Arz şokları küresel enflasyonu tetikliyor

HABER MASASI
Abone Ol

Covid-19 salgınında 2 yılı geride bıraktık. Başlangıçta salgının Asya bölgesi ile sınırlı kalacağı beklenirken, tüm dünyayı etkisi altına alması yeni problemleri de beraberinde getirdi. Avrupa’da salgının 4. dalgası başladı. Yüksek aşılama oranına rağmen birçok ülkede yeni tedbirler alınmaya başlandı. Salgının gelişmiş ülkelerde etkisini devam etmesini konunun uzmanları virüsü mutasyona uğraması olarak açıklıyor.

Doç. Dr. Kadir Tuna.

Aşılı olanlar salgına yakalansa dahi karantina sürelerinin uygulanması ekonomik faaliyetlerde aksamaya devam etmesine neden oluyor. Salgın dönemine baktığımızda birçok işletme kısıtlamalar nedeniyle faaliyetleri ya sürdürmedi yada düşük kapasite ile çalışmak zorunda kaldı. Salgın döneminde belirli aralıklarda her ne kadar kısıtlamalar kaldırılsa da üretim tarafındaki aksamalar büyük problem olmaya devam ediyor. Tam olarak soruna teşhis koymamız gerekirse arz ve talep tarafında muazzam bir dengesizlik söz konusu. Belirsizliğin halen devam ediyor olması tüketicinin ve üreticinin satınalma ve üretim planlaması negatif etkiliyor. Yakın dönem küresel ekonomi böylesine uzun süreli devam eden krizle karşılamamıştı. Sonuç olarak kıymetli metaller, petrol ve gıda fiyatları dünyada hızlı yükselmeye devam ediyor. Başta ABD ve Almanya olmak üzere birçok ülkede uzun yıllardır görülmeyen enflasyon ile karşı karşıya. Böyle bir tablonun, tüketiciler ve üreticiler için ortaya çıkardığı büyük riskler var. Konu sadece salgınla sınırlı da değil. Örneğin birçok ülkede otomotiv sektöründe elektrikli araçlara hızlı dönüşümün yaşanıyor olması çip krizine neden oldu. Başta otomotiv olmak üzere birçok tüketici elektroniği sektöründe çip krizi yaşanıyor.

Arz tarafından devam eden dalgalanma karşın tüketicilerin ertelenmiş talebin etkisi mal ve hizmet fiyatlarının hızla yükselmesine neden oluyor. Salgın döneminde konut satın almayı erteleyenlerin artan konut talebi başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede konut fiyatlarının hızla artmasına neden olmaktadır. Talep tarafındaki tetikleyici başka bir unsur da tüketicilerin enflasyon beklentilerinin yükselmesidir. Enflasyonun artacağına yönelik beklenti satın alma talebini ertelemek yerine satın almayı hızlandırır. Artan talebe, arz kısa vadede cevap verememesi dolayısıyla arz talep dengesizliği ve enflasyonun yükselişin devam etmesini kaçınılmaz hale getirir.

Çözüm

Esas soru bu sorun ne zaman çözülür? En azından salgın öncesi koşullara dönülme imkânı var mı? Gelişmiş ülkelerde yüksek aşılama oranına rağmen gelişmekte olan ülkelerde aşılama oranın düşük seyri sorunun çözümünde en büyük engel.

Gelişmiş ülkelerde yüksek aşılama oranına rağmen virüsün mutasyona uğraması ve aşılı olanlar için risk olmaya devam ediyor olması başka bir sorun. Dolayısıyla salgının tam olarak kontrol altına alınana kadar mevcut riskin devam edeceğini söyleyebiliriz. Konuya ilişkin bazı eksik değerlendirmeler var. Örneğin dünyada tüketici güveni düşmesine rağmen satın alma talebinin kuvvetli olması tezat bir durum oluşturduğu söyleniyor. Oysaki değerlendirme eksik noktalar var. Tüketici güvenindeki zayıflamaya rağmen konut, otomotiv talebinin hala kuvvetli olmasının en önemli sebebi tasarruflarını gelecekte enflasyona karşı koruyabilmektir. Sadece konut ve otomotiv piyasasında satış rakamlarına bakarak tüketici güvenindeki değişimi yorumlamak hatalı olacaktır.

Önemli olan üretimin talep ile uyumlu seyrini sağlayacak adımların atılmasıdır. Yukarıda bahsetmediğimiz ama önemli bir konuda dünyada gıda fiyatlarındaki artış hızıdır. Başta buğday olmak üzere temel tüketim ürünlerindeki artış nihai tüketim ürünlerine yansımaya devam ediyor. Eksik kapasite ile çalışan ve birim maliyetleri artan işletmelerin maliyetlerini yansıtmak zorunda kalması gıda ürünleri hızla artmasına neden oluyor. Enerji, kira, hijyen giderlerindeki artışlarda fiyatlamada önemli katkıları olmaktadır. Sonuç olarak önümüzdeki yıllarda devam edecek küresel enflasyon riskine karşı hazırlıklı olmalıyız.