Altyapı harcamaları

HABER MASASI
Abone Ol

2007/8 krizinden sonra Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere bir çok ülkede genişleyici maliye programları uygulamaya kondu.

Yani, halkın ve şirketlerin harcamalarını azaltacakları beklentisiyle devlet harcamalarını artırarak toplam talebi yükseltmeye çalıştı. Bu Keynezyen fikre göre, hanehalkı ve şirketler harcamalarını şiddetli ölçüde azalttıkları zaman toplam satışlar düşüyor. Bu da şirketleri zorlayarak işten adam çıkartmak zorunda bırakıyor; yükselen işsizlik talebi daha da düşürerek kısır döngüyü hızlandırıyor. Bu mantıkla, 2009 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde Obama Hükümeti 787 milyar dolarlık bir harcama paketini yürürlüğe koydu.

Paketin 507 milyar dolarlık kısmı harcama, 282 milyar dolarlık kısmı ise vergi kesintilerinden oluşuyordu. Harcamaların yüzde 37’si altyapı alanındaydı. Çin ise 8.000 kilometrelik yeni hızlı tren demiryolu yatırımları dahil olmak üzere altyapıya dayalı bir harcama paketini başlattı. Sonuçta, diğer faktörlerin de etkisiyle Çin’de büyüme oranları krizin ilk yıllarında yüksek seyretti. Avrupa Birliği ülkeleri ve Japonya da yine kriz sonrasında genişleyici maliye politikaları ortaya koydular ancak bunlarda alt yapı harcamaları yer almadı; ya da çok az yer aldı. Ancak altyapı harcamaları sadece ekonomiyi canlandırmayı hedefleyen maliye politikalarının konusu değil. Altyapı yatırımları büyük ölçüde devletler tarafından yapılıyor ve amacı ilerideki on yıllarda ekonomi genelinde verimlilikleri artırarak büyüme oranlarını yükseltmek.

En basit örnek; bir tarım havzası eğer ulaştırma ağlarıyla pazara bağlantılandırılmamışsa çiftçiler tarım üretimi gerçekleştirmiyorlar ve böylece ülkenin toprak ve emek kaynakları değerlendirilmemiş oluyor. Yapılan çalışmalar altyapı yatırımlarının ekonomiye bu çerçevede önemli faydalar getirdiğini gösteriyor. Bu konuda ilk ve en önemli akademik araştırmaları yapan Aschauer, altyapı stoğu ile üretkenlik arasında oldukça göze çarpan esneklikler olduğunu söylüyor. Aschauer’e göre, kamu tarafından inşa edilen altyapı stoğunu yüzde bir oranında artıran yatırım ekonomi genelindeki toplam faktör verimliğini ve dolayısıyla gayrisafi yurtiçi hasılayı yüzde 0,39 oranında artırıyor. Ulaştırma, su, kanalizasyon gibi temel altyapı yatırımlarında ise esneklik bu rakam yüzde 0,24 olarak belirlenmiş.

Sonraki çalışmalarda Aschauer’inkilerden daha düşük esneklikler hesaplandı. Şu anda genel bir kural olarak yüzde kabul gören esneklikler 0,15 seviyesinde. Daha düşükleri de hesaplanmış olsa da bu esneklikler esasında altyapı harcamalarının oldukça önemli bir ekonomik etkiye sahip olduğunu gösteriyor. Bir ülkedeki altyapı stoğunun ülkenin GSYH’sına denk olduğunu varsayarsanız, bir liralık altyapı harcamasının GSYH’yı kalıcı olarak 15 kuruş büyüttüğü sonucuna ulaşırsınız; yıllara sari olduğu için oldukça önemli bir katkı. Tersinden de gidebiliriz; eğer mevcut altyapı stoğunuzu kaybederseniz (örneğin yeterli bakım onarım yatırımlarını yapmayarak) GSYH’nız büyümeyi bırakın küçülecektir. Altyapısı eskimiş bir ülkeye yerli olsun yabancı olsun hangi yatırımcı yatırım yapar? Avrupa Birliği’nde senede ortalama 500 milyar avro civarında brüt enerji ve ulaştırma yatırımı yapılıyor. Bunun bir kısmı eski sermaye stoğunun bakım, onarım ve yenilenmesine harcanıyor.

Önümüzdeki 15 yıllık dönemde, Avrupa Birliği’nde iç pazarın daha iyi bütünleşmesi için sadece ulaştırma alanında en az 1,5 trilyon avroluk yatırım ihtiyacı gerektiği hesaplanıyor. Ülkemizde de altyapı ihtiyacı artan nüfus ve üretim hacmi sebebiyle giderek artıyor. Dahası, daha hızlı büyümek ve kişi başına geliri artırmak istiyorsak ihtiyaçları önceliklendirme doğru alanlarda altyapı harcamalarını artırmalıyız. İyi haber o ki, yapılan akademik çalışmalar, altyapı harcamalarını yaptıkça ekonominin de büyüyeceğini, dolayısıyla vergi gelirlerinin de artacağını gösteriyor.