ABD ve Çin’in teknoloji savaşı

KADRİYE N. TUNÇSİPER
Abone Ol

Bu yaz ABD-Çin ve Tayvan arasında Pasifik’te ortaya çıkan krizde sular durulmuş gibi görünse de teknoloji savaşları son sürat devam ediyor. Teknolojide küresel tedarik zincirine sahip olmak için ülkeler yeni yatırımlarını hayata geçirirken; tedarik zincirindeki mücadele yakın geleceğin en önemli stratejik konularından biri olacak.

Küreselleşme ekonomileri birbirine bağımlı hale getirdikçe, ürünleri tek bir yerde üretme zorunluluğu ortadan kalktı. Her ülkenin uzmanı olduğu konuda ürettiği ara mallardan yararlanan ekonomiler, katma değeri yüksek üretimleri ile pazarda hâkimiyetlerini pekiştiriyor.

Günümüzde küresel ticaretin yüzde 75’ini ara mallar oluşturuyor. Dünya çapında bilinen markalar, üretimlerini tek bir merkezden değil, temel yeteneği ile öne çıkan ülkelerden temin ettikleri ara mallar ile gerçekleştiriyor. Bu ara mallar içerisinde yüksek teknolojili ürünlerin tedarik zinciri ise uzun bir süredir ülkelerin teknoloji savaşlarına sahne oluyor. İlk kez 2007’de Apple, Çin'de Iphone üretimine başlarken, ülke teknolojik gelişmişliğinden çok ucuz işçilikle tanınıyordu. O dönemde Çinli firmalar, Almanya, Japonya ve ABD’den ithal edilen dâhili bileşenlerin neredeyse hiçbirini üretemezken, günümüzde bu tablo tamamıyla değişti.

Rekabet uzun süredir var

Yarı İletken Endüstrisi Birliği’ne göre ABD yarı iletken üretimi için 200 milyar dolar kaynak ayırsa da Çin ve Tayvan’da üretilen çipler hala çok daha ucuz.

Dünyanın önde gelen ekonomileri arasında teknolojik liderlik için rekabet son 10 yıllık süreçte doruk noktasına ulaştı. Küresel tedarik zincirini yeniden yapılandıran bu süreçte yarı iletkenler de teknolojinin odak noktasında olması ile önem kazanıyor.

Yarı iletkenler iletken ve yalıtkan işlevi gören, elektronik ve bilgi teknolojileri endüstrileri için öncelikli madde durumunda. Yarı iletkenler, arabalar, bilgisayarlar, tabletler ve mobil cihazlarda kullanılan çiplerin üretiminde kullanılırken, geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkan çip krizi ülkeleri bu alanda yeni yatırımlar yapmaya zorladı.

Günümüzde yarı iletkenler ve çipleri yalnızca bilgisayarlar ve akıllı telefonlar için değil, aynı zamanda arabalar, kritik altyapılar ve hatta elektrikli ev aletleri için de hayati girdiler haline geldi. Küresel ekonomi giderek daha fazla dijitalleşirken, çiplere de giderek daha fazla bağımlı durumda ve yarı iletkenler ‘yeni petrol’ olarak da adlandırılıyor.

Yarı iletken tedarik zincirini oluşturan şirketler, ABD'den Çin’e, Güney Kore’ye, Tayvan’a ve Almanya'ya kadar tüm dünyaya yayılmış durumda. Aynı zamanda bitmiş bir çip, nihai ürün entegrasyonu sırasında 25 bin milden fazla yol kat edebiliyor.

Yarı iletken değer zincirinde ülkelerin işbirliğiyle süreç ilerlerken, çiplerin nihai son tüketimine gelindiğinde Tayvan’ın eli oldukça güçlü. Temel yeteneğini çipler üzerine kuran ülkenin GSYİH’si içerisinde sektörün ağırlığı yüzde 15 seviyesinde. Tayvan dünyadaki yarı iletkenlerin yüzde 60’tan fazlasını ve en gelişmişlerinin yüzde 90’ından fazlasını üretirken, bu üretimin çok büyük kısmı TSMC tarafından karşılanıyor. Yarı iletken endüstrisi, Tayvan'ın "silikon kalkanı" olarak adlandırılırken, çipler ABD ve Çin bölünmesinin sembolü haline geldi. Geçtiğimiz ay sonunda TSMC’nin ABD’de açtığı çip fabrikası açılış töreninde Joe Biden, Apple'dan Tim Cook ve TSMC kurucusu Morris Chang’ın yer alması, Çin’e bir gözdağı olarak değerlendirildi.

Çin'in hedefi teknolojik özerklik

İlk kez 2007’de Apple, Çin'de Iphone üretimine başlarken, ülke teknolojik gelişmişliğinden çok ucuz işçilikle tanınıyordu.

ABD, Ar-Ge faaliyetlerinin de desteği ile uzun yıllardır dünyanın teknoloji lideri olmayı sürdürse de Çin yönetimi, ABD'yi geçmek için devlet desteğine on milyarlarca dolar yatırım yaptı.

Teknolojide tedarik zinciri hâkimiyeti için ABD ve Çin arasındaki mücadele, öncelikle Çin’in katma değer ve endüstriyel kapasitesini artırmak amacıyla hazırladığı Made in China 2025 stratejisi ile ortaya çıktı. Çin’i dünyanın fabrikası konumundan çıkararak, teknoloji yoğun bir ekonomi haline getirmeyi amaçlayan bu strateji ABD tarafından tehdit olarak algılandığı için Trump yönetiminin Huawei’ye yönelik tedbirleri ile teknoloji savaşları daha görünür hale geldi.

Çin için teknolojik özerklik, her şeyden önce, ülkenin şu anda en büyük küresel tüketici olduğu yarı iletken üretiminde kendi kendine yeterlilik anlamına geliyor. Çin’in aynı zamanda en büyük paya sahip ithalat ürünü olan yarı iletkenlerde, 2025 yılına kadar yüzde 70 oranında kendine yetebilmeyi amaçlıyor. Şu an bu hedeften oldukça uzak olsalar da ABD için Çin teknoloji liderliğindeki en büyük rakip olarak görülmeye devam ediyor. 2021'de Kongre'ye sunduğu bir raporda, teknoloji uzmanları ve araştırmacılardan oluşan bir ABD komisyonu, Çin'in kendi çiplerini geliştirmekte geride kalsa da Pekin'in yarı iletken hamlesinin ciddiye alınması gerektiğini açıkça belirtti.

Raporda, "İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez, Amerika'nın ekonomik ve askeri gücünün bel kemiği olan teknolojik üstünlüğü tehdit altında" denilirken, Çin’in önümüzdeki 10 yılda yapay zekâda dünya lideri olarak ABD'yi geride bırakacak güce ve yeteneğe sahip olduğu vurgulandı.

Yarı iletken değer zincirinin coğrafi dağılımı (ülkelere göre pazar payı)

İhracat kısıtlama silahı devrede

Teknoloji tedarikinde Çin’in ilerlemesini durdurmak isteyen ABD özellikle yarı iletkenlerin üretimine yönelik yatırımlarını artırıyor. Yarı İletken Endüstrisi Birliği’ne göre ABD yarı iletken üretimi için 200 milyar dolar kaynak ayırsa da Çin ve Tayvan’da üretilen çipler hala çok daha ucuz.

Geçtiğimiz yıl sonunda ABD’nin çiplere yönelik ihracat kısıtlamaları uygulamaya başlaması ardından, bu yıl içerisinde, dünya çapında bilgisayar çipi ekipmanlarının yüzde 90’ını karşılayan Japonya ve Hollanda çip yapım sürecinde kullanılan 20’den fazla ekipmanın ihracatını sınırladı. Tayvan ise ABD’nin kısıtlamalara katılan bir diğer ülke oldu.

ABD ve müttefiklerinin yarı iletken endüstrisinde geri kalmamak için yaptığı hamleler karşısında Çin de belirli stratejilere başvuruyor. ABD Hazine Bakanı Yellen’in Pekin gezisi sırasında Çin Ticaret Bakanlığı, bilgisayar çipleri, fiber optikler, güneş pilleri ve diğer teknolojik cihazların yapımında kullanılan iki element olan galyum ve germanyum için yeni bir ihracat lisans sistemi duyururken, yerli şirketlerin Amerikan şirketi Micron'dan çip satın almasını da yasakladı. Tedbirler, Biden yönetiminin Çin'e gelişmiş mikroçip satışına ilişkin kendi kısıtlamalarını genişletmeye hazırlandığı sırada geldi.

ABD’nin Çin’e yönelik ihracat kısıtlamalarının ardında, kızıl devin yapay zekâ teknolojisinde dünyaya liderlik etmesinin önlenmesi yatıyor. Özellikle Çin’in yapay zekâyı askeri teknolojide kullanmak istemesi ABD’nin ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit olarak görülüyor. ABD'nin müttefiklerini özellikle Tayvan, Hollanda ve Japonya'nın ABD’ye benzer ihracat kontrol düzenlemelerini benimsemesi ise şimdilik Çin’i dizginlemiş görünüyor.

Bataryalarda hâkimiyet Çin'de

Çin, elektrikli araç pillerinin temel bileşenleri olan mineraller, metaller, katotlar ve anotlar üzerinde de kontrole sahip.

Teknolojik devrim ile stratejik ürünlerden biri haline gelen lityum pillerde, Çin’in hâkimiyeti ise oldukça belirgin. Yaklaşık 900 gigawatt saatlik üretim kapasitesi veya küresel kapasitenin yüzde 77'sini elinde bulunduran Çin’e karşı ABD, gelecek 10 yıl içerisinde kapasitesini 10 kat artırma kararı aldı. Ancak bu durumda bile yakın gelecekte lityum pillerde Çin’in durdurulması mümkün görünmüyor. Çin’in batarya hâkimiyeti, aynı zamanda ülkenin elektrikli araç pazarında söz sahibi olmasının itici güçlerinden biri durumunda. Çin ayrıca elektrikli araç pillerinin temel bileşenleri olan mineraller, metaller, katotlar ve anotlar üzerinde de kontrole sahip.

Çin'in başarısı, elektrikli araç pillerine geçişi erken fark etmesine ve uzun vadeli stratejik planlamasına bağlanırken, diğer ülkelerle ortaklık kurulması, tedarik zincirlerini güvence altına alması ve dünya çapındaki projelere yatırım yapması da bu konuda belirleyici oldu. Elektrikli araç pazarında söz sahibi olmak isteyen Çin’e karşı Biden yönetimi, bu araçları teşvik etmek için için vergi indirimi getirdi.

Ülkelere göre lityum batarya üretim kapasitesi (GWh)