Zan - Daha sonra ne olmuş?

ELİF MERVE
Abone Ol

Yazar duygu/durum tahliline bol bol yer verdiği romanda karakterlerin iç dünyaları üzerine eğilmeyi tercih etmiş. Karakterleri okuyucunun inisiyatifine bel bağlamadan tüm çıplaklığıyla analiz eden, bunu yaparken kelime tasarrufuna gitmeyen yazar bununla beraber okuyucuya “Daha sonra ne olmuş?” dedirtmeyi de başarıyor.

Yasemin Karahüseyin’in ikinci romanı olan Zan, yazarın ilk kitabı gibi Şule Yayınları’ndan çıktı.

Kadın istismarının toplumun yumuşak karnı olmaya başladığı ve kadın istismarına tepkilerin her kesimden yükseldiği şu dönemde yazar olaylara tepkisini yazdığı romanla veriyor.

Roman, köyün en güzeli Hüsne’nin mezarlıkta tecavüze uğramasıyla başlıyor. Hüsne’nin tecavüzcüsüyle evlendirilmesi, yaşadığı sıkıntı ve zorluklar kitabın ilerleyen bölümlerinde köyün üzerindeki lanetle harmanlanarak anlatılmış.

Roman, köyün en güzeli Hüsne’nin mezarlıkta tecavüze uğramasıyla başlıyor.

Zan’da Hüsne’nin en aşığı Yahya, ablası Nadire ve köyün bilgesi Nazar Ana gibi yan karakterlerin çok iyi çalışıldığı gözleniyor. Her bir karakter, adeta romanın kahramanıymış gibi güçlü ve tafsilatlı hikayelere sahip.

Yazar duygu/durum tahliline bol bol yer verdiği romanda karakterlerin iç dünyaları üzerine eğilmeyi tercih etmiş. Karakterleri okuyucunun inisiyatifine bel bağlamadan tüm çıplaklığıyla analiz eden, bunu yaparken kelime tasarrufuna gitmeyen yazar bununla beraber okuyucuya “Daha sonra ne olmuş?” dedirtmeyi de başarıyor. Kurmacanın bir unsuru olarak merak öğesi yazar tarafından ustaca kullanılıyor.

Sessizlik kontenjanı
Post Öykü

Romanın ilk bölümlerindeki -Hüsne’nin yediği inci ile başlayan- masalsı üslup , okurda Hüsne’nin “Gökinci” olarak adlandırdığı, içinde büyüyen nesnenin, tanrısal ya da fantastik bir öğe olacağı beklentisine sebep oluyor. Oysa finalde yapılan rasyonel izahat bu beklentiyi sekteye uğratıyor. İkinci bölümde ise anlatı bir meta anlatıya dönüşüyor: Yazarın kendisi bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Kendi karakterleriyle tartışan, dertleşen, hatta boğuşan yeni bir karakter! Bu bölümde yazar yer yer karakterini “Sen öyle demişsin ama bu böyle,” tavrıyla yalanlıyor, eleştiriyor, bazen de ona duyduğu nefreti kusuyor.

Romanın temel olarak üç bölümden oluşması, ara bölümlerin başlarındaki epigraflar biçem olarak yazarın ilk romanını andırıyor. Zan’daki kronolojik epigraflarda gördüğümüz hayal gücü ve ince zeka, ilerde yazarın daha iyi romanlara imza atacağını müjdeler mahiyette.