde 90-95 arasının KOBİ kapsamında olduğu göz önüne alınırsa yerli firmaların bu alanda ilerlemesi stratejik önem taşıyor. Özellikle uluslararası rekabet açısından maliyet avantajı sağlayabilme fırsatı yanında uluslararası raporlama standartları açısından büyük verinin elde edilebilmesine imkân tanıması da son derece değerli. Elde edilen verilerin güvenilirliğinin tesis edilebiliyor olması aynı zamanda yabancı yatırımların yerel firmalara yatırım yaparken yaşayabilecekleri tereddütleri de ortadan kaldırabilecektir” şeklinde konuşan Özen, dijital ikiz teknolojilerinin dijitalleşme çağında ve toplamı sıfır olmayan küresel bir oyun sahasında oyuna girebilen her ülkenin kazanabileceği bir hedef olduğunun altını çiziyor.