Ekonomi yönetimine taze kan

HABER MASASI
Abone Ol

Küresel finansta önemli kararların alındığı bir dönemde Türkiye’de ekonomi bürokrasisinde kritik iki değişiklik yaşandı. İlk tepkilerin olumlu olduğu Merkez Bankası ve Borsa İstanbul’daki değişimde yeni yönetimlerin ajandası oldukça yoğun

Ekonomi yönetiminde Mayıs ayında iki önemli değişiklik yaşandı. Ekonomi aktörlerinin merakla beklediği Merkez Bankası Başkanı’nın yanı sıra Borsa İstanbul’da yönetim değişti.

Her iki değişiklik için gelen ilk tepki ve yorumlar oldukça olumlu. Özellikle bir süredir polemiklere neden olan Merkez Bankası Başkanı seçiminde tercihin içeriden birisi olması ve atamanın tam zamanında yapılması dikkatlerden kaçmadı. Bundan önceki iki başkanın atanmasında sürecin belli nedenlerle biraz uzaması bazı tartışmaları da beraberinde getirmişti.

Yeni Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, finans sektörünün parlak isimlerinden birisi. Genç yaşına karşın, katılım bankaları başta olmak üzere özel sektörde pek çok başarılı ulusal ve uluslararası projelere imza atmış. Başkan olarak ilk toplantısına katıldığı Para Politikası Kurulu’ndan çıkan faiz indirimine onun kararı demek için henüz erken. Bu nedenle toplantı sonrası yayınlanan tutanaklarda Merkez Bankası’nın mevcut politikasının izleri görülse de yeni yönetimle birlikte faiz indirimine daha fazla önem verileceği beklentisi ağır basıyor.

Gelişmiş ekonomilerin neredeyse tamamının eksi veya sıfıra çok yakın faiz politikası uyguladığı bir dönemde, tasarruf eksiği olan ve yatırımlarını yabancı kaynakla fonlayan Türkiye’de yüksek faiz politikasının maliyeti çok ağır. Faiz oranlarını regülasyon aracı olarak kullanan ABD bir yana bırakılırsa gelişmiş ekonomilerde merkez bankalarının politika faizleri yüzde 1’in altında. Hatta İsviçre ve Japonya eksi faiz oranına sahip.

Sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasi kriz de yaşayan Rusya ve Brezilya’nın yüzde 10’un üstündeki faizleri hariç, Türkiye ile aynı grupta kabul edilen ülkelerde de faizler de yüzde 5’in altında.

Uzun bir süredir FED’in kararlarını takip ederek pozisyon alan Merkez Bankası’nın bundan sonra hem siyasetin orta ve uzun vadeli planlarına hem de ekonominin ihtiyaçlarına uygun şekilde karar alacağı inancı daha şimdiden piyasalarda etkisini göstermiş durumda.

Kriz söyleminin karşılık bulmadığı Türkiye ekonomisinde TL’nin yeniden değerlenmeye başlaması ve bunun enflasyonun üzerinde yaratacağı pozitif etki Çetinkaya’nın yeni döneminde en büyük şansı olacak. Türkiye’nin en büyük ithalat girdisi olan enerji fiyatlarında beklenmeyen yükselişler olmadığı sürece düşecek faizlerin ekonomik büyümeyi tahminlerin üstüne atması işten bile değil…

Merkez Bankası’nın kısa bir süre içinde süreleri dolduğu için atanacak PPK üyelerinin de Çetinkaya ile uyumlu bir çalışma yapacak ve aynı hedefe odaklanacak isimlerden olması bekleniyor.

Merkez Bankası Başkanı atamasında olduğu gibi takvime bağlı bir değişiklik olmasa da Borsa İstanbul’daki kan değişikliği de ayrı bir heyecan yarattı diyebiliriz. Borsa İstanbul Yönetim Kurulu’na Hazine Müsteşarlığı’nın A grubu paylarını temsilen atanan Himmet Karadağ ve Osman Saraç ilk toplantının ardından Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlük görevlerini de üstlendi.

Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya gibi genç ve parlak bir bürokrat olan Himmet Karadağ’ın Maliye kökenli olması ve Sermaye Piyasası Kurulu’ndaki tecrübesi Borsa İstanbul için önemli bir avantaj. Borsa İstanbul’un, 2023 hedefleri ve İstanbul’un küresel bir finans merkezi olması projesinde kritik bir önemi var.

Türkiye sermaye piyasaları, son yıllarda önemli başarılar elde etmiş olmasına rağmen, bölgesel bir güç olmanın üstüne çıkan Türkiye ve ekonomisi göz önüne alındığında daha alacağı yol var. Örneğin gelişmiş ekonomilerde milli gelire oranı yüzde 95 olan borsanın piyasa değeri bizde hala yüzde 30’un altında. Büyümesini dış kaynakla fonlayan Türkiye’de tasarrufların artırılması açısından sermaye piyasalarının önemi çok büyük. Borsa İstanbul’un çok önem verdiği halka arz projesi, ekonomi yönetiminin sık sık vurguladığı tasarrufların yetersizliği açısından çok önemli. Borsa İstanbul’un yeni yönetiminin belki de gündemindeki en önemli madde bu. Halka arz edilen şirket sayısının artması, sadece fon ihtiyacı olan ekonominin geneli açısından değil, sermayenin tabana yayılıp gelir eşitsizliği üzerinde pozitif etki yaratacak olması açısından da önemli.

Borsa İstanbul’un yeni yönetiminin yol haritasının önemli ayaklarından biri de bu piyasada İslami enstrümanların sayısını çoğaltmak ve derinlik yaratmak olacak. Katılım bankacılığının önemli bir ivme yakaladığı Türkiye’de İslami sermaye piyasası araçları sadece Türkiye ya da bu bölge için değil küresel anlamda bir İstanbul’u bir finansal cazibe noktasına çevirebilir. Bu madde, İstanbul’u 10 yıl içinde dünyanın en önemli 10 finans merkezinden birisi haline getirmeyi hedefleyen projeye ciddi katkı sağlayacak potansiyele sahip.

Uzun bir Maliye ve ekonomi bürokrasisi deneyimi olan yeni başkanın önündeki projelerden birisi de Borsa İstanbul’un halka arzı. Birkaç defa ertelenen 423 milyon TL sermayeli Borsa İstanbul’un yaklaşık yüzde 40’ının halka arzının en geç 2016 sonuna doğru veya en geç 2017 başında gerçekleşmesi bekleniyor.