Büyüyerek enflasyonu düşürme dönemi
2025-2027 Orta Vadeli Program (OVP), Türkiye’nin ekonomik istikrarını sağlamak ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek amacıyla kapsamlı reformlar içeriyor. Enflasyonu tek haneli rakamlara düşürme, cari açığı azaltma ve istihdamı artırma hedefleri doğrultusunda şekillendirilen program, aynı zamanda dijital dönüşüm ve yeşil ekonomiye geçişi de stratejik öncelikler arasında belirliyor. OVP’nin hedefleri arasında mali disiplinin sağlanması, kamu harcamalarının verimli kullanılması ve yerli üretim ile enerji bağımsızlığının güçlendirilmesi de yer alıyor.
Türkiye’nin 2025-2027 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programı (OVP), ekonomik istikrarı sağlama ve sürdürülebilir büyümeyi destekleme hedefiyle açıklandı. Program, enflasyonu tek haneli seviyelere indirme, cari açığı azaltma, istihdamı artırma ve toplumsal refahı güçlendirmeyi destekleyen bir dizi makroekonomik ve yapısal reformu içeriyor. Aynı zamanda, dijital dönüşüm ve yeşil ekonomi de programın stratejik öncelikleri arasında yer alıyor.
OVP’de 2024 yıl sonu için enflasyon beklentisi yüzde 41,5 olarak revize edilirken, 2027 yılına kadar tek haneli (yüzde 7) seviyelere indirilmesi hedefleniyor. Enflasyonla mücadelede, para ve maliye politikalarının sıkı bir şekilde uygulanacağı, özellikle gıda ve enerji fiyatlarının dengelenmesinin enflasyonla mücadelede kilit rol oynayacağı belirtiliyor.
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Zehir, 2025-2027 yıllarını kapsayan OVP’yi değerlendirirken, önceki programlara göre daha gelişmiş ve gerçekçi bir yapıya sahip olduğunu ifade etti. Zehir, ekonomik gelişmeler doğrultusunda enflasyon tahminlerinin revize edilmesini ciddi bir sapma olarak değerlendirerek, 2025 yılı için de benzer bir revizyonun yapılabileceğini vurguladı.
Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Mangır ise OVP’nin yüksek enflasyona karşı kapsamlı bir ekonomik yol haritası sunduğunu vurguladı. Mangır,
Bu program, ekonomik otoritelerin ortak aklıyla oluşturulmuş bir yaklaşımla, Türkiye’yi daha nesnel ve teknik bir alana çekmeyi hedefliyor
dedi. Mangır, Türkiye Merkez Bankası’nın sıkı para politikasının da bu sürecin önemli bir parçası olduğunu vurguladı.
Yüksek teknoloji ve ihracatla büyüme hedefi
OVP, Türkiye’nin büyüme hedeflerini 2025 yılı için yüzde 4, 2026 için yüzde 4,5 ve 2027 için yüzde 5 olarak belirledi. Bu büyümenin, yüksek teknolojiye dayalı üretim ve ihracat odaklı sanayi ile desteklemesini amaçlıyor. İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer Şener, büyüme oranlarının revize edilmesine rağmen Türkiye ekonomisinin büyümeye devam ettiğini belirterek, “2024 yılı için dünya genelinde büyüme beklentisi yüzde 3,2 iken Türkiye’nin hedefi yüzde 4 olarak belirlendi. Bu, Türkiye’nin dünya ortalamasının üzerinde büyüme hedeflediğini gösteriyor” dedi
Zehir, büyüme hedeflerinin revize edilmesini doğru bir adım olarak değerlendirirken, “Seçim ekonomisi uygulanmadan, mali disipline bağlı kalan bir yönetimle karşı karşıyayız. Bu programla Türkiye genelinde bir verim ekonomisi uygulaması hedefleniyor. Zaruri harcamalar dışında kesintiler yapılmış ve kamu ile özel sektör tasarrufa yönelmiş durumda” diye ekledi.
Zehir ayrıca, sıkı para politikasının devam edeceğinin sinyalinin verildiğini belirtti, ancak enflasyonla mücadelede asgari ücretli, emekli ve çalışan kesimlerin yaşam standartlarını iyileştirme noktasında hedeflerin sınırlı kaldığını ifade etti. “Bu kesimlerin kayıplarını karşılamak için belirlenen hedefler yetersiz kalacaktır” diyen Zehir, büyüme hedeflerinde yapılan düşüşlerin işsizlik oranlarına nasıl yansıyacağı konusunda belirsizlik olduğunu da vurguladı.
Cari açığın anahtarı: Yenilenebilir enerji ve yerli üretim
Cari açığın kademeli olarak azaltılmasını hedefleyen OVP, 2027 yılına kadar cari açığın yüzde 2,5 seviyesine çekilmesini planlıyor. Bu hedef doğrultusunda, enerji ithalatına olan bağımlılığı azaltmak amacıyla yenilenebilir enerji yatırımlarının artırılması ve yerli üretimin desteklenmesi öncelikli adımlar arasında yer alıyor. Bu sayede, enerji ithalatını azaltarak cari açık üzerinde baskı oluşturan faktörlerin hafifletilmesi ve Türkiye’nin enerji bağımsızlığının güçlendirilmesi hedefleniyor.
Şener, Türkiye’nin cari açık konusunda büyük bir başarı sağladığını belirterek, “Bu yılki cari açık, geçen yılki OVP hedeflerinin çok altında gerçekleşti. Bu, ciddi bir başarıdır” dedi. Zehir ise programın genel anlamda başarıya ulaşma potansiyeline sahip olduğunu ifade etti.
OVP ile 2,3 milyon yeni iş hedefi
OVP, Türkiye'nin iş gücü piyasasında yapısal reformlarla kadınların ve gençlerin istihdama katılımını artırmayı hedefleyen, verimliliği artırmaya odaklı bir yol haritası sunuyor. Program, Türkiye’deki işsizlik oranını 2027 yılına kadar yüzde 9 seviyelerine çekmeyi amaçlıyor. Bugün yüzde 9,2 olan işsizlik oranı, yüksek enflasyon ve ekonomik zorluklar nedeniyle tam anlamıyla hissedilmese de, genç işsizlik oranı yüzde 17 gibi kritik bir seviyede bulunuyor. Program kapsamında, her yıl 758 bin yeni istihdam yaratılması ve özellikle kadınlar ile gençlerin iş gücüne katılımının teşvik edilmesi hedefleniyor. Bu doğrultuda, dijital dönüşüm ve sanayide teknoloji odaklı iş gücü talebinin de işsizlik oranının düşürülmesinde önemli bir rol oynaması bekleniyor.
Zehir, iç talebin daralmasının büyümeye katkısının sınırlı olacağını belirterek, genç işsizliğin yüzde 17’yi geçtiği bu dönemde kapsamlı bir çözüm önerisinin yer almamasını eleştirdi. Mali piyasalara yönelik olarak ise, Borsa İstanbul’u güçlendirecek doğrudan bir adımın atılmamasını eksik bulduğunu ifade etti.
“Mali disiplin enflasyonla mücadelede önemli bir faktör”
OVP’nin temel önceliklerinden biri olan mali disiplin, kamu harcamalarının verimli kullanılması ve bütçe açığının GSYH’ye oranının 2027 yılına kadar yüzde 2,5 seviyesine indirilmesini hedefliyor. Bu doğrultuda, vergi tabanının genişletilmesi ve kamu maliyesinde yapılacak reformlar da uzun vadeli ekonomik istikrarı sağlamak için kritik öneme sahip.
Mangır, OVP’nin bütçe açığını kontrol altına alma hedefinin önemli olduğunu vurgularken, kamu tasarrufunun sadece devlet sektörüyle sınırlı kalmaması, özel sektörün de tasarruf süreçlerine dahil edilmesi gerektiğini belirtti. Mangır, mali disiplinin enflasyonla mücadelede önemli bir faktör olduğunu ifade ederek, bu sürecin kamu ve özel sektör arasında dengeli bir şekilde yürütülmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin geleceğine yön veren iki kilit alan
OVP, Türkiye ekonomisini küresel belirsizliklere karşı güçlendirmek ve sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşmak amacıyla geniş kapsamlı yapısal reformlar içeriyor. Dijital dönüşümden yeşil ekonomiye, kamu maliyesinden iş gücü piyasasına kadar birçok alanda yapılacak reformlarla, Türkiye’nin rekabet gücü artırılarak ekonominin sağlam temeller üzerine inşa edilmesi hedefleniyor.
Dijital ve yeşil dönüşüm, Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme ve rekabetçi ekonomi hedeflerinin merkezinde yer alıyor. Sanayide dijitalleşme ve çevre dostu enerji yatırımları, ülkenin ekonomik kalkınma yolculuğunda stratejik önem taşıyor. OVP, bu iki kritik alanla birlikte Türkiye'nin ekonomik istikrarını artırmayı ve uzun vadeli sürdürülebilir kalkınmayı sağlamayı hedefliyor.