Adalet döngüsü ve iktisat

PROF. DR. MURAT YÜLEK
Abone Ol

Mayıs ayında İnsan Yayınları’nın misafiri olarak Amerika Birleşik Devletleri’nden Türkiye’ye gelerek bir konuşma yapan Prof. Dr. Seyyid Hüseyin Nasr’a Ostim Teknik Üniversitesi Onur Ödülü tevcih edildi. Onur ödülünün üst kısmında, Kınalızade’nin Adalet Döngüsü görseli yer alıyordu.

Nasr’a verilen ödülde neden böyle bir görsel yer aldı? Çünkü adalet ve iktisat (ve iktisadi kalkınma) arasındaki girift ilişkiyi en iyi özetleyen, Kınalızade’nin “Adalet Döngüsü” kavramı olsa gerek. Bu girift ilişkinin, bugün bazı Anglosakson üniversitelerinde çalışılan “hukuk ve ekonomi” (law and economics) kavramından çok daha köktenci ve kapsamlı olduğuna şüphe yoktur.

Önce Kınalızade’yi hatırlayalım. Kınalızade, 16. yüzyılda, Osmanlı İmparatorluğu’nun yükseliş döneminde yaşamış ve Anadolu (Eyaleti) Kazaskerliği (Adalet Bakanlığı) yapmış bir hukukçu ve idareciydi. Aralarında, o dönemde dünyanın en önemli yükseköğretim kurumları arasında sayılan Fatih Medresesi de bulunan İstanbul’daki medreselerde tahsil görüp müderrislik ve muidlik (öğretim üyesi yardımcısı/asistan) de yapmıştı. Yani Kınalızade, bugünkü deyimiyle hem akademi hem de bürokraside bulunmuş bir alimdi. Baş eseri Ahlâk-ı Alâî idi. Yani, 18. yüzyılda batıda klasik iktisadın temelini atan ahlak hocası/ profesörü olan Adam Smith, Kınalızade’nin meslektaşı sayılabilirdi.

İslam Ansiklopedisinde Kınalızade’nin çok yönlü bilimsel ve edebi kişiliği şöyle özetleniyor: “Kaynaklarda Ali Efendi’nin hemen her mevzuda mâlûmat sahibi, bilhassa tefsir, fıkıh, felsefe, riyâziyyât, belâgat ve inşâdda önde olduğu belirtilmektedir. Kâtib Çelebi onun hakkında, “Gerçekleri araştırıp bulan ulu Türk âlimi, dünyaya bir gelenlerdendir” ifadesini kullanmaktadır (Mîzânü’l-hak, s. 19). Ayrıca fazilet sahibi, güzel ahlâklı, kâmil bir insan olduğu kaydedilmektedir. Üç dilde şiir söylemesi onun Arapça ve Farsça’ya olan vukufunu gösterir. Şiirleri sanatkârane bulunduğu kadar ifadesi serbest, lafızları da son derece sağlam ve yerindedir. Öte yandan Ali Efendi şair Emrî’nin etkisiyle muammaya merak sarmış, bu türün edebiyatımıza girmesini ve yayılmasını sağlamıştır.” Gelelim Adalet Döngüsüne; Kınalızade adaletdevlet- yönetim-hukuk-askeri güç-ekonomi döngüsünü şöyle ifade etmiş:

  1. Adldir mucib-i salâh-ı cihan: Dünyanın kurtuluşunu adâlet sağlar.
  2. Cihan bir bağdır dîvarı devlet: Dünya bir bahçedir. Devlet ise onun duvarıdır.
  3. Devletin nâzımı şeriattır: Devletin düzenini ise hukuk sağlar.
  4. Şeriate olamaz hiç hâris illa mülk: Hukuku yönetim/siyasi kurumlar korur.
  5. Mülk zabt eylemez illa leşker: Yönetimi askeri güç/ordu korur.
  6. Leşkeri cem edemez illa mal: Askeri güç/ordu ekonomik güç ile toplanabilir.
  7. Malı cem eyleyen raiyettir: Ekonomik güç ise ancak halk tarafından oluşturulur.
  8. Raiyeti kul eder padişah-ı âleme adl: Halkı devlet yönetimine itaat ettiren güç ise adâlettir.

‘Adalet Döngüsü’ kavramı toplum düzeninin halkla-devlet arasındaki kural ve ilişkilere, hukuk ve ekonominin köprülük yaptığı bir nevi toplumsal sözleşmeyi ifade ediyor. Bu döngü, Farabi’nin erdemli toplum olarak resmettiği toplumda, adaletten başlayarak (“adalet mülkün (yani fiziki ve sosyal evrenin) temelidir”) yine adalette tamamlanıyor. Yani, Adalet Döngüsü, İbn Haldun’un kurduğu bütüncül sosyal bilimleri (İlm-i Umran= sosyoloji+ iktisat+ tarih + sosyal psikoloji +…) kapsayan geniş kapsamlı bir bakış açısına dayanan bir kavramdır.

Bununla birlikte, Adâlet Döngüsü kavramıyla dünya ekonomi ve siyaset tarihi hakkında, ülkenizin ve dünyanın geleceği hakkında güç ve uzun ömürlülüğe dayalı daha basit birçok çözümleme de yapabilirsiniz. Hemen akla gelen bazı temalar: Osmanlı kadar geriye gitmeyelim; dünyanın en zengin ekonomik kaynaklarına sahipken ve bir ara dünyanın en büyük askeri gücünü oluşturmuşken, Sovyetler Birliği neden yıkıldı? Ya da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiliz İmparatorluğu neden görkemli bir şekilde, yıldırım hızıyla çöktü? Ya da Amerika Birleşik Devletleri bugün hala neden ekonomik olarak güçlü? Bu gücünü daha ne kadar sürdürebilir? Ya Çin?

Adalet Döngüsü kavramı kullanılarak, yüzyıllar sonra Adam Smith’in de fark ettiği hukukekonomi ilişkisi ve kamu mallarının (savunma, eğitim) önemi gibi sosyal bilimlerin “yatay kesen” konularına da ne gibi yeni yorumlar yapabilir acaba?