Doların tahtını kim sallayacak
Son dönemde ABD'nin borç seviyelerinde yaşanan artış ve artan jeopolitik risklere ilişkin endişeler, doların tahtını sallamaya başladı. Dünyanın bir numaralı rezerv para birimi olma statüsünden uzaklaşmaya başlayan doların payı, son 10 yılda yüzde 70 seviyelerinden yüzde 59’a kadar geriledi. Çok kutuplu hale gelen dünyanın devam eden zorlukları nedeniyle 80 yıllık rezerv para hâkimiyetinin akıbeti ise merak konusu…
Doların rezerv para hakimiyetinin temelleri 80 yıl öncesine, Bretton Woods anlaşmasına dayanıyor. İngiliz sterlininden aldığı tahtı, bozulan parasal sistemi ve ticaret akışını düzenlemek üzerine devralan dolar, 1971 yılında bir takım zorluklar yaşasa da petro-dolar sistemi ile yeniden rezerv para gücünü korumaya devam ediyor.
Ancak son zamanlarda, ABD’nin sahibi olduğu para ve finans mimarisini artık bir jeoekonomik silah olarak kullandığı düşünülüyor. Bu silah karşısında tüm ekonomilerde oluşan tedirginlik nedeniyle birçok ülke kendi önlemini almak için harekete geçiyor. Hal böyle olunca ABD dolarının küresel rezerv niteliği de zayıflıyor.
Dış ticarette ABD dolarının kullanımı üzerinde çok dikkat çeken bir etki henüz görülmemiş olsa da toplam rezervler içinde doların payı son 10 yılda yüzde 70 seviyelerinden yüzde 59’a kadar geriledi. Prof. Dr. Yusuf Dinç’e göre de yüzde 50’nin altına düştüğünde yeni bir dünyaya uyanmış olacağız. Birçok kişi ağır ağır gelişen bir başlangıç olacağından bunu hissetmeyecek, fakat dengelerin değişeceği bir iklimin oluşacağı da kesin.
Bu küresel tedirginlik karşısında tedbiri ilk olarak alanlar ise silahın ucu kendine dönük olan ülkeler oluyor. Başlangıcı 2008’de yaşanan küresel mali krizine kadar dayanan dolarsızlaşma eğilimi, 24 Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna savaşının ardından hız kazandı. Rusya, finansal sistemdeki varlıklarına el konulup bu sistemden dışlanınca, kendi tedbirlerini alma yoluna gitti ve SWIFT sisteminden de çıkarılan Rusya, kendine yeni alternatifler aramaya başladı.
- Öyle ki, 2023 yılında Rusya ve Çin arasında yapılan anlaşmaların yüzde 95’i ruble ve Çin yuanı ile yapıldı ve bu yıl içindeki rakam da yüzde 90’lara kadar ulaştı.
Döviz rezervlerinde doların payı 11 puan geriledi
IMF verilerine göre, döviz rezervlerinde doların payı 1999'dan 2021 sonuna kadar 11 puan geriledi. Aralarında Çin, Japonya, Brezilya, İsviçre, Hong Kong, Singapur, Kore, Norveç, İsrail ve Endonezya’nın olduğu bir dizi ülke de 2022’de ABD hazinesinden yaklaşık 400 milyar dolar çekti. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin ise uluslararası ticarette yuanın payını yükseltip, yurt dışı yatırımlarını artırarak, yeni uluslararası ticaret ortaklıkları kurarak geliştirdiği Sınır Ötesi Bankalararası Ödeme Sistemi (CIPS) sayesinde yuanın küresel konumunu güçlendirmeye çalışıyor.
Yine IMF verilerine göre, ABD dolarının son yirmi yılda azalan rolü, euro, Japon yeni ve İngiliz sterlini’nin paylarındaki artışla eşleşmiyor. Avustralya doları, Kanada doları, Çin yuanı, Güney Kore wonu, Singapur doları ve Kuzey ülkelerinin para birimleri de dâhil olmak üzere geleneksel olmayan rezerv para birimlerinin paylarındaki artışla eşleşiyor. Bu geleneksel olmayan rezerv para birimleri ise çeşitlendirme ve nispeten cazip getiriler sağladıkları ve yeni dijital finansal teknolojilerin gelişmesiyle birlikte satın alınması, satılması ve elde tutulması giderek daha kolay hale geldiği için rezerv yöneticileri için cazip bir fırsat olarak değerlendiriliyor.
Bir paranın dünya parası olması için; ait olduğu ekonominin verimlilik, özellikle emek düzeyinin yüksek olması gerekir
diyen Prof. Dr. Mehmet Şişman’a göre büyük bir sorun teşkil eden ABD, Avrupa’yı ikna edip dünya sistemini çekip çevirmek isteyebilir. Buna engel olacak bir karşı hegemonya ise henüz oluşmadı ve yakın zamanda da oluşacak gibi değil…
BRICS’den dedolarizasyon adımı
Bu engellerin en önemlilerin başında ise BRICS parası geliyor. BRICS ülkeleri tarafından aralarındaki ticarette kullanılmak üzere, yeni bir para birimi oluşturma fikri, uzun zamandır gündemde olan konuların başında. Doların hâkimiyetini sona erdirme niyeti ile ortak bir para birimi oluşturma fikri ilk olarak Rusya ve Brezilya tarafından geliyor. Ancak yeni para sistemi, ekonomileri birbirlerinden çok farklı özelliklerde olan BRICS ülkeleri için ilk aşamada pek mümkün gözükmüyor. Ayrıca dünya sistemi içinde BRICS ülkeleri arasında hukuk, adalet, eşitsizlik, yolsuzluk ve insan hakları ihlalleri de çok fazla gözlemleniyor.
Şişman ise ekolojik sorunlara duyarlılığı düşük bir grup olan BRICS ülkelerinin, kendi aralarındaki ticareti yönetirken hangi dış ticaret stratejisini izleyeceklerinin merak konusu olduğuna değiniyor. Özellikle Çin'deki emek verimliliği, hukuk, adalet, eşitsizlik gibi temel kriterler olmadan da yeni bir sistemin yeterli olmadığını savunuyor ve ekliyor; “İran, BAE, Etopya, Suudi Arabistan ve Mısır, yine saydığım kriterlere göre sınıfta kalırlar. İnsani gelişme endeksinde ve Gini katsayılarında bahsi geçen ülkelerin yeri de iyi değil.”
- Ancak, petro-dolar sisteminin sonuna gelindiğini gösteren gelişmeler, BRICS gibi mekanizmaların yerli parayı teşviki, yavaş da olsa doların payını git gide azaltsa da uluslararası ticaret anlamında doların payı hala çok yüksek.
Dinç’e göre, bu süreçte ABD’nin dünya üzerinde beslediği ve kaşıdığı jeopolitik gerilimler de bir taraftan önemli bir rol oynayacak. ABD dünyaya demokrasi değil, barış götüren taraf olmadıkça yahut olamadıkça en çok kendi dolar hegemonyasına zarar verecek...
Dünya yeni bir savaşa hazır mı?
Bu durumda ABD’nin mevcut tutumunun tam tersini sergilemesi bekleniyor. Yani bugün ne yapıyorsa tam tersini yapması… Dinç, “Dünyada bir rezerv son ülke bugünkü ABD olabilir. Para adalet için vardır. Bugün kimse ABD’den adalet beklemiyorsa rezerv para ile ABD yan yana gelemeyecek iki farklı olgu. Küresel rezerve kimse sahip olamaz ama herkes sahip olabilir. Daha da önemlisi küresel rezerv enflasyonist mi olacak, deflasyonist mi? Bu da kapitalizmin sorgulanmasını gerektirir. Eğer deflasyonist bir paradan (sınırlı üretilebilen) bahsedecekse kapitalizmin sona erdiğini kabul etmemiz gerekir. Böyle olursa merkez bankaları da kapanır. Bugünkü ABD, ne adil olacak ne de kapitalizmden vazgeçecektir. O yüzden bu gidişi durduramaz. Ama dolar için sonunda kaybedeceği bir savaşa girebilir, dünyayı bir savaşa sokabilir” diyor.
Ancak mevzu, yeni bir küresel rezervin kabulü değil, bugünkü teknoloji sayesinde küresel bir rezerv olmadan da işlerin yürüyebilecek olması olarak görülüyor. Günümüz dünyasının fıtratının küresel bir rezervi kabul etmeye uygun olduğu ve hatta bin yıllardır altının fıtratı gereği olan rolünü başarıyla oynadığı da bir gerçek. Dinç’e göre, dolayısıyla doların sistemden çekilmesi herhangi bir sorunu teşkil etmiyor. Ancak yeni bir düzenin oturmasında çok ciddi yol haritalarına da ihtiyaç var. Dinç, “Küresel ekonomik yönetişim için gerekli olan şey, hiçbir ülkeye ait olmayan adil ve demokratik bir para biriminin varlığı. Bu mümkün değilse altın, para tartışmalarında kendisine hep yer bulacak ve dijitalleşme altını en azından kayıt dışı alanda yeniden para yapabilecek” diyor.
Ayrıca, geçmişte uygulanan finansal yaptırımların merkez bankalarını rezerv portföylerini dondurulup yeniden dağıtılma riski taşıyan para birimlerinden, ülkede depolanabilen ve dolayısıyla yaptırım riskinden uzak olan altına doğru hafifçe kaymaya başladığı da bilinen bir gerçek olarak kabul ediliyor.
Sorgulama olmadan değişim olmaz!
Doların rezerv para hakimiyetinin azalması halinde, uluslararası finans sisteminden dolara doğru bir etki bekleniyor. Önce uluslararası finans sisteminde yeni uygulamaların ortaya çıkması ve ardından da doların hakim olduğu rezervlerdeki azalmanın ticareti de azaltması düşünülüyor.
Dinç’e göre, bu durum ancak adil ve demokratik sistemler gelişirse mümkün olabilir. Dinç, “Bugün dünya küresel siyasal yönetişimde BM’nin rolü sorgulanır hale geldi. Aynısını IMF, Dünya Bankası gibi kurumlar ve ödeme sistemleri için de yapmaya başladıktan sonra bir hareket olması beklenir. Yani küresel ekonomik yönetişim sorgulanmaya başladığında bir değişim beklemek daha doğru olur ki bu sorgulamalar henüz başladı” diyor.
Paranın fiziki varlığı kripto para ile sona mı eriyor?
ABD eski Başkanı Donald Trump ise Kasım ayında gerçekleşecek seçim propagandaları dâhilinde ekonomilerini dolarsızlaştırmaya çalışan ülkeler için yaptırım mekanizmaları üzerinde çalıştığını ve ABD’yi gezegenin kripto başkenti ve dünyanın Bitcoin süper gücü yapmayı planladıklarını ifade etti.
Dinç’e göre, Trump’ın seçim propagandasında Bitcoin’i Amerikanlaştırma anlamına gelen söylemi aslında rezervin merkezinde sürdürülemeyecek bir sistemi dayattıklarının farkında olduklarına işaret olarak görülebilir ve alternatifler hakkında bir fikir de verebilir.
Dinç, “Kripto para teknolojileri paranın fiziki varlığının sonuna geldiğimizi gösterdi. Birçok ekonomi dijital parasını hazırladı yahut hazırlıyor. Ekonomiler dijital paraya geçerken yeterli irade gösterebilirlerse dolar by-pass edilebilir. Fakat dijital paraya geçişin altına yeniden para hüviyeti kazandırabileceği ihtimali de göz ardı edilemez” diyor.