İstop: Artık Yeter

ARDA AREL
Abone Ol

Ne diyeceksek diyelim. Gitmiyor. Hem artık yeter, demiyor muydun? Çok kızacak. İstifa etmemeliydim. Galiba o kadar da “artık yeter” değil. Vardiya değiştirsek nasıl olur? 12-8 çalışsak mesela. Patrondan rica etsek. Sıkılmadık mı gerçekten 4-12 çalışmaktan. Domates de gitti, geri gelmeyecek.

Tam iki yıl şeyci olarak çalıştım. Şey işte adını söyletmeyin tiksiniyorum. Tabakları yıkadığın, kadehleri parlattığın, tencereleri ovuşturduğun, sonra duruladığın o korkunç meslek. Meslek diyorum ama değil. Artık yeter. Evet öyle dedim nihayetinde. Artık yeter, dedim ve istifa ettim. Pedere ne diyeceğim en ufak fikrim yok.

İki ay önce “artık yeter” dediğimde ne dediysem onu dersin. Dert etme. Dert ediyorum elimde değil. İki ay önce artık yeter dediğimde 8-4 çalışıyordum. Peder ondan sıkıldın sen, dedi. Ondan sıkılmıştım hakikaten. Hayır sana onu peder söylemedi. Kendin söyledin, pederle konuşamamıştın. Cesaretin yoktu. Çünkü vardiyamdan sıkılmıştım, daralmıştım, tabaklar, kadehler üstüme geliyordu, tencerelerde kendimi görüyordum. Demek ki işimi iyi yapıyormuşsun. Tabii ki işimi iyi yapıyorum, peder de öyle demedi mi, vardiya değiştir geçer dedi. Hayır, demedi. Zaten geçmedi de. Geçmedi ama fena mı oldu. Vardiya değişmeseydim domatesle tanışamazdım. Sahi ona neden domates diyorsunuz. Ona neden domates dediğimizin pekâlâ farkındasın. Konuyu değiştirme. Konuyu değiştiren sensin. Sen mi, şimdi öyle mi olduk? Tamam, nolur uzatma, Domates diyoruz çünkü domatese alerjisi var, domates yediği zaman domates gibi oluyor. Kızarıyor, elleri ayakları şişiyor. Ama sakın ona domates deme ona domates dememizden rahatsız oluyor. Şimdi nerede? Kim? An olsun çıkar aklından pederi, domatesi konuşuyoruz. Çıkaramıyorum, istifa ettim, diyorum. Ona ne diyeceğim en ufak fikrim yok, diyorum.

Domatesi konuşuyoruz, domatesi anlat, noldu domatese. 4-12 vardiyasını onla çalışıyordum, yazık oldu domatese. Ne oldu domatese? Domatesin nasıl iştahlı olduğu malum. Yüz yirmi kilo var mıdır? Fazlası var, azı yok. O kısalığa o kilo. Zaten o yüzden domates demiyor muyduk? Tipi domatesi andırdığı için mi, ASLA! Daha önce de söyledim, yüz kere söyledim, iki yüz kere, üç yüz kere söyledim. Utangaçlıktan tamamen. Tipine, kilosuna takılma, görünüş aldatır, domates esasında çocuk gibidir. En ufak şeyde hemen kızarır. Domates gibi mi? Evet, zaten o yüzden ona domates diyoruz. Unutma. Ama domates dememizden rahatsız oluyor. Hayır, aslında olmuyor. Alıngan değildir domates. Peder diyordum, ona nasıl söyleyeceğim istifa ettiğimi. Domates, diyordun, yazık oldu, diyordun. Evet, 4-12 vardiyasında otelde kutlamalar olur, doğum günleri falan. Tonla yemek döküyoruz o geceler. Tonla? Sanki abartmadın mı? Ton diyorum ama anca 100 kilo vardır ya da 200 veya 300.

Domates, her zaman nasılsa öyleydi o gece de. Nasıl? Çok iştahlı. Patronun görmediği ara gömdü ne varsa. İndirdi mideye. Sonra ne oldu? Patron gördü. Pedere ne diyeceğim, Allah aşkına söyle keşke istifa etmeseydim. Ne dedi? Daha söylemedim işte. Peder değil patron. Patron ne dedi? Ona söylemedim istifa ettiğimi, yarın işe gitmediğimde anlar. Hayır, domatese ne dedi? Ne zaman? Artan yemekleri mideye indirdiği zaman. Sövdü, saydı ne desin. Hırsızlıkla suçladı, hem niye soruyorsun sen de oradaydın. Sen yani... Neyse, domates kızardı. Domates gibi mi? Evet ama ona bu yüzden domates demiyoruz. Çok üzüldü, içerledi. Alınmadı mı? Alıngan değildir domates. Yetişkin adam sonuçta. Ama hırsız demesi patronun, işte ona çok içerledi. Vardiyası sona erince daha gelmedi işe. Yani ertesi gün... Evet, ertesi gün dışarıda görüştük kıpkırmızıydı. Egzaması var, strese dayalı. Her yeri kızarıyor. Ona zaten o yüzden domates diyoruz. Ayıp olmasın. Yok, hoşuna gidiyor. Öyle dediğimizde gülüyor. Neşesi yerine geliyor. Pedere ne diyeceğim!

Ne diyeceksek diyelim. Gitmiyor. Hem artık yeter, demiyor muydun? Çok kızacak. İstifa etmemeliydim. Galiba o kadar da “artık yeter” değil. Vardiya değiştirsek nasıl olur? 12-8 çalışsak mesela. Patrondan rica etsek. Sıkılmadık mı gerçekten 4-12 çalışmaktan. Domates de gitti, geri gelmeyecek.

Onu çok üzdük. Pederi çok üzdük.

Keşke ona hiç domates demeseydik. Pedere, peder dışında hiçbir şey diyemezdik. Pederi salla, ona hiçbir şey demeye gerek yok. Dertleştiğimiz iyi oldu. Hakikaten iyi oldu. İnsan en iyi kendiyle dertleşiyor. Yarın yeni gün. Şeyci olarak yeni vardiyamıza geçelim, 12-8. Neyci olarak? Tabakları yıkasak, kadehleri parlatsak, tencereleri ovuştursak. Neyci olarak? Söyletme işte, söyleyemiyorum.

Neden söyleyemediğimin de gayet farkındasın.

O zaman...

Evet, artık yeter.