Çok önemli notlarla çok önemli bir döneme başlangıç
Global piyasalarda 2020-2022 arasında yaşanan pandemi ve savaş süreci sonrasında enflasyon ve resesyon arasında sıkışarak birçok önemli başlığın yer aldığı ciddi bir ajandayla yeni yıla giriyoruz. Bu süreç sadece 2023 için değil en az birkaç sene için ciddi farkındalık ve proaktif analizlerle sürece hazırlıklı olmayı gerektiren bir dönem olacak.
Piyasaları artık sadece Fed, ECB, BOJ gibi majör merkez bankalarının süreci nasıl yöneteceği ve global ölçekte hükümetlerin sorunlara karşı nasıl tavır alacağı ile değil, görülen-görülmeyen birçok risk ve fırsat başlığı ile takip etmek gerekiyor.
Bu süreçte sadece makro-mikro ya da haber analizleri değil, aslolan fiyattır diyerek takip ettiğimiz majör grafiklerin fiyatlama refleksleri ile de takip edeceğiz. Zaten ikinci bölümde grafik analizleri ile fiyat gelişimlerini ve arkasındaki dinamikleri paylaşmaya gayret ediyoruz. Bundan sonrada gerektikçe yeni grafiklerle bu süreci yakından izlemeye devam edeceğiz.
Tam burada yeni döneme dair bazı riskleri de hatırlatmak gerekiyor. Çin’in devamlı artan vakalara bağlı ilerleyen pandemi süreci ve Çin ekonomisine dair gelişmeler en az ABD ve Avrupa Bölgesi ekonomik verileri kadar önemli ve ilk çeyreğin en yakından takip edilen başlığı olacaktır. Bu arada son dönemde Japonya’dan gelen önemli bir gelişme var piyasalar ilk refleksten sonra bu kararı anlamaya ve hazmetmeye çalışıyor. Aslında çok ciddi bir adım değil gibi görünebilir. 10 yıllıklarda 25 Bp’lık marj açılımı. Ama yıllar sonra ilk defa Japonya’dan yendeki gelişmelere bağlı olarak (ki bu süreçle ilgili aylardır uyarıcı taraftayız) örtülü bir sıkılaşma sinyali vermiş oldu. Bu karar neden bir sinyal niteliği taşıyor ve neden önemli dersek? Başka bir dinamiği de anlatmak gerekiyor..
Japonya dünyanın en büyük kreditör ülkelerinden biri.. Yaklaşık 3 trilyon dolar civarında bir sermaye ile dünya piyasalarını (tahvil-hisse vs.) fonlayan ana kreditör ülkelerden biri.. Ve yılardır genişlemeci tarafta kalan Japonya’nın bu tavrı yatırımcıları dünyanın geri kalanında getiri arayışlarına konsantre etmişti. Japon ev hanımları üzerinden bizde de anlatılan bu Carry Trade süreci bundan böyle sorgulanmaya açık hale gelebilir kaygısını piyasa gibi bizlerde ajandamıza not ediyoruz. Bu, bu günden yarına olmayacaktır ama bir yeni dönemin yani küresel ölçekte para ve borç bulmanın daha zor olabileceği bir dönemin başlangıcını temsil etmektedir.
Pratiğe baktığımızda Japonya Merkez Bankası (BOJ) Başkanı Kuroda, getiri bandında daha fazla bir genişlemeye gerek olmadığını, bu hamlenin bir faiz artışı anlamına gelmediğini söyledi. Ama BOJ’un 10 yıllık getiri tavanına bugüne kadar kararlı şekilde sadık kalması, dolaylı olarak dünya çapında borçlanma maliyetlerini düşük tutmaya yardımcı olan bir çıpa görevi gördüğünü biliyoruz.
Zaten gayri resmi kanallardan 60- 80 trilyon dolar arası bir riskin bulunduğunu ve bunu legal haline getirmenin zaman gerektirdiğini piyasa öğrendi. Şimdi adım adım faizler hala yükselirken ve uzun bir süre de yüksek kalacağı anlaşılırken, Japonya’nın yen lehine aldığı bu kararın piyasalarda uzun vade yansımaları oldukça önemli olacaktır diye düşünüyoruz. Gözümüz artık çok daha fazla Japonya ve yenin sürecinde de olmaya devam edecek.
Bütün risklerin sonuçları çok çeşitli olacak. Borçlu ülkeler sınanırken.. Borçlanma kabiliyetleri çok daha önemli hale gelecek. Tahvil piyasası ‘devlet-özel’ çok daha mercek altında olacak. Resmi ve gayri resmi büyüyen borcun ödenebilirliği sorgulanırken, yeni borçlanma imkanları ve bu şartlar değişmedikçe ve hele resesyon yaklaşırken çok daha zorlu bir dönemi bize gösterecek.
Nitekim şirketler 2022’de son 10 yılın en düşük borçlanmasını gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Bu düşüşün dalgalı piyasalar dolayısıyla yüksek risk notuna sahip şirketlerin piyasaya çıkamamasından kaynaklandığı belirtiliyor.
Bazı firmalar bu seviyede volatiliteye alışkın olmadığından, 2023’te de özel sektör borçlanma piyasasının hareketlenmesi çok beklenmiyor. Bu da yoğun finansman ihtiyacı olan şirketler için zorlu bir dönem olacağı anlamına geliyor. Küresel merkez bankalarının faiz artırımları ve kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimleri kaynaklı maliyet artışları da borçlanma piyasasını zorlayan diğer faktörler olarak öne çıkacağa benziyor.
Özetle 2023 ve sonrasında işler adım adım düzelene kadar çok kontrollü ve nakdin uzun bir süre kral olacağı bir döneme doğru ilerliyoruz. Merkez bankaları finansal sistemin kırılmaması için yine de likidite operasyonlarını düzenlemeye devam edecek olsa da, her devletin, her şirketin hikâyesi iyi olmadıkça çok şanslı olamayabileceği bir döneme giriyoruz. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Bu konunun yakından takipçisi olacağız. Tünelin ucunda gerçek ışığı görene kadar çok temkinli ilerlemekte büyük fayda görüyoruz.
Çok önemli bir yılı ve iki yıllık bir süreci bitiriyoruz. Artık bilançoların ve maliyetlerin netleşme süreci başlıyor. Enflasyon ile mücadele devam ederken, savaş sürerken ve birçok diğer risklere bağlı majör başlıklar varken, bunca riskin arasında piyasalara molalar dışında yukarda belirttiğimiz gibi kalıcı pozitif hale getirecek haber başlıkları sıralı şekilde gelmedikçe ekstra temkinli ilerlemek gerekiyor.
Her zaman olduğu gibi oluşacak haber ve veri akışlarının kısa-orta vade adına piyasalardaki etkilerini grafik-analiz bölümünde daha detaylı anlatmaya ve analiz etmeye çalıştık.
Grafikler ve yazının devamı Z Raporu 44. Sayısında