Dünyayı kurtarabilecek adam
Yirmi yılı aşkın süredir kuzey kutup bölgesinde araştırmalar yürüten Rus bilim insanı Sergey Zimov, kendi çabaları ile işlettiği kuzeydoğu bilim istasyonunda iklim değişikliği etkilerinin artık geri dönülmez boyutlara ulaştığını kanıtladı. Rusya’nın en çok atıf yapılan bilim insanı olan Zimov, mamut dönemini yeniden canlandırdığı araştırmaları ile büyük ilgi çekiyor. Zimov’un tüm bu çalışmalarının nihai amacı ise, erimekte olan buzullardaki durumun tersine çevrilmesi…
Dünya siyaset sahnesinde küresel ısınma konusunda tartışmalar yapıladursun, bilim adamları bu durumun artık geri döndürülemez seviyeye geldiğini her fırsatta dile getiriyor. Bu isimlerden biri olan Sergei Zimov ise ilk kez üniversite öğrencisi iken gelen geldiği Arktika bölgesindeki Çerski’de 1977’de Kuzeydoğu Bilim İstasyonu’nu kurdu. Aynı bölgede Pleistosen Parkı Projesini de başlatan Zimov, 1991’de saygın Wolf Vishniac Ödülü’ne layık görüldü. Halen oğlu ile birlikte istasyonu ve projeyi yöneten Zimov, bölgedeki erime sonucu ortaya çıkan karbon salınımının küresel ısınmayı arttıracak özellikler gösterdiğini belirtiyor.
Kuzey Kutbu ve Arktika’nın donmuş toprakları, tarih boyunca devasa karbondioksit biriktiren bölgeler ve bu bölgelerdeki buzulların erimesi yeryüzünü çok daha büyük bir tehlike ile baş başa bırakıyor.
Zimov’un çalışmalarının gösterdiği gibi, Arktika’da permafrost (buzlu toprak) yavaş yavaş erimiyor. Jeolojik bir dille ifade edersek erime neredeyse bir gecede gerçekleşiyor. Bu erime ile beraber açığa çıkan büyük miktarda tarih öncesi kalıntılar ise, atmosfere fazladan karbon salınmasına yol açıyor. Kısacası buradaki erime iklim değişikliğini diğer bölgelerden çok daha fazla etkileyen bir özelliğe sahip.
ABD’nin yayınladığı son iklim raporlarına göre Kuzey Kutbu’ndaki sıcaklıklar dünyanın geri kalanının iki katından daha fazla artış gösteriyor. Kuzey Kutbu’ndaki son altı yıl, kayıtlar 1900’de başladığından beri bölgedeki en sıcak altı yılın yaşandığını gösteriyor. Rus jeofizikçi ise donmuş toprağın erimesi durumunda iklime tehdit oluşturmaya yetecek kadar sera gazı içerdiği konusunda uyarılarına devam ediyor.
Bu uyarılar uzun süre ciddiye alınmazken, geçtiğimiz yıl bölgedeki erimeden kaynaklı toprağın çökmesi ve üzerinde bulunan petrol tankerinden sızıntıların oluşması, aslında sorunun tam da Zimov’un belirttiği kadar ciddi olduğunu gösteriyor. Bilim adamları, donmuş toprakta dünyanın geri kalan tüm petrol, doğal gaz ve kömüründen daha fazla sera gazı olduğunu tahmin ediyor. Erime ile ne kadarının serbest bırakılabileceği konusunda ise bir fikir birliği yok.
Hedef mamut dönemini canlandırmak
Uzun süredir küresel ısınmayı önlemek için araştırmalar yapan Sergei Zimov’un Pleistosen Parkı Projesi ise özünde Buz Devri sırasında dünyanın büyük bölümünü kaplayan Mamut Bozkır ekosistemini canlandırmayı amaçlıyor. Teorik olarak bu çalışmalar permafrostun erimesinin önlenmesi ve iklim değişikliği ile ilişkili sorunlardan birini ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Sergey Zimov, insanın ana yırtıcı olduğu zaman, mamut ve diğer büyük otçulları neslini tüketecek seviyede avladığını iddia ediyor. Ormanların, otlakların yerini alması Sibirya’yı ısınan bir iklime karşı savunmasız hale getirdi. Çünkü ağaçlar çimlerden daha fazla ısıyı hapseder. 40 derecenin altındaki kış sıcaklıkları, yalıtkan karı ezecek hayvan sürüleri yoksa, donmuş toprakları donduramaz. Zimovlar ise toprağı Buz Devri görünümüne döndürmenin, ısınan bir dünyada bile donmuş toprakları soğutacağına inanıyor.
Sergei Zimov ve oğlu Nikita Zimov, büyük otçul ve yırtıcı hayvanlar ile yeniden bölgede nüfus oluşturulmasının zengin otlak ekosistemlerini geri yükleyebileceği hipotezini test ediyor. Buz Devri sonunda yaban hayatının yok olmasında iklim değişikliğinden ziyade aşırı avlanmanın sorumlu olduğunu iddia eden Zimovlar, şu anda ekosistemde beklenen değişikliklerin iklimsel etkilerini araştırıyor.
Parktaki otoburlar tarafından karın ortadan kaldırılması ile donmuş toprakların yalıtımının azalabileceğini iddia eden Zimov, bunun fauna üzerindeki etkilerini araştırıyor. Bu uzun araştırmaların ise tek bir nihai amacı var, erimekte olan buzullardaki durumun tersine çevrilmesi…
Eleştiriler de var
Adını eski bir jeolojik çağdan alan Pleistosen Parkı Projesi oldukça ilginç ayrıntıları ile zorlu bir proje durumunda. Nesli 4 bin yıl önce tükenen mamutları taklit etmek için, 144km²’lik alanda bir tank kullanılıyor. Tank görev aldığı süre boyunca ağaçları yok ederken, çimlerin büyümesini sağlıyor. Parkta atlar ve ren geyikleri yanı sıra uzun süredir bölgede yaşamayan koyunlar, inekler, bizonlar ve öküzler de rol alıyor. Her hayvan istediği yerde dolaşırken üreyebiliyor ve yiyecek arıyor. Hayvanların donmuş toprak üzerindeki davranışları ise zemini sıkıştırarak onu donmuş halde tutarken, Zimovların hipotezi için önemli veriler sağlıyor.
Sergei Zimov projelerinin çok uzun vadeli olduğunu belirtirken, arazinin devlet tarafından tahsis edildiğini, gelirlerinin ise araştırma istasyonunu ziyaret eden bilim adamlarından elde edildiğini belirtiyor. Bunların yanı sıra Zimovlar park projesi ile bölgede yaşamaya uygun olmayan hayvanları uzak yerlerden bölgeye getirmeleri ile eleştirilirken, iklim bilimi açısından da hipotezi eleştirilere konu oluyor.
Permafrostun uzun vadeli sıcaklık kayıtlarından yoksun olduğunu ve Zimovların çalışmalarının nispeten küçük bir alanla sınırlı olduğunu söyleyen bilim adamlarına rağmen, Zimovların çalışmasının ilk sonuçlarını olumlu bulan çalışmalar da var.
Hamburg Üniversitesi’ndeki çalışmalara göre kalın kar örtüsü, altındaki toprağı ısıtarak yalıtım sağlıyor. Büyük hayvan sürülerinin bölgeye getirilmesi ise, tundranın çoğunda bulunan ve kalıcı olarak donmuş topraktan oluşan, karbon açısından zengin bir tabaka olan permafrostun korunmasına yardımcı olabilir.
Hamburg Üniversitesi araştırma ekibinin başında bulunan Toprak bilimci Christian Beer, büyük hayvan sürülerinin donmuş toprak sıcaklıklarını önemli ölçüde daha düşük tutacak şekilde karı sıkıştırabildiğini gösterdiğini ve sürülerin bulunduğu alanda karın derinliğinin çevreye göre yüzde 50 oranda daha düşük ve 3,5 derece daha soğuk olduğunu belirtiyor.
Tüm bunlarla beraber ekosisteme büyük yabani hayvan sürülerinin yeniden kazandırılmasının etkisi konusunda büyük belirsizlikler de var. Örneğin hipotezin yerel bitki örtüsü üzerindeki etkileri önemli bir soru işareti olarak duruyor. Çalışmalar sonucu vahşi hayvanların yeniden ortaya çıkıp çıkmayacağı da belirsiz. Sonuç olarak Zimovların öncü olduğu araştırma, şu an için alışılmadık bir hipotezi geliştirmede bir tür ilk adım olarak değerlendiriliyor.