2023’te Türkiye’nin ilk manganez zenginleştirme tesisini kuracağız

HABER MASASI
Abone Ol

Türkiye’nin üretiminde yüksek teknolojinin payı arttıkça stratejik madenlere olan ihtiyacı da giderek artıyor.

Bu madenlerden biri de manganez. Ağırlıklı olarak demir-çelik sanayisinde kullanılan manganez üretiminin yüzde 10’luk kısmı da kimya ve pil sanayisinde kullanılıyor. Ancak Türkiye’nin sanayisinde yaşanan dönüşüm beraberinde manganeze olan ihtiyacı da artıyor. Özel sektör de bu alanda oluşan ihtiyacı karşılamak için kolları sıvadı. Türkiye’nin en büyük kömür madeni işletmecilerinden olan Akçelik Madencilik, manganez alanında üretimini artırdı. Geçtiğimiz aylarda ilk ihracatını da gerçekleştiren şirket 2023’te Türkiye’nin ilk manganez zenginleştirme tesisini kurmaya hazırlanıyor.

Akçelik Madencilik olarak hangi alanlarda üretim yapıyorsunuz?

71 yıldır madencilik sektöründeyiz ve ağırlıklı olarak kömür üretimi yapıyoruz. Üretimimizin yüzde 80’ini kömür ve kömürle beraber çıkartabileceğimiz endüstriyel yan hammaddeler oluşturuyor. Aynı zamanda kum ve manganez ocaklarımız da var. Şu anda aktif olarak çalıştığımız 10 ocağın 8'i kömür işletmesi ve 2'si manganez işletmesidir. Kömür işletmelerinde ise Türkiye’nin özel sektördeki en büyük işletmesi ve devletten sonraki en büyük kömür üreticisiyiz. Bu yıl itibarıyla da manganez cevherini üretmeye ve ihraç etmeye de başladık. Şu anda manganezi yarı zenginleştirilmiş olarak satıyoruz, ama 2023’te kuracağımız tesisle bunu tam zenginleştirilmiş hale getireceğiz. Böylelikle Türkiye’nin tek manganez zenginleştirme tesisini kuracağız. Ar-Ge çalışmaları başlayan tesisimiz ise Çerkezköy-Çorlu lokasyonları arasında olacak. 2024 yılının ilk ayında da kapasitemizi lityum iyon pillerin hammaddesini üretmeye yönlendireceğiz. Bu Türkiye için çok önemli bir adım. Çünkü üretim artışıyla dışa bağımlılığın önü kesilecek.

Manganez alanında yaptığınız çalışmalar ne seviyede şu anda?

Dünya Manganez Üretim Payları(2017)

Bugün itibari ile, ayda yaklaşık 15- 20 bin ton üretim gerçekleştiriyoruz. Şu an sondaj çalışmalarımız devam ederken, zenginleştirme sonrası yaklaşık 4,8 milyar dolar değerinde 3 milyon ton manganez keşfedildi. Rakamlar ise daha sondajın yarısının yapılmış halini yansıtıyor. Bu ay itibarıyla da yaklaşık 5-6 bin ton miktarında ilk ihracatımızı gerçekleştirmiş olacağız. 2023’ün haziran ayına kadar 72 bin tonluk bir satış anlaşmamız var. Manganez ihracatımızı Çin, Gürcistan, Hindistan ve İran’a yapıyoruz. Kullanım alanları olarak baktığımızda ise manganezin metal sanayide kullanıldığını söyleyebiliriz. Manganez, demirden çelik üretebilmek için kullanılan ham maddelerden biri. Aynı zamanda pil-batarya sanayisinde, lityum-iyon ve alkali pillerin üretiminde katot malzemesi olarak kullanılan önemli bir elementtir. Doğal manganez dioksit; standart kuru pillerin üretiminde kullanılırken, yüksek performanslı bataryaların (cep telefonu, tablet bilgisayar, kamera vb.) yapımında konsantre manganez dioksit kullanılır. Askeri amaçla kullanılan bazı bataryalarda ise manganez klorür kullanımı mevcuttur. Günümüzde otomotiv sektöründe özellikle Avrupa ve Amerika’daki elektrikli otomobil üreten fabrikalarda, yüksek performanslı şarj edilebilir lityum-iyon batarya (nikel-kobaltmanganez- NCM) yapımında Mn kullanılmaktadır. Dünyada her geçen gün artan elektrikli otomobil üretimi, manganez cevherine olan talebi daha da artıracaktır. Akçelik Madencilik olarak biz de, o katotun yani lityum iyon pilin ham maddesini üretiyoruz olacağız anlamına geliyor

Manganez üretme çalışmalarınız Türkiye ekonomisine nasıl bir katkı verecek?

Ağırlıklı olarak demir-çelik sanayisinde kullanılan manganez üretiminin yüzde 10’luk kısmı da kimya ve pil sanayisinde kullanılıyor.

Manganezden örnek verecek olur isek, İMİB verilerine göre, Türkiye 5,3 milyon dolar ihracat ve 231,4 milyon dolar ithalat (226.1 milyon dolar) ile net ferro-silika-mangan ithalatçısıdır. Türkiye toplamda 223,9 milyon dolar’lık mangan cevheri, mangan ve ferro-silika-mangan ithal etmektedir. Manganez gibi diğer madenlerimizin de, hammadde olarak değil zenginleştirilerek değerlendirilmesi, hem ülke olarak yurtdışına bağımlılığı azaltacaktır hemde stratejik ürünler üretmemize olanak sağlayacaktır.

Dünya Ihracatındaki Pay(2017)

  • Bununla birlikte, Madencilik sektörü olarak cari açıkla en önemli mücadeleyi veren sektörüz. Çünkü bizim ürettiğimiz her şey yüzde yüz yerli.

Buna ek olarak, bu ülkenin topraklarının altından çıkan değerleri, mermerleri, kromları, kömürleri, manganezleri zenginleştirip sattığımız için ülkenin cari açık ile mücadelesine büyük katkı veriyoruz. Yapılan araştırmalara göre, cari açığa otomotiv sektöründen fazla bir katkımız var. Çünkü girdi maliyetlerimizin yüzde 70’ini yerli kaynaklar oluşturuyor. Doğal olarak rezervlerin daha etkin kullanılması için madenciliğe yapılabilecek destekler arttırılmalı ve Ar-Ge teşvikleri verilmeli. Biz kaya parçasının içindeki manganezi, yani yüzde 34’ü dışarı çekip saflaştırdığımız zaman, normalde tonu 160 dolara satılan ürün, zenginleştirilerek 2 bin dolar oluyor. Sonra biz bunu bir zenginleştirmeye daha tabii tutuyoruz ve o zaman tonu 12 bin dolara çıkıyor. Kısacası katma değer kazandırılacak şey, verilecek desteklerle bu ürünleri zenginleştirerek satmak olmalı. Bunun için ise ilk olarak sermaye lazım ve bu sermaye özel madencilik kredileriyle olabilir.

Manganez Cevheri Ve Zenginleştirilmis Manganez Cevheri Ticaret Değerleri. Kaynak: TÜİK

Katma değer oluşturmak akaryakıt destekleriyle mümkün kılınabilir. Bu şu demek, özellikle açık işletme madenciliği çalışmalarında daha derine inilecek, yani aynı maliyet miktarıyla çok daha büyük rezervler gün yüzüne çıkabilecek. Sonucunda ise inşaatta kullanılan betonun fiyatı, demir çeliğin fiyatı ve cam seramik sektöründe kullanılan her şeyin fiyatı düşecek. Çünkü biz işin musluğuyuz. Bizim maliyetlerimizin düşmesi demek, her şeyin maliyetinin düşmesi demek. Örneğin akaryakıtta verilecek bir destek, bizim maliyetlerimize yaklaşık olarak yüzde 25 indirim sağlar. Bu da ton başına yaklaşık 300 TL bir indirim demek. Yani giydiğiniz Türk üretimi olan bir tişörtü, yaklaşık yüzde 20 daha ucuza alacaksınız demek. Bu da kömür kullanan tüm fabrikaların maliyetinin yüzde 25-30 düşmesi anlamına geliyor.

Günümüzde kritik bir maden haline gelen kömürde Türkiye’nin potansiyeli nedir? Pandemi ve sonrasında Rusya-Ukrayna savaşıyla başlayan dünyadaki enerji krizinde kömür ihtiyacında hangi gelişmeler yaşanıyor?

Türkiye linyit kömürü alanında çok zengin bir ülke fakat taş kömürü alanında maalesef istediğimiz kadar değil, çünkü çalışabildiğimiz havza sayısı çok az. Fakat linyit kömürü olarak Avrupa’nın sayılı ülkelerinden biriyiz.

Bu yüzden linyit kömürde hem kendimize yeteriz hem de ihracat gerçekleştiririz. 2011-13 döneminde ise Türkiye’den yurtdışına linyit kömürü ihracatı gerçekleştiren ilk firmayız ve bu ihracatı Yunanistan’a gerçekleştirdik. Küresel anlamda kömürün arz sıkıntıları ise savaştan çok daha önce başlamıştı. 2020 yılında Hollanda’daki TFF’ de yani doğal gaz fiyatlarını belirleyen yapıda, gaz fiyatları yüzde 400 arttı ve sorun o zaman başladı. 2020’nin sonlarına doğru Çin kendi emtialarında kritik stok seviyelerine ulaştı. Yani rezervleri bitmek üzereydi, bu yüzden bir anda kapılarını açtı ve Rusya’daki madenlerin büyük bir kısmını 12 ay boyunca kendine bağladı. Şu anda ise dünyada yıllık 8 milyar tonluk bir kömür pazarı var ve bunun 5 milyar tonu Çin’e ait, 2,5-3 milyar tonunu ise kendi üretiyor. Yani Çin hem en büyük kömür alıcısı hem de en büyük kömür üreticisi olup kalan ihtiyacını Rusya, Avustralya ve Hindistan gibi diğer madenci ülkelerden tedarik ediyor. Tabi Çin Kovid-19 döneminde kapılarını kapattığı için stokları azaldı. Yeniden kapılarını açması ile birlikte azalan stoklarını arttırmak için bütün emtia stoklarını kendine bağlaması ile birlikte emtia fiyatlarında durdurulamaz bir yükseliş gerçekleşti. Avrupa çok geç kaldı ve ilk harekete geçen İngiltere oldu.

İngiltere Rusya ile aylık 1 milyon tonluk kömür anlaşması yaptı. Kömürün bittiğini farkeden Avrupa, Çin ve İngiltere’nin önümüzdeki 2 yıl boyunca tüm kömürü kendilerine bağladığını anladı. Çünkü Almanya, Fransa ve Avrupa’nın geri kalanının da anlaşmaları bitmek üzereydi. Ardından şubat ayında Rusya-Ukrayna savaşı çıktı ama zaten savaş çıkana kadar kömür fiyatları 60 dolarlardan 180-190 dolarlara çıkmıştı. Yani kömür fiyatlarını artıran savaş değildi. Öncesinde doğal gaz fiyatlarının artması ve Çin’in Rusya’daki tüm kömürleri almış olmasıydı.

Bu durumdan Türkiye nasıl etkilendi? Kömürün arzında bir sıkıntı yaşar mıyız?

  • Rusya’nın gaz akışını kesmesiyle, Avrupa kömüre yöneldi ve piyasada kömür sıkıntısı başladı. Şu anda bize kömür talebi açısından daha çok Avrupa’dan teklif gelirken, Avrupa ve Makedonya resmi teklif bile yaptı.

Türkiye’nin sanayisinde yaşanan dönüşüm beraberinde manganeze olan ihtiyacı da artıyor.

Ama zaten elimizdeki tüm ürünü sattığımız için ihaleye girmedik. Öncelikli olarak aslında her zaman ihracatı düşünürüz ama içinde bulunduğumuz süreçte iç pazarı beslememiz gerekiyordu, bu yüzden dış pazara girmedik. Zaten iç pazardan yerli kömüre inanılmaz bir talep var. Bu yüzden iç pazarımızla anlaşmaları artırıyoruz. Böylelikle ham kömür üretim kapasitemizi bu yıl 850 bin tondan 1,7 milyon tona çıkardık. Artan kapasitemizle satışların yüzde 90’ı sanayi sektörüne giderken, sadece yüzde 10’u evsel ısınmaya gidiyor. Yüzde 90’lık kısımdaki sanayi alanlarında ise tekstil, oluklu mukavva, nişasta gibi ürünlerin üretim fabrikaları yer alıyor. Buhar elde etmek isteyen bütün fabrikalara da kömür veriyoruz, çünkü doğal gazdan yaklaşık 13 kat daha ucuz bir kaynak sağlıyoruz. Doğal olarak da insanlar ürün satarak kazanamadıkları karı, kömür kullandıkları için elde ediyor.

Madencilikte katma değerin yükselmesinde teknolojinin payı nedir? Türkiye’de şu anda bu alanda teknoloji kullanımının payı nedir?

Türkiye Manganez Rezervleri. Kaynak: MAPEG,2019

Çevreye hiç zarar vermeden teknolojiyle beraber manganez ve metalik madenler zenginleştirilebiliyor. Bizim yapmamız gereken şey ise henüz keşfedilmeyen çok değerli madenleri ve nadir toprak elementlerini görünür kılmak. Türkiye’de daha çok maden var ve bu ürünlerde teknolojinin katkısıyla deterjan olmaktan öteye geçmesi lazım. Örneğin, borun büyük kısmını cam, seramik ve deterjan olarak satıyoruz, fakat bunlar aslında çok kıymetli madenler. Yapmamız gereken birinci şey, elimizdeki ürünü teknolojiyle zenginleştirmek. Örneğin kömürü çıkarıyorsak, kömürü getirilebilecek son teknolojiyle en üst seviyeye getireceğiz. Mesela biz de bu şekilde 1030 kalorilik kömürü 3000-3500 bandına çıkarıyoruz. Yüzde 33’lük manganezi de bu yöntemlerle ilk etapta yüzde 66’ya, daha sonra yüzde 92’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Yani teknolojinin katkısıyla zenginleştirme faaliyetleri uyguluyoruz, bu da hem katma değer hem de stratejik önem anlamına geliyor.