Hüner erbabına okuma listesi
Oldukça detaylı ve ikna edici bu çalışma modern öncesi dünyada becerikli ve incelikli bir icracı olan zanaatkârın hünerini işlevsel bir nesne için konuşturmasına karşın modern dünyada ilahlaştırılan sanatkârın dehasını bağımsız ve tinsel bir alan için kullanması arasındaki çatışmanın tarihini bize uzun uzadıya anlatıyor.
1. Sanatın İcadı, Larry Shiner, Ayrıntı Yayınları
Son zamanlarda okurken beni en çok heyecanlandıran kitapların başında “Bir Kültür Tarihi” alt başlıklı bu kitap geliyor. Larry Shiner sanat kavramının bugün taşıdığı manaları içerme sürecini Antik Yunan’da henüz sanat-zanaat ayrımının olmadığı bir dünyadan başlatarak, Rönesans’la “Liberal Sanatlar” kavramının yükselişi ve nihayet ancak 18. yüzyılda güzel sanatlar kavramının inşa edilişi üzerinden bir hat çizerek anlatıyor.
Oldukça detaylı ve ikna edici bu çalışma modern öncesi dünyada becerikli ve incelikli bir icracı olan zanaatkârın hünerini işlevsel bir nesne için konuşturmasına karşın modern dünyada ilahlaştırılan sanatkârın dehasını bağımsız ve tinsel bir alan için kullanması arasındaki çatışmanın tarihini bize uzun uzadıya anlatıyor.
Özellikle hünerin mütemmim cüzü olan deha teriminin mitolojik anlamları ile ince zekâ ve nüktedanlık anlamlarını kazanmaya başlaması üzerine analizlerini okumak pek keyifli.
- 2. Denemeler, T.S. Eliot, Afa Yayınları
- Çorak Ülke’si ile edebiyatta romantizmin bittiğini ilan eden ve Yeni Edebiyat Okulu’nun teorisyenliğini üstlenen Eliot, denemelerinde şiir ve eleştiri anlayışının temel ilkelerini ortaya koyar. Bu denemelerde, eleştirinin görevi, şiirin oluşumu, şair ile eleştirmenin gelenekle bağı, şairin şiiriyle bağı gibi Eliot’u çok ilgilendiren belli başlı sorunların ele alınışını okumak mümkün. Eliot’un en meşhur makalelerinden biri olan “Gelenek ve Bireysel Yetenek” de bu kitapta bulunuyor. Eliot’un bu makalesi, Romantiklerin şiiri şairin bireysel dehasının ifadesi olarak görüşünü eleştirmek üzerine kuruludur. Romantiklerin aksine şair bireysel heyecanlarını değil evrenselleştirilebilir duygularını, başka bir deyişle nesnelleştirilmiş tin’i ifade etmelidir. Şairin hüneri burada bireysel dehası değil, nesnelleştirdiği duyguları vasıtasıyla o büyük geleneğe katılmasıdır. Yeri gelmişken, Eliot’un gelenekten ne anladığını da söyleyip bu bahsi kapayalım. Gelenek pasif olarak tevarüs edilen değil, aktif bir çabayla temellük edilen bir şeydir. Yani eski ustaların aynen taklidiyle süregiden değil, eski ustalarla irtibat kuran, bu bağla bir kanonu oluşturup her dem yeni kalabilen bir kavramdır. Darısı bizim gelenek tanımımızın başına!
3. Deha, Agiampieto Moretti, Dost Kitabevi
Peşin peşin söyleyelim, ağır kitaplardan biriyle karşı karşıyayız. Felsefe okurken kurdeşenler döküyorsanız bir sonraki maddeye geçmekte tereddüt etmeyiniz. Doğal bir yetenek ya da kesbedilmiş bir hünerin karşısında gizemli ve insanüstü bir şeye gönderme yapan deha kavramının karşıtlığı Romantizm akımından beri Batı düşüncesinin anahtar kavramlarından biri oldu.
Bu kitap da bir terim ve bir kavram olarak dehanın evrimini izleyerek özellikle 1700'lü ve 1800'lü yılları arka plan olarak esas alıp antik dünyadan beri deha kavramının ve dahi sanatçının varlık koşullarıyla ilgili aydınlatıcı bir çerçeve sunuyor. Croce, Heidegger, Panofsky, Kant, Lombroso ve Jung gibi isimlerin yanı sıra, romantiklerden idealistlere kadar birçok farklı akımın soruna bakışını da eleştirel ve çözümleyici bir dikkat ve analiz gücüyle gözler önüne seriyor Moretti.
Bol dipnotlu kitaplar gözünüzü korkutmuyorsa, bir dönüm noktası olarak Kant’ın dehası ile Croce’nin dehanın bilinçdışı yönünün yüceltilmesine karşı çıkışının heyecanlı macerasına davetlisiniz, aman kaçırmayın!
- 4. Hikmet ve Manevi Hüner, Golamriza Evani, Şule Yayınları
- Türkiye’de pek tanınmasa da Golamriza Evani İslam felsefesi alanında yaşayan en önemli filozoflardan biri olarak kabul ediliyor. 1976’da Farsça kaleme alınan bu eserdeki makaleler İslam sanatının felsefesine odaklanıyor. Tasavvufta şöyle bir prensip vardır: Kişi her ne kadar doğru ve erdemli şeylerden söz etse de, eğer o erdemleri kendi nefsinde tahakkuk ettirememişse, bahsettiği şeylerin bir kıymeti yoktur. Sözü muhatabına tesir etmez. Nitekim tesir eden söz değil, manevi etkidir. Nasreddin Hoca’nın bal yiyen çocuğu gönderip kırk gün sonra çağırması fıkrası da bu prensibin nükteli bir ifadesidir. Golamriza Evani de, manevi hüneri muhatabını etkileme gücü olarak tanımlayıp sanatçının doğasına ve işlevine dair bir yargıda bulunur. Sanatın amacını da bu manevi hünerin ve hikmetin ifadesi ve aktarımında görür. Belli ki sanat meydanı er meydanı, maharetine güvenen gelsin!
5. Her İnsan Bir Sanatçıdır, Ed. Brian Keelble, İnsan Yayınları
“Geleneksel Sanat Felsefesi Okumaları” alt başlıklı bu edisyon çalışma, çoğu tradisyonalist ekole mensup yazarlar tarafından kaleme alınmış makalelerden oluşuyor. Bu makaleler hüner ve deha ayrımına benzer şekilde sanat ve zanaat kavramlarının karşıtlık ilişkisini merkeze alarak bize bir sanat felsefesi tarihi okuması sunuyor.
Seyyid Hüseyin Nasr’ın sanatın tanımına dair önsözünün ardından Kutsal Kitap, Antik Yunan Felsefesi ve ilk dönem Hıristiyan bilgeleri gibi aslî kaynaklardan alıntılanan sanata dair geleneksel görüşler. René Guénon, A. K. Coomaraswamy, Frithjof Schuon, Titus Burckhardt gibi Perennialist düşünürlerin katkılarıyla, sanatın tabiatı ve insan hayatındaki yerini belirleyen ilkelere dair bir araştırmayla devam ediyor.
Bu teorik okumaları takip eden üçüncü bölüm ise özellikle dikkat çekici çünkü kendileri de birer sanatkâr olan isimler tarafından kaleme alınmışlar. İyi bir çömlek nasıl yapılır sorusundan yola çıkarak sanatın manevi boyutuna vardıran bir eser, geleneksel anlamda hünerin nasıl tanımlandığının da ipuçlarını içeriyor.